Yasin Karaca, Çağatay Erenoğlu, Emre Taşkın, Ramazan Günay, Mehmet Serinkan, İsmail Yazıcı, Abdulkadir İyem, Ahmet Arslan, Semih Yılmaz, Cebrail Dündar, Kemal Aslan, Enis Budak.
Şehit olanları deftere yazdık mı? Koca bir ülkeyi ancak şehit anneleri basabilirmiş bağrına, kendi evladının fedâsı kadar taş basabilirmiş yüreğine bir şehit babası. Mavi vatan ve al bayrak, tüm toprak onlar için masaya koydukları desenli bir tabak, bir çift yavru bakışı ve kahraman yüreklerce sağ olsun vatan; kızılelmaymış değişmez şafak...
Şehit haberi düşerken dört bir yanımıza, biz ne yaptık? Bu soruyu halk kendine sordukça oturduğu yerden başsağlığı bile dilemeyen siyasetçilere; ne sorduk biz ihanete davetçilere? Ya da o teröristler kadar eli kanlı olan; selam bırakmayanlara, canlı yayınlarda selam aldıranlara, kim ne sordu dersek cevap bulabiliyor muyuz? Bunların bile karşılığı yokken ne kolay savaşa hayır diyebilmek. Ne kolay vatan toprağını masaya pay etmeye hazır olmak. Bunun arkasından demokrasi, kardeşlik perdeleriyle yoksul evlere asılan bayrakla dolup taşması bütün sosyal medyanın ve birkaç ay öncesinde yüksek sempatiyle popülist, güya sosyalistlerin sessiz tepkilerini beklemek. Sivil adı altında düşman sokulan sınırlardan, vatana ihanete hudutsuz politikalarla dayanak çıkaranlardan ve savaşmayanlardan dinlemek savaşı, ne güzel değil mi helvanın tadını televizyondan tatmak? Lüks araçlarla katılınan, gözyaşlarıyla sahici sanılan ve sonra çıkıp gidilen, kilit tutmasın diye her evden oy ve topraktan pay vermeye hazır olan ama Atatürk’ü bile neredeyse teröre destek malzemesi yapan güzide insanlar. Osmanlı torunuyum diye yakalarından milletini yok sayanlar ve Türk askerine düşman olanlar… Noel dileklerimize ara verip yas tutmak çok zor geldi bazılarımıza, ya da dünya soykırımlarına bağır çağır hilafetle (!) savaş isteyenler; Türkiye böyle olmasın diye can verenlere bir yürüyüşü çok mu gördüler? Mehmetçik Gazze’de şehit olsaydı daha mı değerli olacaktı anti laik ve sözde hak peşinde provokatörler için? Merhametimiz neden minnet duygumuzun bu kadar önüne geçiyor, vefasızlığa yol açacak kadar? Ata’nın bitişiğindeki Türklük ne ifade ediyor acaba, günümüzün anti muhafazakâr pek vatansever sözde laikleri için? Taraf gözükürüm diye teröre terör diyemeyenler, safım, kansızlığım belli olsun diye Türk lafını diline almaya korkanlar ve bunların yanında dibine kadar milliyetçi Avrupa ve Ortadoğu akbabalarından ırkçı yaftası yiyen Türkler. Türkiye’de her türlü kesimin dilek listesi yapmaya hakkı vardır. Noel Baba’dan hediye ister gibi herkesin bir alacağı var sanki Anadolu’dan. Her bir karış için feda edilmiş canlara gözler kapalı ve düşmanlar için çiçekler yollar boyunca. Edepsizce cenaze ardından çekilen halaylara bir dur bile diyemeyenler teröre karşılık gelince ne güzel savaşa hayır diyor değil mi?
Kürtlere en çok zararı, onların her türlü hakkının sözcüsü olduğunu iddia eden PKK ve hdp yeni mutasyonuyla dem partisi mi veriyor yoksa yaşadıkları devlet mi? Onları hedef haline getirip masallarla gençlerini teröre özendirip kendi çocukları yurt dışında hayatlarını lüks yaşamla sürerken, bir hayale ömürlerini heba edenlere kim gerçekleri söyleyecek? Halkların kardeşliği, halkların uğradıkları haksızlıklardan motivasyonla onları daha çok haksızlığa uğratan terör örgütlerinin mecliste yer bulması, sırf muhaliflik uğruna ocağımızdan verilen oylarla söz hakkına sahip olmaları, kimi rahatsız ediyor? Aman iktidar politikasına yanlış denmez deyip her şeye destek çıkanlar, şehit ailelerine yapılan saygısızlıklar çok mu hoşunuza gidiyor? Şehit aileleri vatan için feda ettiler çocuklarını, siyasete değil toprağa verdiler evlatlarını. Yurdu yaşatmak için leş çıkarmak şiirdir bu memlekette ve en güzel kalemlerin sahipleri defnedildi iki gün önce. Halkın hakkı hesap sormak, şehidine sahip çıkıp dua okumak ve yoksul evlerin sıvasından mesul tutmak birilerini, ama kendi çoluğu çocuğu rahatta gezip tozarken, çürük raporuyla, bedelliyle zamanından kanından vermezken erlik için konuşmak; bu tanıma sığan hiçbir kişinin, siyasetçinin haddi değildir. Antalya’da, İstanbul’da, Eskişehir’de terörden ya da kendilerinin olduğunu iddia ettikleri yerlerden uzak yaşayıp özerklik isteyenlerin verilmesi ihtimal bile değilken oralara gidip yaşayacaklarını mı düşünüyorsunuz? Yurt dışından teröristler için onur naraları atıp özendirmek için özgürlük savaşçıları diye kol gezenler, doğdukları (?) yerlerde bir gün bile geçirebilirler mi sanıyorsunuz? Şiddete karşı dolayısıyla da teröre karşı olması gereken fakat başsağlığını göremediğimiz onca siyasetçiden, şehirdeki teröristlerin ilim yüklü merkep hallerinden bihaber mi bu insanlar? Evet, bihaberler. Sanatçısından, piyanistine, yazarından, sosyalistine popülizm ve edebiyat uğruna vatansızların tekeline aldığı bu medya sektörünün ikiyüzlülüğüne şapka çıkartıyorum. Cumhuriyetimizin 100. Yılında siz neyi kutladınız? Atatürk’ü hangi duygularla ve sebep için minnetle andınız? Ortadoğu’nun tamponu görülen bir devletin politikaları yeterince barışçılken teröriste, bölücüye hümanistçe yaklaşılsın diye haykıranların alt metninin gayet açık olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de bir sürü fikirde ayrılmış insanlar olarak yaşıyoruz, neredeyse herkes, gerek din gerekse ideolojik olarak muhalefet olmaya hazır ama hepimizin ortak bir ayracının olması gerekiyor ve bu bayrak altında yaşıyorsak bu ayracın hudut namusu, egemenlik ve vatan, şehadet saygısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bunların hiçbirinin siyasi malzeme yapılmasına izin verilmemelidir normal şartlarda ancak bizim ülkemizde en iyi oy cambazlığı da yıllardır buralardan yapılır maalesef. Çünkü tez canlı, düşmanını kucaklayacak merhamette; kendi kanını ise dökmeden alacak şuursuzlukta eksik milli bilinçli insanlarla dolu etrafımız ve bu isteyerek sistematik bir şekilde oluşturuldu… O yüzden ayraçlarımızı insanlara tutup kimin hangi kitapta kaldığını görerek yaşamalıyız yan yana.
12 şehit verdik ve yas bile tutamadan birbirine girdi insanlar. Giden canlarımızın hesabını sormak istediğimizde bile aradan demlenerek savaş çözüm değil diyen ciyaklamalar çıkıyor, iğrenç sesleriyle. Yasımızı tutalım, dua okuyalım derken düşmanına merhametinin yarısını kardeşine göstermeyen muhafazakârlığın arkasına sığınmış mandacılar çıkıyor. 12 şehit verdik. Osmanlının borçları deyince nasıl ki bir tek Türkiye kaldıysa masalarda, şehit deyince de sadece vatanı sağ, cumhuriyeti ilelebet görenlerin başı sağ oluyor.
12 şehidimizin ve bundan önceki bütün şehitlerimizin, ruhu şâd olsun bu vatan için kan dökmüş herkesin… Ruhun aşkın olsun bayrakla; ‘’Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin, sen öldürüyorken de vururken de güzelsin…’’