Bütün dünyanın göz yumduğu, her yüzyıla bir soykırım sığan lanetlenmiş ırkların eşiğinden duyar sessizliğine uzanıyoruz.
Ne yapmalı?
Ufacık bir zerre tanesi olarak gördüğümüz dikkatimizle gösterdiğimiz çabalar vicdan kadar yer kaplıyorken kamuoyu uyandırma gücünü elinde bulunduran ‘’tanınır’’ insanlar ne halde? En düşmanı sayılan Batı bile ayağa kalkmışken halkıyla, Doğu’nun ise ne halkı Filistin’in yanında ne de devletleri. Neden kaçıyor insanlar soykırıma hayır demekten? Suç mu işliyoruz bir mazluma ses olurken?
Akıllı ve erdemli olmak aynı anda gerçekleştirilebilir bir vazifedir ve ihanetiyle hatırladığınız geçmişin cezası cani ellerle kesilirken alkış tutmak ne akıllıcadır, ne de erdemli…
Aslına bakarsanız korkaklıktan başka bir şey değil, masum katlini köşelerden izlemek. Sadece bizim istediklerimiz yaşasın, bizim istediklerimiz ölsün ve sadece imajımıza yettiği kadar ses çıkaralım. Zaten sadece bana benzeyenin acısı gerçek ve sadece bana benzeyen hak ediyor ‘’Refah’’ içinde yaşamayı…
Siyonistler gibi konuştum değil mi? Ben Siyonist değilim ve Gazze halkının yanındayım. Tıpkı Srebrenitsa gibi, Doğu Türkistan gibi, Ukrayna gibi. Bir taraf için varken diğeri için yok olmak, çıkar gözetmek; devletlerin diplomasisi için kullanım aracı olsa da (etikliği Machiavelli’ye göz kırparken) biz, bireyler olarak bunlara mecbur değiliz. Ukrayna için var olan hukuk, bir başka toprak için yok oluyorsa bir anda, İsrail’in karşısında olmak sizi İslam’ın sefiri yapmayacak.
Tam ve sağ doğmak insan olmak için yeter sanıyorduk fakat hiçbirimizin insanlığı gerçek değilmiş. Belli jeopolitik konumlarda tam ve sağ doğsanız bile insan olamayabilirmişsiniz. Tepki vermek için bile imajın düşünüldüğü, ya Doğu gibi görünürsem endişesiyle bezenmiş dürtülerin yanında insanlık bu kadar sığ düşünceler ve sıfatlarla yaftalanamayacak bir mertebeymiş meğer.
Tüm dünya için yaşanan vahşete ses çıkarmak elinde kamuoyu oluşturma imkânı bulunan herkesin boynunun borcudur. Sığ bir et parçası değilseniz, uyanın; borcunuz var. Sadece uluslararası barış, adalet için değil kendi vatanımızın iyiliği için de bunun böyle olması gereklidir.
Her güne bir vahşetle uyanırken buna alışmamalı, toplumun duyarsızlaşmasına izin vermeden özümüzü korumalıyız. Otobüsü kaçırmış bir milletin çocukları herkesten daha çok çalışmalı, hiçbir onay için adaletinden vazgeçmemeli bence. Vatana ihanet etmeden, merhametiyle sulhlar dağıtan bir Ata’dansa bize bırakılan miras, korumalıyız onu ve akıllıca yaşamalıyız.
Merhametsiz ve duyarsız mı olmak istiyorsunuz? Olun, kendi vicdani muhakemeniz size kalmış. Fakat zekânızın tedbirini de aynı hiçliğe sürüklemeyin. Kendi sınırlarını, dünyanın sınırlarını bilen; tarihin peşinde her Türk vatandaşı Gazze’nin, Kudüs’ün ve vadedilmiş toprakların ne anlama geldiğini bilmeli.
İstekleri ele geçtikçe ilerlemenin sınırları nereleri aşıyor ve bunun sebepleri ne için görmelidir. Siyonizm, tüm etik ve ahlaki değerleri biçeceğine ant içmiş, İsrail’in hukuksuzluğuna ilham veren bir giyotindir. Hitler’in mitinglerine katılan milyonlar gibi ‘’ Biz o gün orada değildik, asla desteklemedik!’’ diyerek yalana mecbur kalacaksın, soykırıma ses çıkar! Başı kopmuş bebeğini arşa gösterdi bir baba, hiçbir şey yetmediyse sana; sırf bunun için ses çıkar!