Bir roman içmek kana kana
Doyasıya sevmek gülleri,
Ve hatta bütün dikenleri
Öylesine bir şiire rastlamak kaldırımlarda
İzlerken kenarları rengârenk, bahçe gibi pencereleri;
Sevdalanmak belki de bir çiçeğe…
Yorulmadan, yavaş yavaş süzülerek sevmesine
Solduğunda ölüm değil vuslat kokmasıına;
Zamansızca estirdiği hüznüne,
Ve dünyanın ağlayarak açtırdığı yapraklarına
Hayran olmak ölüme ve tüm çiçeklerin ruhlarının dönüştüğü o vakte,
İşte o vakit geldiğinde;
Dönüştü tüm çiçekler ve parçalar savruldu doğaya
Arılar gibi polen mi topluyoruz,
Yoksa bize ait olanı mı arıyoruz sonsuz uçurumlarda?
Şu âlemde her şey birbirinin parçasıysa:
Kimse eksik kalmamalı
Şarkılar söylenmeli onurlu savaşlara
Dönüşmeli sevgiye bütün nefretler,
Ve çocuklar zeytin dalı dağıtmalı koşa koşa
Dünyadaki her şeyin ama her şeyin bir sebebi olmalı;
Kardelenlerin mücadelesi gibi çıkmalıyız aydınlığa,
Son bulmalı yeryüzündeki ilk çiçeğin asil yalnızlığı
Kulak vermeliyiz evrenin ruhuna;
Dikenler korumasaydı gülleri,
Ceylanlar kaçmasalardı aslanlardan
Yağmurla toprağın apansız buluşması olmasaydı,
Sevebilir miydik tüm bu çiçekleri?
Yazabilir miydik aşk dolu umut şiirleri
Satırlarında kaybolduğumuz o romanları,
İçebilir miydik kana kana?
Olduramazdık hiçbirini,
Zira mücadele yaratır bütün hikâyeleri
Ulaşmak arzusu ve de yaşamak kırar tüm zincirleri
Olmasaydı gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliği;
Pekala dalamazdı bakışlarımız özgürlüğe
Bu yüzden saygı duymalı insan ve öğrenmeli sevmeyi
Kızdırır dünyayı gitmesi gerekeni hapsetmek,
Vakti gelince bırakmalıyız sımsıkı tuttuğumuz elleri
Uzak durmalı zehirli eklemler tüm çiçeklerden;
Bilhassa mutluyken,
Gelişi çok güzel de olsa tutmayacağı sözleri vermemeli
Anlık gafletlerle süslerken zalimliğini, uzatmamalı ellerini
Nergisler, papatyalar; sahi hercaiye mi kaldı bu ruhlar?
Dalından koparıp da insan vefasına mecbur kılmamalı hiçbir çiçeği
Sonsuz gelen ve bir anda biten şeyler var
Çözülmeyen düğümleri kesip atan;
Ruhsuzlaştıran,
Tüm çiçeklerin kuruduğu kirli sular
Ve o sudan dünyaya akan yüreksiz sevgiler.
Bitmeyecek gibi gelse de;
Bugün açan çiçek yarın soluyor
Nedensizce yorgun düşüyor susadığı şiirlere
Kuraklığı başlıyor gözlerin,
Dizginleyemediği denizlere koşan uçsuz heveslerine
Solan çiçekler ve giden ruhlar,
Biz de biteceğiz bir gün ve dünya devam edecek dönmeye
“Şu âlemde her şey birbirinin parçasıysa: Kimse eksik kalm***alı Şarkılar söylenmeli onurlu savaşlara Dönüşmeli sevgiye bütün nefretler, Ve çocuklar zeytin dalı dağıtmalı koşa koşa Dünyadaki her şeyin ***a her şeyin bir sebebi olmalı” Sessizliğin, sevgisizliğin yarattığı boşlukları acımasızlık, zülüm doldurm***alı. Şarkılar söylemeli çocuklar dalı budağı kırık gelen ilkbahar için. Hep birlikte yeşertmeli bu dünyayı ***a gözlerinden akıttığı masum gözyaşları ile değil…