Koştum
Koşabildiğim tüm yolları ve geçtim,
Geçebildiğim tüm hudutları
Koştum
Gençtim ve yoruldum,
Hevesliydim ve aştım Ferhat ile dağları
Koştum
Şirin’dim ve kıydım canıma
Âşıktım ve çocuktum;
Her şeyden çok sadıktım sana
Dinle beni Azrail;
Heybemde muştum var,
Sakın kaybetme; emanetimdir zamana!
Şimdi ise direnmiyorum:
Al ruhumu senin olsun, var git yoluna...
Koştum
Uyandım düşlerimden;
Kalktım ve buldum kâbusları
Gençtim ve vazgeçtim;
Toydum ve sevdim tüm hataları
Aşktı içimdeki, koştum zamandan istedim,
“Vermem! “ dedi ve ekledi:
“Ferhat’ı çıldırtan da benim
Şirin’i öldürten de,
Öğren beklemeyi;
Araf’ta koşturup da uyandırma kaderi!”
Koştum
Büyüdüm ve yoruldum,
Çok ama çok öfkeliydim;
Kurudu çiçeklerim ve hatmettim simyayı
Dönüşmedi hiçbiri ve öğrendim;
Meğer böyle eskitirmiş zaman dünyayı
İntikamdı sözüm ve vazgeçmedim!
Yaşlandım
Zaman gülerek eskitti beni,
İzin verdim yıllara ve içtim meyini aşkın,
Öfkem çoktan geçmişti çünkü hazırdı maksadım:
Son koşmak vaktine kadar ölümden sakın!
Taştı pınarlarım ve yandı gözlerim
Kızgın saca düşerken yaşlarım;
Zaman dokundu ve öldü bütün hislerim,
İşte böyle başladı zamanla savaşım!
Koştum ben de son kez
Ve toprak oldum,
Yıllarca hatmettim simyayı ve sonunda dönüştü ruhum
Koştum yolları, aştım hudutları;
Yenmiştim zamanı!
Ne olacaktı uğraşım, semâya sordum:
Fısıldadı kader;
Şirin’in heybede muştu kalmıştı…
Dağlar geçtim ve buldum Ferhat’ı,
Kasvetliydi ölümsüzlük ve ruhum karardı
Ne olursa olsun kavuşturdum âşıkları,
Muştum vardı ve atlamıştım ölümü
Lakin heybenin içi boşalmıştı
Aşka kandım ve zaman güldü bana;
Kazandım sandığım intikam,
Benden ruhumu almıştı
Heybe boştu, yarınlar tamdı ve yarım kalan dağlardı
Mutlu son yazılmamışsa şâyet,
Kaderin bir bildiği vardı
Canını aldım Ferhat’ın,
Fakat muştu kavuşmak değil miydi Cânan’ın?
Semâya sordum, göklerin bir sakladığı vardı
Hatmettim simyayı ve ruhum karardı;
Bir can aldım ve yaşlıydım,
Öğrendim sandım bütün dünyayı
Sevdim belki her şeyden çok,
Koştum ve öldürdüm kendimi
Heybemde muştum kaldı…
Fısıldadı kader;
Can aldın ve ruhun karardı,
En kirli aşkın zehrini içtin;
Ölüm geçti oradan, beşere koşmak yasaktı!
Artık istesen de kendini öldüremezsin
Cânan sandın, ısırdın elmayı
Yaşamak varken dünyayı, zamana göz diktin
Dönüştü ruhun ve hatmettin simyayı
Öğrendim sandığın her şey yalandı;
İnsanı tüm silahlardan daha çok yaralayan da
En çok mutlu eden de o kahrolası aşktı!
Başına ne geldiyse,
Ne için vazgeçtiysen gururundan, canından
Hepsi ama hepsi aşktandı!
Zamanın eskitemediği tek şeydi,
Bu yüzdendi tüm koşmalar ve ölümler;
Şiirler, hayatlar, yaşlar ve dualar hep O’naydı
Akıcı bir üslupla yazılmış, çok güzel bir yazı... Yazılarınızın müdavimiyim.