Bazı kadınlar vardır… Sokağın köşesinden geçerken fark etmezsiniz, otobüste yanınıza otursa göz göze gelmezsiniz. Ama o kadınlar, belki sabah beşte kalkıp çocuğunu okula hazırlamıştır. Kahvaltıda sadece zeytin varsa, ekmeği bölüp paylaştırmıştır. Kendisi bir şey yememiştir belki de. Bu kadınların hikâyeleri televizyonda anlatılmaz. Onlar ödül almaz, alkışlanmaz. Ama her sabah ayağa kalkmak bile bir zaferdir onlar için. Çünkü hem yoksuldurlar, hem de yoksundurlar. Paraları yok, güvenceleri yok, fakat onlardan beklenen çok...
Yoksunluk daha sessiz, daha derindir. Kimi zaman o kadınların çocukluğundan beri hiç kendi odası olmamıştır. Sessizlikte ağlamayı öğrenmiştir. Gülmeyi bile suçlulukla karıştırmıştır. “Benim ne haddime” cümlesi yerleşmiştir içine. Giydiği kıyafeti başkasından almış, okula bile “idare ede ede” gitmiştir. Gençliğinde sevdiği şeyi yapamamış, büyüdüğünde neyi sevdiğini bile unutmuştur.
Bazen en çok eksik olan şey, hissedilmek, anlaşılmak, değer verilmek olur. Eğitim hakkı gasp edilmiş, söz hakkı verilmemiş, şiddete karşı bile sesi duyulmamış kadınlardan bahsediyoruz. Bu kadınlar çoğu zaman kendi isteklerinden, hayallerinden feragat eder. Çünkü birinin annesi, birinin eşi, birinin kızı olmanın sorumluluğu vardır üstlerinde. Kendi adına yaşamayı unutur, başkaları için yaşar. Herkes onlardan bir şey ister: “Fedakâr ol”, “sabret”, “katlan”, “sesini çıkarma”. Onlar zamanını verir, emeğini verir, sevgisini verir.
Toplumun görünmeyen direği, hep ayakta kalan kadınlardır. En çok da hiçbir şeyi olmayan kadınlardır. Yine de hayatın boş bıraktığı her alanı, kendi eliyle doldurur. Yokluğu utanç saymaz, kabullenir. Ama hiçbir zaman pes etmez. Bu kadınların adı yok belki, ama hikâyeleri tanıdık…
Onların yüklerinin paylaşılması gerek... Onlara acımak değil, onların yanında durmak gerek... Çünkü onlar adalete, saygıya ve desteklenmeye ihtiyaç duyan insanlar. Ve şunu unutmayalım: O kadınlar yaşamak için mücadele ediyorlar… Direniyorlar, dönüştürüyorlar, dayanıyorlar, yılmıyorlar... Yokluk içinde varlık kuruyorlar… Hem kendi hayatlarını hem de ülkenin vicdanını omuzluyorlar…