Düşünür oldum, kendimden bile habersiz hangisi daha çok ihtiyaç diye?
Yalnızlık mı, yazısızlık mı? Çokluk mu, yokluk mu?
Hangi ara bulacağım o doğruyu onu da bilmiyorum ya neyse
Yazısız ve yazgısız kalmak en kötüsü sanki
Vakit var diyorum tam bir an
Sonra ne kadar geçiyor hızla zaman diye düşünürken buluyorum kendimi
Kaptırmayayım diyorum akan suya, sabuna, saniyeye
İçimden geçen sesler inanmıyor düşündüklerime.
Rüzgârla yağmur, yangınla ay arasındayım çoğu zaman
Araf değil bu kırgınlık, zamanı değil derken tam
Üzerime düşen gök gürültülü bir fırtına misali inan
Saklanamayan, korunamayan, kaçamadan var olamayan
Aklı kalmadan akıl almayan.
Karanlığı gecelerde aramadan, güneşi gündüzde bulamadan, bir türlü ışığa ulaşamadan, yana yana yürünür mü bu yollar?
Vakit tamam dendiğinde başlar mı sıfırdan her şey?
Gittiğin tüm yolların başına döner misin sende?
Ne kadar sürer bitti sandığım onca yolu yine gelmem?
Ne kadar sürecektir vardığın yolu yeniden yürümen?
Bitmedi çile bitmiyor yaşam, kara bir delik gibi yutuyor zamanı
Delik büyüdükçe yaşam koştukça, sevinç geçtikçe ölüm yazıldıkça
Toprak çektikçe, elem yürüdükçe, zihin coştukça, kalp kırıldıkça,
Gözyaşı aktıkça, kulaklar sesi duydukça
Varlığı varlığıyla varoldukça
Yokluğuna ölüm bile ağladıkça
Kim diye diye kollarını sardıkça
Hiç mi bitmez bu yangın söyle Yarab?
İhtiyaçla başlar hayat yangınla mı yürür?
Yürek bunların hangisiyle üzülür?
Derler güya kervan yolda düzülür
Bizim yolumuz neden her derde bedel?
Devayı canda aramak varken
Neden ruhum benimle gezgin?
Anlamazlar neden sesim
Bu kadar kısıldı durup dururken.
Çok yürüdüm çok yol gittim zannederken
Elim neden boş dönerim rüzgârda
Savrulup dururken iyiliklerim
Kendim neden kayboldum karanlıkta?
Boş ver cevap aramayı bilmediğin sorulara
Kaybetme zaman yaşamayı unutma
Yaz yazabildiğin, gül gülebildiğin kadar
Biliyorsan hangisi seni iyi eden
Bırak gerisini sen kendi derdine yan...