Üzülerek söylüyorum ki Mart ayını kadına şiddetle geçirdik.Hatta Bursa, son yıllarda görülmemiş bir vahşetin kurbanlarıyla çalkalanmış durumda.Son olarak geçen yıl bayramda şeker toplamaya çıkıp, cesetleri bulunan ikisi kardeş üç arkadaşın cinayeti ise Türkiye’yi neredeyse birbirine bağladı.Halk canavarın cezasını kendi vermek istiyor.Bu demokratik bir çözüm değil elbette ama masumların katledildiği ülkemizde, demokrasiyi özellikle kadına, çocuğa şiddette aramak doğru değil.Bu durum, İbrahim Tatlıses’e silahlı saldırı kadar dikkat çekmediyse bile, vatandaşın artık tecavüzden, kadın- çocuk cinayetlerinden illallah dediği kesin.Geç kalınmış ama nihayet farkına varılmış bir durum bu.
Ve çözümü için toplumsal, suçluların cezası için hukuki çözümlere acil ihtiyacımız var.Pozitif ayrımcılığın artmasına şiddetle ihtiyacımız var.Sonuçta, çıktığımız yolda, hedefimiz gönlümüzde yatan aslanı gerçekleştirmek.Daha çok kadın konuşmak,Daha çok kadınla konuşmak,Kadının sorunlarını konuşmak,Elini taşın altına koymak,Çözüme ortak olmak.
Bütün bunların ışığında, yapılacak işlerin çokluğu, bizi birbirimizle buluşturuyor.Ancak seçim sürecinde olan ülkemizde sular hiç durulmuyor.Sadece ülkemiz değil, dünya da çatışıyor.Kaynayan kazan Ortadoğu’nun ateşine sürekli odun atanların bizden ne bekledikleri tartışılıyor.Bizim onlardan ne beklediğimiz de?Liderlik rolüne kendimizi kaptırdığımız süreçte, marjinal fayda ve zarar hesaplarını en ince detayına kadar yaptık mı?Bizde seçim, komşularda iç kavgalar, rejim değişiklikleri, Japonya’da deprem derken, kadına şiddet, sadece 8 Mart’ta bir çiçekle hatırlanan kadının gündemde kalmasına mı yaradı?Ya da kadınların ölümleriyle manşet olduklarını mı hatırlattı?Ve yineVe hep acıyla.
Oysa üstlendiğimiz rollerin hepsinin altından kalkmaya çalışmaktan yorulduğumuzda, ne çok mutlu oluyoruz hatta tav, bir çiçeğe bile.Çiçek deyip geçiyormuş gibi yaptığıma bakmayın, tam tersi önemsiyorum.Çünkü sahiden bizim de çiçekler gibi sevgiyle büyüyüp, geliştiğimizin ve sevgisizlikten boynumuzun büküldüğünün şahidiyim.
Her ne kadar kadının iş, sosyal ve siyasi hayattaki rolünün artmasına yönelik iyi niyetli uygulamalar varsa da, ana haberlere ya da üçüncü sayfalara yansıyanlar bunun çok gerisinde.Hatta ötesinde, dışında.O yüzden kadına dair çemberi daraltmak ve içine birden fazla iyi haber koymak zorundayız.2011 yılının bile ilk üç ayını ışık hızıyla bırakmışken geride, azalan bir ivmeyle kadın- çocuk –yaşlı üçgenindeki parametreleri dengeleme hayalimiz var.Bugünlerde iyi bir şeyler de duymaya çalışıyoruz, fısıltıyla bile olsa.Pozitif enerjiye ihtiyacımız var, var olandan fazlasına.Tek bir çocuğa ya da kadına fiskeye bile razı değil gönlüm.Ki;Gerisi düşman başına…