Soluksuz izledik tüm açıklamaları, okuduk.Tepki verdik. Tepkileri dinledik.Kadının belki de ilk kez tek ses oluşunu alkışladık.Zor günde bir araya gelişimize, kadının yürekliliğine sevindik.Elele verince alınan sonuçları, bölünmenin değil birleşmenin faydalarını bir kez daha gördük.Sezaryenin ülkemizdeki geldiği durum, herkesi rahatsız edici boyuttaydı.Ben dahil işin aslı sezaryen yapanlar korkunun ya da kolaycılığın arkasına sığınarak tercih etmiştik sezaryen doğumu.Diğer seçenek neredeyse gündemde bile olmamıştı, bu yöntemin kolaylığını duyunca.Buna mecbur kalınan, farklı tıbbi gerekçeleri olanları bu tanımın içinden tamamen ayırarak söylüyorum ki, gelişmiş ülkelerde bu kadar önem verilen hatta dünyaca bilinen pek çok ünlünün bile normal doğumu tercih etmiş olmaları biz de nedense hiçbir artı etki yapmamıştı.Tabi bunu yaşayıp, zahmetini görünce bir nebze anladık ama artık geçti.Bir evlat sahibi ve anne olmanın ağırlığı, çektiğimiz acıyı unutturmuştu bile.Aslında düşününce normal doğumun yenilediği kadın vücudunu hiçe sayarak, bıçak altına yatmanın neresi kolay anlayamadığımız gerçeğiyle yüz yüze kalmış olmanın acizliği bu.Ama kürtajda durum aynı değil.Hiçbir kadının isteyerek kürtaj yaptırmayacağını, bilerek canından bir cana kıymayacağını biliyoruz.Kadın için bu çok özel ve duygusal durumun kararının ne kadar zor verilen bir karar olduğunu da.Hatta pek çok kadın yazarın yazdığı, gündeme getirdiği ve paylaştığı gibi son derece özel olan bu konunun, böylesine uluorta ve çok önemsizmiş gibi konuşulmasının, gerçek değerini de anlamını da yitirmesinin tüm hemcinslerimde yarattığı rahatsızlığı da.Zira kürtaj ve sezaryenin aynı kefelere konması kadar aynı kader ve karara sahip olması da üzücü.Nitekim son gelinen durumda, kürtajda 10 haftalık baraja ellenmeyeceği açıklandı ama daha sonuca var.Zira bugüne kadar içinde kürtajın olduğu açıklamaların kadınları ayaklar altına alması, kadınlık gururunu inciten, her şeyden önemlisi durumu külliyen ve en baştan yanlış anlayıp, yanlış yorumlanan sözlerin, yarattığı gereksiz karmaşa kime ne kazandırdı?Toplumsal olarak tarafların olabileceği, elbette ki zıt düşüncenin de bu taraflarda yer alabileceği demokratik platformlarda, en üzücüsü konu başlığının kirletilerek bir yere varılması çabası.Ve biz ülkemizde alınan ya da uygulanan kararların zorunlu hale getirilmesinde hep aynı sancıyı yaşıyor olmadık mı başlıkların ardından?Dolayısıyla doğru kararların alınmasında millet menfaatinin önce tutulması, halkın önceliklerinin gözetilmesi önemli değil mi?Peki kadın?Toplumun yarısı?Nüfusun, yaşamın, coğrafyanın değişmeyeniKadının ayrıcalığa değil ama imkâna ihtiyacı olduğu bir toplumun fertleri olarak, biz kendi başımızın çaresine zaten bakıyoruz.Normal olanı aldığımızda her şey tıkır tıkır yürüyecekken, anormallerle uğraştığımız için ortaya çıkan sorunlarla muhatap ediliyoruz.Durmaksızın önümüzü kesmeye çalışmalarından bıkmıyoruz, yorulmuyoruz.Kadın olmaktan da, kadının sesi olmaktan da duyduğumuz mutluluğu keyifle ve gururla yüreğimizde taşıyoruz…Ve bu yüzden kadın sorunu haline getirilmeye çalışılan tüm başlıkları çözmek için elimizi taşın altından adeta çıkarmıyoruz…