Zaman ne çabuk geçiyor.
Suyolunu kendi kendine buluyor akıp giderken.
Giderken kimse birini götürmüyor yanında, e yaşamda yalnız bitiyor sonunda.
Pembe Pusulamız doludizgin yürüyor yolunda.
Aileye katılanlar, destek olanlar, fikir verenler, takip edenler, yorum yapanlar, bilenler, bilmeyenler, tanıyan tanımayanlar, öğrenenler öğrenmeyenler, herkes yanımızda.
İstiyorum ki bir süre sonra kadın deyince iyi- kötü, artı -eksi, hiç -hep ne varsa bizde olsun.
Kadın akla gelince biz de gelelim.
Hiç eksik olmayalım kadına doğru, kadının yanında.
Bir bayram arifesinde, Ramazan’ın insana huzur veren temaşasının ertesinde buluştuk yine sizlerle.
Öyle ki daha dünkü bebemiz Pembe Pusula, ilk Ramazan’ını ilk bayramını da gördü de, ellerini öpüyor büyüklerin.
Bayram şekerleri dağıtıyor sayfalarından.
Parmak basmakla bitmeyen, konuşuldukça, üzerine gidildikçe azalmayan kadın sorunsalına, kadının geleceği, yarını, yaşamı için yazmaya, haber olmaya, haber yapmaya devam ediyoruz.
Cinsiyet ayrımcılığı yapmıyoruz sadece kadını koruyoruz.
Ayrım istemiyoruz sadece eşit olmak, eşitlenmek istiyoruz.
Bu eşitliğin önünde ya da ardında mecaz arayıp bulmak değil, gerçek olmak istiyoruz.
Kadına şiddetin arttığı ölçü ve geldiği nokta hayal edilemeyecek boyutlarda.
Çocuk gelinler dosyalarımızda dört sayıdır sizlerle paylaştığımız sayfalarda, konuyu özet değil alabildiğine anlatmaya çalıştık. Sadece tehlikeyi, dramı, çaresizliği değil, sevgisizliği, hukuksuzluğu ve yaşları, bedenleri küçücük kız çocuklarımızın yaşamlarındaki vahim, mecbur, geri dönüşsüz yolu paylaştık siz Pembe Pusula okurlarıyla.
Zira ülke şartlarının, ekonomik durumun, sosyo- kültürel yaşamın, gelenekçiliğin toplumda yarattığı bozukluğu ve içinden çıkılamaz kurallarla ortaya çıkan yeni düzenin insanımızda oluşturduğu insan dışı kimliği anlamak gittikçe zorlaşıyor.
İnsan, türüne ihanet edercesine bir yaşam sürüyor.
Her gün yeni bir dehşet, yeni bir şiddet gündemde.
Suçlara eklenen yeni şekil ve ifadeler
İçinden çıkamayacağımız kadar büyük bir diğer konu ise ensest.
Kadına şiddetin, taciz, tecavüz, cinayetin yanında, aşılması çok zor olan ensest konusu, büyük ve aşılması zor bir duvar gibi duruyor önümüzde.
Dolayısıyla, Türkiye’nin kadın ve çocuğa ilişkin sorunları sabit olmakla kalmıyor, giderek büyümeye devam ediyor.
Daha kötüsü iyileşme oranı, artan sorunların yanında devede kulak gibi.
İyileşmeye dair adımların yavaşlığı, toplumsal sorunların gerçekliğinin yanında son derece sanal.
Oysa somut ve büyük adımlar, çözüm, öneri ve yaptırımlar gerek.
Kadını ve çocuğu korumak için pozitif ayrımcılığın çok daha üstüne çıkmak, ötesine geçmek şart.
Önce farkında olmak, farkındalık yaratmak, bireylerin özellikle kadın ve çocuğun üstlerindeki baskısını ortadan kaldırıp, gerçek suçluların daha kolay cezalandırılmasına yönelik bir mekanizma, sistem oluşturmak gerek.
Bu şekilde yazılınca bile çözümü uzak görünen meselenin, gerçeğe dönüşmesi hepimizin ümidi.
Bugün ya da yarın fark etmez,
Kadın hayatın merkezi, sevginin adresi
Ama hepsinden önemlisi
Yaşamın kendisi…
Tüm kadınların, anaların, çocukların ve tüm insanların bayramını kutluyorum…