Bu seçim eski seçimler gibi değil.Bu seçimde eski heyecanların hiçbiri yok.Adaylar bile daha bir yavaş, daha bir durağan.Sebep için söylenebilecek elbette çok şey var.17 Aralık operasyonuyla sadece gündemi değil dengesi de değişen, hatta bozulan bir ülkede, günlük yaşamı seçim dışında rutinlerle geçirmeye çalışıyoruz.Ne kadar çalışsak ta sadece gazeteci ve siyasileri ilgilendiren seçim, vatandaş için bir Pazar gününde harcanacak mecburi bir mesaiden öte değil.Demokrasi anlayışımızın ilkelliğinden mi yoksa demokratikleşirken insan faktörünü hep göz ardı ediyor olmamızdan mı emin değilim (galiba ikisi de), ekmek derdindekiler de yatırım peşindekiler de seçimi araya konmuş bir engel olmaktan öte görmüyor.2023 hedefleri peşinde koşmak bir yana, hala ve hala insana olması gereken değeri veremediğimiz, insan odaklı olmayı birkaç büyük şirket dışında beceremediğimiz, insan odaklı politikalar üretemediğimiz için zaten bir türlü sınıfı geçemiyoruz.Jeopolitik konumumuzun bizi taşıdığı olağanüstü şartlarla bir nebze kuyruğu dik tutsak ta, bu her zaman kolay ve mümkün olmuyor.Yapamıyoruz.Kimi zaman ekonomik düzeyimiz, kimi zaman kültür seviyemiz, çoğu zamanda insani anlayışımızdan sınıfta kaldığımız için, sınırda da kalıyoruz.İbre hiç olmasını istediğimiz ya da olması gereken yerde olamıyor.
Hele şimdiki her şeyle karışık yürüyen gündeme gelirsek;Hala netleşmeyen listeler, adaylar, son dakikada değişenler, bir türlü kendilerine verilen sözler tutulmayanlar, bir de her şekilde bir yere yerleşmek isteyenler.Karışık yaniOysaNe istiyoruz daha fazla kadın olsun kamuda, özel sektörde, siyasette ve sosyal hayatta.Ne istiyoruz insan dostu kentler, insan dostu yaşamlar, insana dost haklar,Ne istiyoruzArtık kadına özelden öte, canlıya özel haklar, hakları korunan vatandaşlar.
Öyle ilginç problemlerle, kurallara uygun olmayan yaşamları sıradanlaştırmış ki insanım, eğitimsiz olmayı başarı, kaba olmayı normal, kötü olmayı iyi bir şey olarak görmeye başlamış.Demokrasinin ya da insan haklarının temeli olan, kendinden önce başkasını düşünme ilkesi, bizde ilkesizlikten bile beter. Çünkü biz bırakın başkasının hakkını korumayı, düşünmüyoruz bile. Başkasının hakkını gasp etmek ise çoğu zaman gasp edenin hakkına dönüşüveriyor. O kadar feci durumdayız.
Genellikle haklının hakkını ispata çalıştığı, haksızın ise direk olarak haklı sayıldığı bir düzenin, misafirleri olsak ta, değiştirmeye, düzene sokmaya çalıştığımız bir gerçek.
Bu seçimlerden ne bekliyorsunuz diye sorsanız, cevabını vermek çok zor değil. Kolay da değil.Ama inanıyor musunuz diyecek olsanız işte orada uzun uzun düşünmem gerekir.Sakın bu düşünmenin altında mutlak bir siyasi temel ya da neden varmış gibi gelmesin size.Asıl düşündüğüm kimliğini, kişiliğini hatta insan olmaya dair Allah’ın verdiği özelliklerini bile unutmuş insanım olur ki, bundan fena halde mustaribim, mustaribiz.Asıl kazanılması gerekenin seçimden çok insan olduğuna o kadar inanıyorum kiİnsanımın kendinden, özünden kaybettiği o kadar çok değerinin olduğunu düşünüyorum kiSırf bu yüzden derdim seçim değil, seçimden çok öte
Derdim insan, insanla.İnsanımın yeniden içinde insani özellikleri taşıyan, vicdanlı, vefalı insana dönüşmesiyleAynı gerçek olanın bu olduğu kadar, aslolanın da gerçek olduğu kanısından yüzde yüz emin olduğum içinİçimizdeki kalan kırıntılarla yeni nesillerin daha içsel bir varlığa kavuşacağından hareketleDüşlüyorum, düşünüyorum…