Sadece seçim sürecinde değiliz aslında.
Bitmeyen bir deprem dönemindeyiz.
Süresi geçmiş, paketi açılmış, yumurta kapıya çoktan gelmiş gibi.
6 Şubat’tan beri zaten yüreğimiz hop oturup hop kalkıyor.
İçimizdeki yangın da, korku da bitmez oldu.
Gemlik desen, Marmara desen beşikten beter.
Sallan sallan nereye kadar?
Gördük ki deprem dil, din, yaş, cinsiyet, memleket, hiçbir farkı tanımıyor.
Felaketlerin karşısında gerçekten eşit miyiz, bu gerçeği ne kadar kabul etmeliyiz?
6 Şubat’tan sonra yerle yeksan olan sadece evler miydi, dağılan aileler, cesedi bile bulunamayanlar bizden değil miydi?
Bu akşam, sabah ya da bir dakika sonra aynısını yaşayacağımızı bile bile, neyi bekliyoruz?
Deprem bu şehrin, bu şehrin insanının birincil önceliğidir.
Önceliğimiz yaşama hakkımızdır.
Yaşamımızın devamını sağlamak için sağlam zeminde inşa edilmiş evlere sahip olmak, sağlam yapılarda yaşamak, hakkımızdır.
Bize mezar olacak değil, yuva olacak evlere ihtiyacımız var.
Altında kalmaktan korkacağımız değil, içinde huzurla uyuyacağımız evlere ihtiyacımız var.
Ve hiç ama hiç vaktimiz yok.
Kalmadı.
Tükettik.
Her şeyi bir kenara koyup, bir an önce sağlam konut stoğunu arttırmalı, binası kötü durumda olan herkesi oralara yerleştirmeliyiz.
Ne şart bekleyecek zaman, ne ah edecek halimiz kaldı.
Bu seçim döneminde, tüm partilere, tüm adaylara ve de tüm Bursa halkına sesleniyorum.
Önce oturduğumuz evlerin güvenliğini, sağlamlığını sorgulayalım ve bu süreçte tüm adaylardan bu konuda güvence isteyelim.
Lütfen.
Yarın yeni bir 6 Şubat’a, şehrimizde uyanmak istemiyorsak, hazırlıklı, temkinli ve dikkatli olalım.
Vatandaşın gücü sandıktır, eli sandığın, seçimin ayarıdır.
Elimizi korkak alıştırmadan, depremin sadece korkusunu değil, acısını da unutmayalım.
Kendimizi düşünmüyorsak, çocuklarımızı düşünelim.
Bu seçimde ilk önceliğimiz deprem olsun.
Başımızı soktuğumuz evimiz üzerimize yıkılmadan, bir depremde daha binlerce can kaybolmadan, önümüze bakalım.
Unutmayalım
Deprem öldürmez, bina öldürür
Ve o binayı yapan, insandır!
Her şey