Tamda 17 Ağustos’ta geldi Başbakan Bursa’ya.Bir de gece verilen yemekte deprem olmaz mı?Sanki Bursa’da kentsel dönüşüm başlattınız ama ilk takipçiniz benim der gibiydi deprem.Ama anladık mı?Anlıyor muyuz?İşte bu soru önemli?Neden derseniz?Ben artık her sorunun arkasında iktidarı gören, elini hiçbir taşın altına koymayarak, canını bile başkasının kurtarmasını bekleyenleri ciddiye almıyorum. Zira kendi için hiçbir şey yapmayanın, medeti başkasından bulması saçma olduğu kadar imkânsız da değil mi? Ama bizim yaşam şeklimiz haline gelen başkasına devretme konusu, sırtımıza yapışıp kalmış bir kere.
Dönelim 17 Ağustos’a ve Başbakanın Mevlana Kentsel Dönüşüm Projesinin açılışı için Bursa’ya gelişine. Özgen Keskin’in son 1.5-2 yıldır üzerinde çalıştı-ğı, ekranlarda anlattığı, vatandaşın, Yıldırım ahalisinin büyük ilgi gösterdiği ancak siyasi ya da diğer yerel yönetimlerde pek de destek görmeyen bir projeydi, Yıldırım’daki kentsel dönüşüm. Başlangıçta 50 bin konutluk olmasının verdiği ürkütücü rakamlar zaten herkesi bir şaşkına çevirmişti. İmkânsız görünüyordu. Ancak depreme bu kadar yakın bir şehrin, kentsel dönüşüm dışında bir kurtaranının olmadığını da hepimiz biliyorduk. Ancak bazen siyaset çok fazla konuyu çözdüğü gibi, kimi zaman da tam tersi çözümsüzlüğün merkezi olabiliyor. Ne de olsa içinde, özünde hep insan var. Ve insan her zaman doğru davranmayabiliyor. Velhasıl, biz birçok soruna neden el atılmadığını defalarca sorar, el atıldığında el atılış biçimini olur olmaz her açıdan eleştirir, hele hele bitince, hiçbir yerini beğenmemekle kalmaz, demediğimizi de bırakmayız. Ancak insanoğlunun her türlü muhalefetine rağmen, deprem gerçeği kapımızda. Kabul etsek te etmesek te, tarihsel süreci geçmiş, zemin olarak fazlasıyla sorunlu bir deprem bizi bekliyor. Ve biz kendi aramızda tartışıp dururken, depreme yakalanmamız an meselesi. Bu yüzden her türlü fırsatı değerlendirmeli, tek bir cana bile zarar gelmemesi için elimizden geleni ardımıza koymamalıyız. Dolayısıyla bu bir deprem uyarı yazısıdır. Ve bu yüzden fena halde dikkate alınmalıdır. Duymayanlara duyanlar söylemelidir. Herkes ısrarla ve derhal bir şeyler yapmalıdır. Sevgili okur Karşı koyamadığımız bir doğal afetin bize ışık hızıyla yaklaştığımın farkında ama ısrarla pinekleyen bir şehir olduğumuzun farkında mısın? Hadi kendi canımız kıymetli değil, peki evlatları-mız? Hadi mal mülk zaten önemli değil, peki ya bizim can verdiklerimiz? Bursa’nın tarihsel süreçte çok yıkıcı depremler yaşadığımız, bu depremler yüzünden çıkan yangınlarda şehrin büyük bir kısmının yandığını ve çok sayıda ölümün olduğunu biliyor muyuz, biliyoruz. Ve şimdide böylesi bir durumla karşı karşıya oldu-ğumuzu, bir deprem anında hala ulaşılmayacak noktaların bulunduğunu bu kadar zaman sonra bile söylemek mümkünken, şimdi oluşabilecek maddi manevi zararın büyüklüğünü tahmin etmek hiç te kolay değil O yüzden bu yazıda başbakanın şehre gelişine ilişkin siyasi yorumları bir tarafa bırakarak sadece depreme odaklandım ki, önümüzdeki böylesi bir gerçeği artık, hala ve yine görmezden gelmeyelim diye. Bursalılara duyurulur Depremi ciddiye alalım Deprem için gerekli önlemleri derhâl, hızla, acilen, hiç durmadan almaya başlayalım.