Engeli önce yüreklerimizden sonra vicdanlarımızdan kaldırsak, gerçekten engelleri de kaldırmış olur muyuz?Ülkemde rakamı neredeyse 9 milyonu bulan, şehrimizde 130 binlerin üzerine çıkan engelli sayısını nihayet görmezden gelmezsen gelmeyi bırakır mıyız?Aklın engelini kendini engelli saymayanlardan kaldırmayı başarabilir miyiz?3 Aralık Dünya Engelliler günüydü.Karıştırılmasın diye söyleyelim kutlama değil hatır- latma, farkında olma günü.Engellerin ve gerçek engellilerin farkında olma gü- nü.Zira yüreği, vicdanı ve beynine engel kilidi tak- mış olanların verdiği zarardan başkası değildir, bugün yardıma ihtiyacı olup ta sesini duyuramayanların kaygısı. Bizlerin unuttuğu insanlıktır hatırlamamız gereken, kaybettiği merhamettir yerine konması zorunlu olan.Yoksa engeli var diye, dışlanan, zorlanan ve insani haklarından mahkûm bırakılan değil özür dilemesi gereken. Biz önce dilesek ya, tüm bu olanlardan, insanca yaşantısına imkân verilemeyen, olanaksızlıktan yaşam hakkı elinden alınanlardan özür.Dilesek ya, sokağı tanımayan, yolda yürüyemeyen, çünkü toplum tarafından yok sayılmaya alışmış olanlardan,Özür dilesek ya, insan doğmak dışında hiçbir suçu olmayanlardan, onlara reva gördüklerimiz yüzünden.Bu yıl Dünya Engelliler Gününde, zor durumda bıraktığımız tüm engellilerden özür diliyorum ken- di adıma.Özür diliyorum özgürlüğünü kısıtladığımız, yarını- nı düşünmediğimiz, yaşam hakkını vermediklerimizden.
Özür bekliyorum
Ve aslında özür dilediğim kadar, özür beklediğimi de söylersem, sorar mısınız nedenini?Niye dermisiniz?Kadının seçme ve seçilme hakkının 78. yılı kutla- nırken dünyada, onlardan çok daha uzun yıllar önce bu hakkı alan bizler, durumun farkında mıyız?Seçiyoruz, seçiliyoruz,DaNe kadar?Kaç tane milletvekili var mecliste? Kaç tane kadın vali var? Yerel yönetimlerde kadın sayısı üzerinde durulmayacak kadar az.Hep eksik, hep fazla olması istenen, bir türlü ola- mayan, eşitlenemeyen.Ülkemde kadın sahip olduğu hakkın farkında mı? Bu hakkı yeterince kullanıyor, kullanmasına izin veriliyor mu?Eğer öyleyse, toplumun yüzde ellisini oluşturan ka- dın nüfusumuz, seçmede bu denli önemli bir ço- ğunlukken, söz konusu seçilme olunca neden hep gerilerde?Kadının aile, ekonomik, iş ve sosyal yaşamda öne- mini bilenlerin, söz konusu seçilme ya da temsil olunca önümüze koydukları engeller, normal mi?12 Haziran 2011 seçimlerinde şehrimizin 1 olan ka- dın milletvekili sayısı 3’e yükseldi. Oysa Kadın A- dayları Destekleme Derneği ütopik gelse bile yüzde 50 talep etmişti.Hiç seçilen kadının olmadığı iller var. Ancak biz 3 vekilimiz var diye sevinmek yerinde, şehrin, ülke- nin yönetim kademelerinde, seçilme noktasında sa- yımızın daha fazla olması gerektiğinin bilincindeyiz.Zira seçen kadının oyuna ne kadar güveniyorsak, seçilen kadının başarısına da öyle güvenmemiz gerek.Bir büyükşehir ve 17 ilçeye sahip Bursa’da tek bir kadın belediye başkanını olmaması tesadüf olabilir mi? Bunu irdelemek için kaç kadın aday yapılmış bakılmalı ki, iki örnek geliyor sadece aklıma. O da 2009 seçimlerinde CHP nin Büyükşehir Belediye Başkanı adayı, Sena Kaleli ve Ak Partinin Nilüfer Belediye Başkanı adayı Işıl Zeliha Gençoğlu Maydaer.Sonuç ne peki, kadınlar lehine sıfır.Tüm bunları ortaya koyunca da siyasetin içinde bu- lunan erkeklerin, şapkalarını önlerine alıp, özür dileme sırasının onlara geldiğini hatırlatma gereği duydum.Haberiniz olsun…