Zor günler geçiriyoruz velhasıl kelam.
Taksim’de başlayan küçük bir park eylemi sınırları ülkeyi aşan bir boyuta ve yepyeni bir yaklaşıma sebep oldu.
Hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına direnen özellikle ‘y kuşağı’ diye adlandırdığımız gençlerin, ısrarı, tavrı ve sürece dahil olma şekilleri hepimizi derinden düşündürdüğü gibi umutlandırdı da.
Aslında varlıkları ve yoklukları belli olmayan, çoğumuzun kayıp olmasından endişe ettiğimiz bir neslin, küçük bir park için verdiği ve planlı bir eyleme dönüşen müdahalesi, aslında çok büyük olayların da habercisi oldu.
Sadece Türkiye ya da İstanbul değil, dünyanın pek çok ülkesi Taksim’le uyanır oldu güne.
Bu arada Cnn Türk’ün Suriye ya da Irak olaylarında binlerce masumun ölmesine dair tek bir canlı yayın yapmadığı varsayımından hareket edersek, Taksim’i saatlerce canlı yayınlamasının ardındaki gerçek sebepleri bulmak zor olmayabilir.
Sorun şu ki, eylemin başlangıç sebebi ve başlayanların, sonuçlarına ve bu olası sonuçtan farklı çıkarlar elde etmek isteyen rant grubu sahibi globallerin talep ve provokasyonlarını hiçe saydığı kesin.
Ülkem isyana hazır, içinde biriktirdiği engelleri geri kazanmak adına nihayet konuşacak, haykıracak bir platform bulmanın sevincinde.
Gerçekten olayı çevreci bir yaklaşımla 13 tane ağacı ve küçük bir parkı korumak olarak görenlerin yeşil dünyası aslında hayal ettiğimiz ve çocuklarımıza miras bırakmak istediğimiz bir ülke, dünya.
Ancak gelinen noktada uğranan değişim, ne gelen haberle görüneni, ne anlatılanı, ne de yapılanı birbirine eşitliyor.
Her kafadan çıkması planlanan sesle ortak payda bir türlü buluşamayınca, her sözcü aslında oluşan ruhu ve içeriği yeterince anlamamış olunca, ortaya öylesine konuşan kişi ve gruplar çıkıyor ki, bu da durumu da konuyu da karıştırıp tarafları birleştirmek yerine karşı karşıya getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Oysa gezi sadece bir sembol
Gezi sadece bir park
Gezi sadece herkesin yorulduğu kurallar ve kaybedilen değerlere karşı geliştirdiği bir çeşit savunma…
Önemli olan konuyu doğru isimlerden, gruplardan dinleyip, sağduyuyu elden bırakmayıp, halkın talebine birkaç adım bile ola yaklaşıp, orta yolu bulabilmek
Ancak farklı duyumlar, yanlış bilgiler ve emelleri başka ağızlardan çıkan sözler, Gezi eylemini sadece hedefinden şaşırtmadı. Giderek uzayan süreçte, vatandaşı da böldü, parçaladı.
Başlangıçta hiçbir siyasi amaç gütmeyen, siyasi hedefi olmayan eylem, aradan geçen uzun süre ve siyasi grupların kendi kafalarına göre çıktığı sahiplenme ile yön değiştirdi.
İdarecilerin ısrarla altını marjinaller diye çizdiği grupların açıkçası bir ruh ya da ağaç beklentisi zaten yoktu.
Bu iyimser insanımın isyanının üzerine düşen birkaç yapraktı sadece.
Bugün izliyorum da olanları, ne ile başladı, kiminle yürüdü ve şimdi ne hale geldi?
Bizlerin sonucunu, y kuşağı mensuplarının ise sadece sürecini yaşadıkları gezi parkı konusunda, biz de gezintiye gelmedik herhâlde.
Bizi bizden çok daha iyi bildiğini zanneden uluslararası güç odakları, çevirmiş kamera ve mikrofonlarla, gücümüzü, itibarımızı değersizleştirme düğmesine basmışken, daha da kötüsü bizim aslında bu gerçeği göremeyecek olmamız.
Zira artık başlangıç hedefinin çok uzağında bulunan süreçten, toplum, toprak ve tarih olarak alacağımız yara kadar, unutulmayacak bir olayı da tarihin sayfalarına yazdıracağımız aşikar.
Ama bir diğer önemli olan da, sonuçta kazananın vatan ve vatandaş olması ki,
Bu öyle ince bir çizgi ki, sapmanın en küçüğünün bile hesabının nesiller boyu sorulacağını, ceremesinin de çekileceğini unutmamak lazım…