Nisan ayı Pembe Pusula gazetemiz için farklı umut, beklenti ve heyecanlarla geldi. Şehrin gün geçtikçe kalabalıklaşan gündemine ayak uydurmak neredeyse imkansızken, 4-5 Nisan’da katıldığımız Antalya daki sempozyum, Pembe Pusula nın sadece internet ortamında değil, fiilen de şehir dışına çıktığı yeni bir süreç oldu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın himaye ve katılımlarıyla, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu na 81 ilden kadın gazeteciler gelmişti. Bu ilk kez düşünülen ve düzenlenen bir organizasyon olmanın ötesinde, konu başlığı ve katılımcılar açısından da son derece anlamlıydı. Basında yer alma şeklinin özellikle Bülent Arınç ın ağzından çıkan kadın programları hakkında sözleri olduğunu gördükten sonra, bu kez beni bizi eleştirmemiz gerekliliğine inanarak değiştirdim konuya ilişkin fikrimi. Neden derseniz? Sorunları çok fazla olan yerel medya, sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor ya da çıkarma şekillerini bilmiyorken, kendini bölgesinde, şehrinde, ilçesinde güçlü sayıyor veya öyle olmayı istiyorken, aslında ulusal dediğimiz ama İstanbul sınırları içinde kalan ve dışındaki herkese anlamsız bir öteki etiketi yapıştıran medyanın ne kadar farklı olduğunu bir daha gördük. Farkı iyi bir şekilde ya da daha gelişmiş olunabilir yönünde söyleyemiyorum zira ülkenin kalbinde olmanın farkını yaşamak ya da yaşatmak son derece sıradan. Ama ülkenin kalbinde yaşıyoruz diye vücudun diğer parçalarını, uzuvlarını görmezden gelerek davranmak hangi aklın ürünü olabilir? Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü belki de çok kurumun yapmaktan korktuğu bir etkinliğe imza attı. Buradaki en korkulacak durum aslında yüzlerce farklı kadını bir organizasyonda, bir otelde hatta bir başlık altında toplamaktı. Bunun zorluğunu en çok yine biz kadınlar anlarız diyeceğim ama umarım yanlış anlaşılmam. Zira son derece iyi niyetle ve anlamla düzenlenmiş etkinlikten ulusal ya da yerel medyanın mensupları neyi koyup götürdüler çantalarına? Edindikleri yeni dostların kartvizit ya da gazetelerinin örneklerini mi? Konuşmacıların verdiği son derece gerekli bilgileri mi? Yoksa havuz ya da restoranlarda geçmiş, küçük bir tatil niteliğindeki üç günün dinlenme tablosunu mu? Ne dediğimi anlamayanlar olabilir ama ben, yerel medyada çalışan bir kadın gazeteci olarak konumlandırılmışken ve hatta belki Başbakanlık ve BSYEGM tarafından değil ama yerel olmayanlar tarafından dışarıda bırakılmışken, birbirinin farkında olan yerel medyalar olarak kaynaşmış, tanışmış, hoş sohbetler etmiş olmamızı neyin başarısına bağlamalıyım? Öncelikle bu satırlar aracılığı ile de Sayın Arınç a Bursa yı temsilen Pembe Pusula Gazete mizi ve konuşmacı olarak da beni davet ettiği için bir kez daha teşekkür etmeliyim. Kendim ve gazetem adına son derece faydalandığım, bulunmaktan da gurur durduğum bir organizasyonda, verilen onca çabaya, kadın gazetecilerimizin gereken ilgiyi gösterdiği konusu benim endişem aslında. Zira kurumun yaptığı birbiriyle örtüşme, kaynaşma hatta tanışma ve bilgilendirme fikrinin, biz kadınlar için de aynı samimiyette olup olmadığını sorguladım ister istemez. Bize, imkan sunanların hiçbir beklentisi yokken, bizlerin oradan dönüşte aklımızda en azından organizasyona ve medyada kadına dair yeni fikirler olması gerekmiyor muydu? Çok karamsarsın derseniz daha bilgi şöleni başlamadan birbirine saldıran kadın mecralarına bakmanız yeterli cevabımı alırsınız. Kadının bu toplumda istediği duruma, yere hatta isme gelebilmesi için, ( ki bu gerçekten de varsa) önce kendinden başlamalı değişmeye, düzeltmeye. Ve kadın kadına köstek olmayı bırakmalı. Kadın sorununu erkekler yaratıyor argümanıyla çıktığımız yolda, biraz da kendimize tutalım artık büyüteci… Tutalım da, kadın sorununa gerçekten kadın gözüyle kadından başlayarak bakalım Durumu ve gidişatı incelemeye…