Bursa’nın terörle imtihanında, sınıfta kaldığı kesin.Her provokasyona açık, üstelikte saldırgan taraftarların, şehrin zengin ve ekonomi şehri profiline uymadığı da…Ama amaç zaten her yerdeki halkı galeyana getirip, huzursuzluğu arttırmak.Amaç zaten şiddeti yaygınlaştırmak, bunun için insanı maksimum düzeyde kullanmak, her şekilde hükümet adına siyasi eleştiri yaratarak halkı korkutmak ve zarar vermek.Bizler kadın olarak belki yaradılışımızdan belki anne olmanın verdiği içgüdüsel duyarlılıkla, farklı yaklaşıyoruz olaylara. Çocuk doğurmuş ve ona karşılıksız, sınırsız sevgi ve emek vermiş olmanın hassasiyetiyle, şiddete, teröre hiçbir zaman tek taraflı bakmamaya çalışıyoruz.Bu sütunlarda sıklıkla rastladığınız kadına ya da aileye şiddet teması, söz konusu terör olunca, analık işin içine girince değişiveriyor.Her şekilde ve hangi tarafta olursa olsun, anaların yüreğinin, ciğerinin yandığı gerçeği ve bizlerin bunu yakından bilmek ve hissetmek algısı, daha bir ince eleyip sık dokumamıza sebep oluyor.Zira kaybedilenin bir evlat olması gerçeği, ortaya annelik zihniyetini de koyunca ideoloji de, parti de, hiçbir şekli de, tarafı da tanımıyor. Çünkü acının tarafı, aslında özelinde yok.Yaşananlara ve sivil halkın çektiklerine bakarsanız, şiddetin yarattığı korku, satın alınmışlık hissi ve mecburiyetler ne yazıkki coğrafya tanımamış.Ülkenin bölgesel farklarından kaynaklanan acısının, işbirlikçi ya da kendinin taraf addedenlerce sürekli istismar edilmesi, terörün en büyük yardımcısı olmuş.Bir dönemde alevlenen, şimdilerde yine ara sıra karşımıza çıkan türban mevzusunda, konuyu bırakın kadınlar çözsün gibi, ortalama ama değerli, sonuca ulaştıracak bir yaklaşım atılmıştı ortaya zamanında. Dikkate alınmadı o ayrı.Çünkü siyasetçiler, kadın üzerinden politika yapmaktan vazgeçmiyor.Şimdi de aslında terörden en çok anaların canını yandığından hareketle bir çağrı yapmayı, kayda değer buluyorum.Bırakın terörü analar bitirsin.Bırakın acıyı analar dindirsin.Terörün, ölümün, acının, hangi tarafında olursa olsun, canı yanmayan bir anne göremiyorum ben.Evladını kaybetmenin acısıyla sınanmanın zorluğunu, kimse yaşamasın derler ama yaşayanlar bilir.Ve bununla bırakın yaşamayı, yüzleşmeyi bile göze alamayanların teröre verdiği tepkidir aslında bütün bu olanlar.Öyle konular var ki, ancak yaşayanın bileceği; terörün sebebi ve ardındakileri kenara koyarsak ve sadece sonuçlarına odaklanırsak, kadının devreye gireceğini ve işte tam da bu noktada nasıl çözümler üreteceğini, bırakın kadınlar söylesin.Yeter ki onlara söz verilsin, verelimYeter ki seslerini duyurmalarına izin verilsin.Ve bu onların yaratmadığı sorunlu sürece müdahil olmalarına yeter ki izin verilsin.Analar terörün içinde, evladını kaybetmiş olmanın dışında bir görev üstlendiği anda, ışığın görünmeye, ufkun ortaya çıkacağına inanıyorum. İnanmak istiyorum.İçlerinden, birkaç çatlak sesin yine de çıka- cağını ama bunların gerçeğin peşine düşen, evlat acısıyla yanmak istemeyenlerin yanında devede kulak kalacağını görüyorum.Tekrar ediyorum.Görev yine bize düşüyor, kadınlara, analara…Bırakın terörü biz bitirelim…