Dünyanın dört bir yanında istenmeyen olaylar var.
Arap Baharı ismi konuldu, kan ve gözyaşı aktı.
Şimdi de Arap Baharı Suriye için konuşuluyor. Ülkede binlerce kişi öldü. Yaralandı. Sakat kaldı.
Muhalif güçler, (ellerindeki silahları ve kullandıkları malzemeleri nereden ve nasıl buldukları belli değil) Suriye’de deyim yerinde ise terör estiriyor.
Bizim sınırlarımıza kadar geldiler. Gümrük Kapılarını ele geçirdiklerini ilan ettiler.
Durum çok vahim ve tehlikeli.
İnsanların kendi şahsi çıkarlarını bir kenara bırakıp, ülke çıkarlarının hesabının yapılması gereken önemli günleri yaşıyoruz.
Siyasetçilerimize büyük görev düşüyor.
Ülkemiz, zaten bölücü terör belası nedeniyle kan revan içinde iken, birde Suriye ile başımızın belaya sokulmasını istemiyoruz.
Mübarek Ramazan gününde, insanlarımız sıcaklıklar 40 dereceyi gösterirken, oruç tutma ve ibadetlerini yerine getirme çabasında iken, birde savaşla uğraşmayalım.
Bizim amacımız ve isteklerimiz savaş yapmak değil, barış içinde huzurlu ve mutlu yaşamaktır.
Bayram yapmaktır.
Şu mübarek günlerde kimsenin gözyaşı dökmesini istemiyoruz.
Bu toplumda insanlarımızın hepsine birer görev verilmiştir.
Kimimiz başbakan olur, kimimiz cumhurbaşkanı.
Kimimiz asker oluruz, kimimiz polis.
Cinsiyetlere göre, anne baba olup ülkemiz ve geleceğimiz için çocuk yetiştiririz.
Bütün bunlar için, öncelikle bağımsız bir vatan toprağında huzurlu ve mutlu yaşam çok önemli.
Her dönemde, huzuru bozmak isteyen, halkın arasına nifak sokmak isteyenler çıkıyor.
Amaç, bu kişilerin toplumdan ayıklanmalarına yardımcı olmaktır.
Öncelikle bunların söylemlerine önem vermemek gerekir.
Sonrasın9da, bu kişilerin toplum içinde yer edinmelerine engel olunmalıdır. Yani, arkadaş olmak yerine yanlış başlarına kalmaları temin edilmelidir.
Toplum olarak uyanık olmamız lazım.
Bir dilim ekmek için insanların yaşamlarını tehlikeye attığı günümüzde, elimizdeki huzur ve mutluluğun kıymetini bilmeliyiz.
Herkesin amacı, topluma yararlı birey olmaktan geçiyor.
Bunun için, aile içi eğitim çok önemli.
Anne-baba, kendi ailesinden ve çevresinden gördüğü kadarıyla çocuklarına eğitim vermeye çabalıyor.
Ama, günümüzde, eğitim o kadar gelişti ki, daha 2-3 yaşlarındaki çocukların bile bilgisayar ortamında görerek, yaşayarak öğrendikleri pek çok bilgi var.
Bütün bunlara rağmen, eğitim yetersizliği ülkemizin en önemli sorunlarından bir tanesi.
Aile içi şiddeti önleyemiyoruz.
Ne kadar diploma verilirse verilsin, yüksek öğrenim görmüş kişilerin bile aile içi şiddet konusunda eğitimsiz olduğuna tanık oluyoruz.
Yaşam mücadelesine yenik düşmemek için dik durmayı bilmeyi, eğitim ve öğrenime önem vermeli, ülkemizdeki birlik ve beraberlik için çalışmalıyız.