Bu konuda belki de pek kez fikrimi beyan etmiştim. Terör suçlularının, insanları katledenlerin, insanları katledilmesine emir verenlerin ve seyirci kalanların tümünün toplu halde hem de ibreti alem için halkın gözleri önünde asılmaları için kanun çıkarılmasını istemiştim.
Ülkemizde idam cezası kaldırıldı. Amaç Avrupa Birliği’ne uyum süreci.
Peki, Avrupa Birliği ülkesi olup da idam cezasını hala uygulayan ülkelerde neden acaba bu ceza kalkmadı?
Hep bunu merak edip duruyorum.
Hani Demokrasinin beşiği diye tanımladığımız Amerika’da hala idam cezası uygulanırken bizde neden idam cezası uygulanmasın diye baskı yapıyorlar bu ülkeler?
Bunu da anlamış değilim.
Her toplum, kendi yasaları, kanunları, örf, adet ve geleneklerine göre yönetilmeli. Avrupa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi böyle yazıyor.
Peki, başka ülkeler, bizim iç işlerimize neden karışıyorlar?
Bizler, kendi iç huzurumuzu ve güvenimizi sağlamaktan aciz miyiz?
Hep bunu düşünüyorum.
Düşünüyorum, ama bir türlü çıkış yolu bulamıyorum.
Sorulara da cevap bulamıyorum.
Ülkemizde bana göre iki tane temel sorun var. Bunlardan birisi terör.
Diğeri ise tecavüz ve tecavüz sonrası direnenlerin işkence edilerek öldürülmeleri.
Diğer cinayet olaylarında ise, olayın meydana geliş şekline göre de değerlendirme yapılabilir. Ama, hiç kimse, bir başkanının canını almayı kendinde hak olarak görmemeli. Her ne olursa olsun. Gerek aile içi şiddet, gerekse terör. Bu ülkenin başına sarılan en büyük bela.
Eğer, bir erkek eski karısını öldürüyorsa, bu durum alemi cihana örnek olması adına katilinde adli yönden ölüm hükmü ile sonuçlanmalı.
Eğer, terör masum, savunmasız, güçsüz, günahı olmayan insanları öldürüyorsa, o kişilerinde sonuçları katli vacip olacak şekilde kanunla cezalandırılmalı.
Eşini aldattı diye öldürenlerin de akıbetleri aynı olmalı. Bu işin kolayı var. Eğer karşılıklı anlaşma yoksa, boşanırsın olur biter. Öldürmek niye?
Terör, başımızın belası. Gün geçtikçe azıyorlar. Bunları da yakalayıp Taksim’de darağacında sallandıracaksın ki sonuçları teröre yeltenenlere korku salsın.
Kolay değil, Pembe Pusula yayın hayatına başlayalı tam 100. Sayısı basıldı. Günler gelip geçiyor. Zaman su gibi akıyor.
Bizlerde, karınca kararınca Pembe Pusula’ya gönül vermiş, kadınlara hizmete kendisini adamış olan meslektaşımız, kardeşimiz Neslihan Çelik’e destek olma adına elimizden gelenleri yapıyoruz.
Pembe Pusula’yı başarıdan başarıla ulaştıran arkadaşlarımızı, yayında emeği geçenleri kutluyorum.
Başarıları sürekli olur inşallah.