30 Mart’ta sandık başına gidip bizleri 5 yıl süreyle yönetecek olan belediye başkanı, meclis üyeleriyle, mahallemizin muhtar ve azalarını seçeceğiz.
Seçimler öncesinde şimdiye kadar ülkemizde hiç yaşanmayan bir çirkinleşme ile karşı karşıya kaldık.
Kasetler ortaya çıktı.
Ayakkabı kutuları banka kasaları gibi olmuş.
Siyasette üslup değişti.
Liderlerin bir birleriyle ilgili söyledikleri, halkta kırgınlığa, hatta karşılıklı kamplaşmalara yol açıyor.
Kimin, kimin için ne söylediği, hangisinin doğru olduğu, hangisinin yalan olduğunu bilemez durumdayız.
Gözlerimizin önünde bir şeyler oluyor.
Bizlerde bu olayları film izler gibi izliyoruz.
Toplum liderleri olaylarla ilgili değişik yorumlar yapıyor.
Siyasetteki yorumlar ise farklı.
Birbirlerini suçlayıp duruyorlar.
Kim haklı, kim haksız?
Vallah bende bile karar veremedim.
Bu olaylar tam Nasrettin Hoca’nın kapısına gelip birbirlerini şikayet edenlere söylediği;
Sende haklısın!
Sende haklısın!
Olayı gibi.
Bir bilgi kirliliği var. Ama bu kirliliğin kaynağı belli değil.
İktidar bilgi kirliliğine, çıkarlarına dokunulan, her istediğine evet denilmeyen paralel yapının yol açtığını, adeta kendilerinden öç alır gibi senaryolar üretildiğini öne sürüyor.
Muhalefet, paralel yapı ile düne kadar kavgalı, birbirlerine karşı “dinsiz, allahsız, gerici, yobaz” gibi yakıştırmalarla kötü gözlerle bakan bir yapı idi.
Şimdi ise kol kola girmişler.
Kardeş olmuşlar.
Düşmanımın düşmanı, benim en iyi dostumdur düsturundan hareket ediyorlar.
Bizlerde bu olayları merakla, şimdi ne olacak? Düşüncesiyle bekleyip izliyoruz.
30 Mart tarihindeki mahalli seçimlerin rotası şaştı.
Belediye başkanı ve muhtar seçimi için yapılacak olan bu seçim hükümetin güvenoyuna dönüştü.
Aslında her seçim siyasetçiler için güvenoyu niteliği taşımaktadır.
Fakat alınan oylar, uğranılan hezimetler, yenilgiler ve beklenmedik sonuçlar karşısında siyasetçilerimiz kendilerini savunurken, “bu seçimler mahalli. Adaya göre oylar değişiyor. Bu yüzden bizim partimizin oyları azaldı. Ama yine de seçimlerden biz galip çıktık” derler. Diyorlar.
Zaten ne demişler, yenilen pehlivan güreşe doymaz.
Bu olay, her konuda aynı.
Siyasette aynı, toplum yaşamında aynı.
İş yaşantısında aynı neticeye çıkıyor.
Geçen hafta 8 Mart tarihinde Dünya Emekli Kadınlar gününü kutladık.
Bu tarih, bizim Pembe Pusula Gazetesi’nin de yayın hayatında üçüncü yılını doldurup 4. yılına merhaba dediği tarih. Kadınlar günü için ilgili ilgisiz herkes konuştu. 9 Mart tarihi geldi. Söylenenler unutuldu. Seneyi devriyesinde tekrar görüşürüz.