Ülkemizin son 10 yıllık gündemine baktığımızda kentsel dönüşüm söylemleri hep el üstünde tutuluyor.
Bu konuda 1999 Körfez Depremi milat oldu. 2011 Van Depremi ise Kentsel Dönüşüm çalışmaları için düğmeye basılmasına yol açtı.
Peki bu süreçte kimler ne yaptı?
6 bin 306 sayılı Afet Yasası çıkarıldı 2011 depremi sonrasında. 1999 Depremi sonrasında ise Yapı Denetim Yasası çıkarılıp uygulanmaya başlandı.
Ülkemizdeki imar uygulamaları işte bu iki yasa üzerinde döndürek gibi döndürülmeye başlandı. 3 bin 194 sayılı Yasaya göre imar planı yapma ve uygulama yetkisini elinde bulundurulan Belediyeler, bir biri ardına Kentsel Dönüşüm Projeleri açıklamaya başladı. Bir nevi kentsel dönüşüm proje mezarlığı ile karşı karşıya kaldık. Çünkü, belediyeler tarafından açıklanan bazı kentsel dönüşüm projeleri, seneler sonrasında uygulama imkanı bulamadı. Bazıları ise günü kurtarma bahanesiyle açıklanan ve akıllara karışıklık veren projeler oldu.
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ile Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi dün ortak bir basın toplantısı düzenleyip Bursa’daki kentsel dönüşüm çalışmalarını masaya yatırarak bugün itibariyle gelinen noktaları açıkladı.
Açıklama metnini Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Füsun Uyanık okudu. Kentsel Dönüşüm Yasası’nın bazı belediyeler tarafından yanlış yorumlandığını ve hazırlanan planların kentsel dönüşüm ve yapı güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak değil, yeni imar alanları açılmasına ve rantsal dönüşüme yönelik olduğuna dikkat çekti. Uyanık, Bursa’da yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarına örnek verirken, Osmangazi bünyesinde projelendirilen Master İmar Planı çerçevesinde uygulama alanlarının bölgelere ayrıldığını, Büyükşehir tarafından yapılan 1050 konutlar kentsel dönüşüm projesinden görev sahası içindeki Osmangazi Belediyesi’nin haberinin olmadığını öne sürdü. Yıldırım ilçesinde 7 mahallede başlatılan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ilgili olarak sürekli karar değiştirildiğini, hatta planlama yapılan üniversite ile hocanın arasının açılması üzerine bir başka hocaya bu planların verildiğini ve bu hocanın ise Şehir Plancıları Odası’nda üye kaydının olmadığını anlattı.
Uyanık, Yıldırım ilçesinde önceki yapılan bütün çalışmaların bugün itibariyle değer taşımadığını ileri sürerken, Mevlana Mahallesi’nde çevre yolu ve mahkeme kararıyla iptal edilen çevre yolu ile Samanlı Köy bağlantı yolunun planlara işlendiğini, hatta yolun geçiş güzergahının değiştirilip bazı tarım alanları ve alüvminyum zeminlere inşaat izni verilerek ovanın imara açıldığına dikkat çekti.
İMO Bursa Şubesi Başkanı Necati Şahin ise, Yıldırım bölgesinde 7 mahalle ile başlayan kentsel dönüşüm çalışmalarının başarılı olmasının mümkün görünmediğini öne sürdü. Şahin, önce 7 mahallede başlatılan sonra ise Mevlana ve Ulus Mahallesi ile sınırlı kılınan kentsel dönüşüm çalışmaları ve projelendirmesinde 50 bin konutluk alan olarak başlanıldığı bugün ise projenin 5 bine düşürüldüğünü anlattı. Şahin, bu yeni karar değişikliğiyle Samanlı ve Mevlana Mahallesi civarında konut rezerv alanları açılarak bu bölgelerin imara açıldığını, böylelikle de ova korumasının ve tarım alanları korumasına yönelik verilen sözlerin imar rantına kurban edildiğini ileri sürdü.
Şahin, bu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamalarına örnek olarak ilginç bir benzetmede bulundu. “6 bin 306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası, güçlendirilmesi gerekli veya yıkılıp tekrar yapılması gerekli olan binaların korunması, can ve mal emniyetinin sağlanması için çıkarılmıştır. Bizler, yasalara o kadar sulandırmaya alıştık ki içine birde birer gazı sıkarak uygulamaya çalışıyoruz.”
İMO Başkanı Şahin’in dikkat çektiği bir başka husus ise, başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki çok katkı yapılaşmalar üzerine yaptığı, “ülkemizde deprem riski var. Zemin artı 4 veya 5 kat yapılaşmaya izin verin. Emsali de ticari alanlarda üçten fazla çıkarmayın. Şehrin genleriyle oynamayın. İmar Planlarını olur olmaz değiştirmeyin” açıklaması.
Şahin, Başbakanın bile ülkemizdeki imar kirliliği ve deprem bölgelerindeki çok katkı yapılaşmalar karşısında böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldığını hatırlattı. Bursa’nın bu ölçüde değerlendirildiğinde ise ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Belediyesi meclisindeki gündemin yüzde 80’in den fazla maddenin imar değişimleriyle ilgili olduğunu belirterek, “bazıları bizlere kızıyor. Yapılan imar plan tadilatlarına itiraz etmemiz bazılarıyla ilgili davalar açmamızı hazmedemiyorlar. İnanın bizim yaptığımız itirazlar ve açtığımız davalar imara aykırı yapılan uygulamaların belki de yüzde biri kadardır. Bazılarını ya kaçırıyoruz yada başka meclis kararları alınarak mahkemelerin verdikleri durdurma veya iptal kararları delinerek yapılan imara aykırı uygulamalara kılıf aranıyor. Sıkıntı burada” dedi.
İMO Şube Başkanı Necati Şahin’e göre Bursa’da son 9 yıl içinde yaklaşık 50 bin tane kaçak inşaat yapıldı. Bu kaçak inşaatların ise 30 bin tanesi Yıldırım bölgesinde bulunuyor.
Bursa’da meslek odaları ile yerel yönetim arasında gerçekten ilişkiler kopmuş imajı sergileniyor. Belediye başkanları veya belediyeyi yönetenlerin meslek odaları yada teknik odalara tartışılan imar planları ile danışmadığı gerçeği bu açıklamalarda bir kez daha ortaya çıktı. “Ben yaptım oldu” zihniyeti hakim.
Demokratik ortamlarda bu tür uygulamalar halkın da meslek odalarının da tepkisini çekiyor. Fakat, eş dost ve ideolojik kayırmalar nedeniyle yasalara aykırı, bu tür uygulamalar medyaya yer almıyor. Basında pek fazla konu edilip tartışılmıyor. Bireysel bazı çarpıklıklar, medyaya konu olduğunda toplumdaki kamuoyu baskısıyla belki düzeltiliyor. Belki de haberi yazan medya, doğruyu bile yazsa, medya görevlisi hakkında olur olmaz söylemlerle kötüleme ve karalama kampanyası yayılıyor.
Yani anlaşılan Bursa’da “benim adamın iyidir. Yanlış yapsa da haklıdır” uygulaması var. Bu durum siyaset ayrımı yapmıyor. İmar söz konusu olduğunda, para pul söz konusu olduğunda, siyasetin a_b_c’sinin nasıl birleştiğine tanık oluyoruz. Siyaset bahane, rant şahane.
Kim ne derse desin, bu formül işliyor.