Her sene 8 Mart Dünya Kadın günü kutlamalarında hep aklımız başımıza gelir.
Annelerimizi, kadınlarımızı, kızlarımızı, kardeşlerimizi hatırlarız.
Onların uğradıkları baskıları, şiddetleri, toplumsal yansımalarını konuşur, tartışırız.
Sonra, 9 mart gelir. 8 Mart günü yapılan konuşmalar, etkinlikler medyaya alır. Almaz.
Bazıları, büyük puntolarla yazılır. Bazıları ise medya sayfalarına hiç girmez.
Hepsinin kendince bir nedeni vardır.
Ama, 8 Mart günü bütün dünya, erkeğiyle, kadınıyla, siyasetçisiyle, bürokratıyla hep kadınların yanında yer alır.
Sonrasında ne mi olur?
Söylenilenler unutulur.
Verilen sözler unutuluverir.
Yapılan konuşmalar, bir sene hiç hatırlanmaz. Ta ki, 8 Mart tekrar gelsin de tecvit plavi gibi aynı konuşmalar bir daha yapılabilsin.
Kadın hakları ve kadın sorunlarına olumsuz yaklaşmak istemiyorum.
Çünkü bende iki tane kız çocuk babasıyım.
Bugün bizlerle olan çocuklarımız, yarın veya öbür gün kendi evlerine gidecekler. Yaşam mücadelesiyle baş başa kalacaklar.
En azından kendi çocuklarım için bile kadınların özgürlükleri, ekonomik yönden güçlendirilmesi, çalışma yaşamındaki karşılaştıkları sorunların çözümlenebilmesi için elimden geleni yapmakla mükellef hissediyorum kendimi.
Gelecek, nesillerin sağlıklı olması için, ailenin mutlu olması lazım.
Ailenin mutluluğu ise kadınların gülümsemesiyle başlar.
Eğer, evinizde gülümseme varsa, mutluluk ve huzur var demektir.
Atalarımız söylemişler, “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” demişler.
Ülkemizde pek çok erkek, kendisinin de bir kadının yavrusu olduğunu unutarak, kadınlara karşı şiddet ve baskılar uyguluyor.
Kimse, gökten zembille gelme di iki…
Her canlının bir annesi var.
İnsanların bu dünyaya gelmesinde pay sahibi olan kadınlarımızın, aşırıya kaçmamak kaydıyla, bu toplumdaki hak ettikleri yeri alması için erkekler olarak bizler de üzerimize düşen görevleri ne kadar yapabiliyoruz diye sorgulamamız lazım kendimizi.
İşte o zaman, sorunların kendiliğinden halledileceğine inanıyorum.
Yoksa, medya sayfalarında yazmaya bıktım artık. Kıskanç koca karısını öldürdü.
Arkadaşlarıyla gezmeye giden genç kız, ağabeyinin kurbanı oldu. Liseli falan, batağa saplandı…
Benzeri başlıklı haberler, kadınlarımız adına gerçekten korkunç.
Erkekler adına ise tamamen yüz kararı ibarelerdir.
Kadın-erkek eşitliğinin, ortak yaşamda eşitlik olduğunu unutmazsak, toplumda huzur ve barışın hakim kalmasına katkı koyabiliriz.
Aksi hallerde, biraz önce söz ettiğim gazete başlıklarını daha uzun yıllar okuruz.
Yine 8 Mart tarihi geldi. Pek çok etkinlik yapıldı.
Kadınlarımız dert yandı. Sevindi.
Erkekler, kadınlar adına yapılanları anlattı.
Bugün böyle geçti.