Son yılların moda deyimiyle, insanların kendilerini tanıtmasından çok, tanınırlıklarını devam ettirmesi veya gündemde nasıl kalıp, kalmayacakları konusu tartışılıyor. Normal insanlar, kamu görevi bulunmayan, kendi halinde, eşiyle, ailesiyle birlikte mutlu-mesut yaşam sürenler için gündemde kalmanın etkisi, sosyal medya ortamında yapılan lakırdılar ve paylaşılan fotoğraflar oluyor. Eş, dost, kimlerin, nerede, ne zaman ve ne şekilde neler yaptığını fotoğraflarla görüp beğenebiliyorlar. Peki ya, topluma hizmet etme noktasında olanlar için gündemde kalmak için neler yapılıyor? Birincisi, insanlar, kendi yaptıkları hizmetlerle gündemde kalmayı becerebilmeli. Yoksa, hizmet yerine hayal üretip, vatandaşı memnun etmek yerine vaatlerle uyutmanın hiçbir anlamı yok. Yapmadığı işleri yapmış gibi gösteren bazı yöneticilerimiz var. Bazıları ise, işi öylesine ayyuka çıkarmayı kendilerinde maharet sanıyorlar ki, verdikleri sözleri unutup, kendi verdikleri sözleri sanki rakipleri vermiş gibi basıyorlar gamatayı. Sonrasında, gündemde kalmak için her şey mübahdır görüşü hakim. Siyasetçiler için bu aralar gündemde kalmanın çeşitli yolları var. Bazı siyasetçilerimiz, genelde garibanları kullanıyorlar. Üç beş tane yardım yaparak kendilerine “hayırsever” ilan ediveriyorlar. Belki, ondan çok daha fazlasını hayır olarak yapan, fakat reklam yapmayan binlerce kişi varken, insanların gözlerinin içine bakarak, “bakın ben ne kadar hayırseverim. Falan aile için şunu yaptım. Bunu yaptım” gibilerinden nutuklar bile atıyorlar. Yapılan hayrın ve şerhin hesabı olmaz. Reklamı olmaz. Reklam için hayır yapılmasının ise insana faydası olmaz. Hayrı dokunmaz. Bunları biliyoruz. Bunları hissedebiliyoruz. Bazı siyasetçilerimiz son günlerde sosyal medyayı mesken tutmuşlar. Birde, sosyal medyadaki takipleri yapabilmek için memur tutmuşlar. Gayet normaldir. 24 saat bilgisayarın başına oturup, el takke ver külah yapacak halleri yok elbet. Vatandaşa hizmet edecek vakitleri olsun. Ama yine de günümüzde pek çok değişimle karşı karşıyayız. Bunun en yakın takipçileri olarak biz gazeteciler yaşıyoruz. Geçmişte, gazete sayfasına haber olabilmek, hatta fotoğraflı haberlerinin yayınlanması için pek çok kişi, bizlerle irtibata geçirdi. Şimdi de bazı kişilerle aynı alışkanlıklarını sürdürüyorlar. Sosyal medya icat oldu, olalı, bu iletişim denilen olaylar e-mailler ve facebook, ile Twiter üzerinden yapılmaya başlandı. Hele internet ortamındaki goog2le sayesinde, isteyen istediği bilgiye hemen ulaşabiliyor. Artık, evlerde ansiklopedi biriktirmek, kitapları raflara dizmek, sözlük karıştırmak devri geçti. Bitti. Şimdi, aradığınız her ne ise google yazıyorsunuz, karşınıza bazen binlerce, bazen milyonlarca seçenek çıkıyor. Beğen istediğini al misali, arzu ettiğiniz konularla ilgili bilgi sahibi olabilmeniz mümkün. İşte bu yüzden, insanlarında gündemde kalma merakı bir türlü bitmek bilmiyor. Bazıları, fotoğraf çekilirken, artistik gösteri yaparak kendilerini izletme niyetinde, bazıları ise, hiç olmadık yerde aniden haber olabilmenin peşinde. Artık, sokakta yürüyen herkes gazeteci. Herkesin elinde, cebinde teflon var. Bunlar, hem fotoğraf çekiyor, hem de video. Haber ayağına geliyor bazen insanın. Ne yapalım, iletişime, değişime, gelişime ayak uydurmak lazım. Bizim mesleğin kaderi de bu.