İnsanlar arasındaki iletişimde selamın önemi çok büyüktür. Peygamber efendimiz, “yolda yürürken karşılaştığınız kim olursa olsun selam veriniz” demiş. İşte bu söylem, selam alıp vermenin bir sünnet olduğuna insanların inanmasını sağlamıştır.
Türkiye’de selamla ilgili gerek mizah gerekse ciddi konularda pek çok anlamda sanat eseri üretilmiş, tiyatrolar sahnelenmiştir. Örnek, Selamsız Bandosu.
Selam alıp vermenin sünnet olduğu bir dönemde, insanlar sokakta yürürken bırakın bir birine selam vermeyi, görüşmekten bile kaçma adına yol değiştirdiklerini görebilmek mümkün. Çünkü, insanlar, bir selamı bile kendi çıkar ve beklentilerine göre verip, alıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da görev yapan bir bürokrat arkadaşımla sohbet ederken, selam alıp vermenin ne derece önemli olduğunu bir kez daha inandım.
Çankaya semtinde Tahtalı Mescit Camisi varmış. Bu camiye genelde Cuma günleri insanlar, özellikle de bürokratlar özel ilgi gösterirmiş. Çünkü, Cuma namazı için camiye gelen bürokratlarla halkın buluşması direkt oluyormuş. Hani, randevu alabilmek için, randevu alındıktan sonra görüşebilmek için saatlerce makamda beklemek yerine, Cuma günleri cami bahçesinde buluşup işleri konuşmak moda haline gelmiş.
Birde bu camideki cemaatin arasında sadece bürokratik buluşmalar ve işler konuşulmuyormuş. İnsanları tanıma adına da çok önemli adımlar atılıyormuş. Ankara’ya yeni tayin olan bir bürokrat eğer camiye namaza gelmiş ise, eski bürokratlar veya onunla aynı kurumda çalışanlar, başka kurumlardaki bürokratlarla tanıştırma faslı gibi törenlere de sahne oluyormuş cami avlusu. Başka ülkelerde bürokrasi nasıl işliyor bilemem ama, bizim ülkemizde bürokrasinin en hızlı ve etkin şekilde işlemesinin iki nedeni var. Birincisi siyasi selamlar.
Eğer, milletvekili tanıdığımız varsa ve o vekil sizin için gideceğiniz kamu kurumunu arayıp, “benim yakının olan falanca kişi gelecek, yardımcı olabilir misiniz?” demesi yeterli. O zaman, bütün bürokratik engeller kalkıyor. Kapalı kapılar ardına kadar açılıyor. Sizin normalde gittiğinizde randevu bile almakta güçlük çektiğiniz bürokratlar sizi kapıda karşılayıp, makamlarında konuk ediyorlar.
Hepsi, bir selama bağlı.
Birde, bürokratlar arasında halkın dert ve sıkıntılarının çözümüne yönelik yardımlaşmalar var. Ki, bu yardımlaşmalar halkın yararına olduğu sürece çok iyi. Yapılmalı. Hatta genişletilmeli. Hatta, bir başka kurumda görevli bürokratik, kendi konusu olmasa bile vatandaşın sorununu çözmesi halinde o bürokratlara teşekkür belgesi verilmeli.
Bütün bu çalışmaların örnek olması en büyük dileğimiz.
Birde selamla, saygıyla yürütülen işlerin yanı sıra, koltuk sevdasına kurulan dostluklar var.
Bana göre en büyük tehlike bu koltuk hırsı ve koltukta daha fazla oturma uğruna bürokrasilerin yaptığı tavizkar davranışlar. Her toplum hak ettiği gibi yönetilir. En küçük memurundan kamunun en üst kademesinde görevli bürokratına kadar memurların işi ve görevi halka hizmet etme ve vatandaşların sorunlarının çözümlenmesidir. Bunun dışında, kişilere hizmet etmek, istenildiğinde iş yapmak, istenmediğinde ise işleri yokuşa sürmek demek, bürokrasideki kullanılan ismiyle anlatayım, “orta kaseye çorba konulması” olarak yorumlanıyor.
Yani, olacak işleri bile olmaz duruma getiren bürokratların varlığını kimse inkar etmiyor. Çünkü, kendisi bürokrat olanlar bile pek çok kamu kurumunda kendi işlerini yaptırma cihetine gittiklerinde karşılaştıkları sorunları anlatırken, “ben bile memurluğundan utandım…” şeklinde cümle kurmaya başlaması, işin vahametinin ne kadar önemli olduğunu izah ediyor.
Kim ne derse desin, selam vermek ve verilen selamı almak insanlık görevidir. Selamların iyi niyetle kullanılması halinde sevabı var. Birde kötü niyetle kullanılan selamlar olduğunda işin işinden çıkılmaz durumla karşılaşılıyor.
İşte, Ankara Çankaya semtindeki Tahtalı Mescit Camisinde bürokratlar arasındaki dayanışma, tanışma ve sonrasındaki selamlaşma ile gerçekleşen bazı ilişkilerin toplumda yansıması. Halkımızın bu konudaki yakıştırması şöyle; “adamını bulursan, her türlü işin yapılır.”
Bana göre, adamını bulmadan her türlü yasal işlemin bu işlemi yapmakla görevli olanlar tarafından, kimsenin selamı olmadan zamanında yapılması çok önemli. İşte o zaman torpil olmaz. Bürokratik dedikodularında önene set çekilir. Çorba kasesi olayı da unutulur.