Neşe Karaböçek’in sesinden dinlediğimiz çok güzel bir şarkı bu. “Yağmurun sesine bak. Aşka davet ediyor. Cama vuran her damla. Seni benden alıyor….”Gerçekten insanların dostluğunu ve özlemini anlatan çok güzel bir eser.Kış geldi. Kar yağdı. Yağmur yağıyor.Rüzgar esiyor. Etrafımızı seller basıyor.Doğanın kuralı bu.Cama vuran her damla, insan yaşantısından bir şeyleri alıp götürüyor.Yağmurlu havalar, ekili tarlalarımız için bereket ve ürün anlamına geliyor. Çiftçilerimiz üreticilerimiz seviniyor.Ama, yağmur arkasından gelen sel, tarlarını bastığında, üreticilerimiz perişan oluyor.Azı karar, çoğu zarar gibi bir olay. Yağmurlu günlerde Bursa’daki sel baskınlarını hatırlıyorum. Dağın etekle- rindeki Kuştepe mahallesinde, sel suları evleri basardı. Çünkü, suların akım noktalarında evler yapılmış. Maksem’de öyle. Hamzabey’de kopan kaya, bir aileye, evlerini mezar etmişti.. Davutkadı’da, Yediselvieler’de, Fidyekızık’ta hep yağmurlu günlerde sel baskınları vardı. Sadece dağ etekleri değil, ovamızdaki yerleşim alanlarında sel sularından geçilmezdi. Koğukçınar, Başaran, Zafer, Karabulut Atıcılar, Santralgaraj Ayok Caddesi Etibank, Beşyol semtleri. Hep buraları sel baskınlarına karşı korunması gerekli bölgelerdi.
Vatandaşlarımızla birlikte yağmur yağmaması için dua ediyorduk. Çünkü, yaklaşık metrekareye 5 kilogram yağmur düştüğü zaman, bu mahallerdeki yaşam korkulu rüyalara dönüşüyordu. Evleri sel suları basıyor, itfaiye yardıma yetişemiyor. Vidanjörler yeterli gelmiyor. Arabalar çalışmıyor, yollar geçit vermiyor. Bursa tam anlamıyla felç oluyordu. Şimdi bu görüntülerden bazıları hafızalardan silindi. Yapılan yatırımlar, alınan önlemler, yağmur suyu tahliye kolektörlerinin yapılması, belediyenin Büyükşehir olmasından sonra kurulan BUSKİ sayesinde alt yapının elden geçirilip, yenilenmesiyle çok şükür sel ve su baskınları tehditleri azaldı.
Tam anlamıyla önlenemedi. Önlenmesi de mümkün değil. Çünkü, atık su giderlerinin toplama merkezleri ve menfezlerinin tıkanmasıyla birlikte, gidecek yer bulamayan sel ve yağış suları yine baskınlara yol açabiliyor. Kentin bazı mahallelerinde, özellikle gecekondu türü, hisseli parsel yapılaşmasıyla oluşan semtlerde sıkıntılar mevcut. Daha geçtiğimiz yıllarda Alacahırka, Pınarbaşı Uludağ Yolu’nda yaşadık. Sel suları evleri bastı. Hiç de hoş karşılanmayan
manzaraları gördük. İnsan hayatı yok oldu. Bunun nedeni, çarpık kentleşme ve dere yataklarında yapılan evler.Hepimiz biliyoruz. Ama, önlem almakta, hatta “dere yatağına ev yapmayalım, sel suları evimizi basar” şeklindeki düşünceleri bilmemize rağmen, manzarası güzel olduğu için buralardan arsa ve ev sahibi oluyoruz. Bir yandan da afetleri belki de kendimiz davet ediyoruz gibi hisler var içimde.Çünkü, dışarıda yine yağmur yağıyor. Bursa’nın üzerini bulutlar kaplamış.Aslında bize mesaj veriyor.Yağmur, berekettir. Su hayattır. mBizler, bunun kadir kıymetini bilmeden, rant hesaplarına kendi canımızı malımızıkurban ettiğimizin farkında mıyız acaba? Yağmurun sesi bizi bir kez daha uyarıyor.
Dikkat et diyor. Dikkat et…