Ülkemizde son yıllarda en fazla moda haline gelen iş ve işlemler kentsel dönüşüm oldu. Yerel yönetimler, bakanlıklar, hatta valilikler bile bu kentsel dönüşüm işini öyle hale getirdi ki, konuşmaya başlayanların ağızlarından hep “falan bölgedeki kentsel dönüşüm planlaması…” gibi kelimeler dökülüyor. Peki, kentsel dönüşüm nasıl bir şey? Son 10 yıldır bu ülke gündemini meşgul eden, 1999 depremi sonrası ise insanların akıllarını başına getirip, bina ve inşaatların sağlam yapılması için sürekli formüller üreten bu işlem nedir?
Ülkemizde kentsel dönüşüm nasıl ve nerede uygulanmaktadır? Önce, kentsel dönüşüm, eskiyen, yıpranan ve tehlike arz eden yapıların yıkılıp, yerlerine yenilerin sağlam, güvenli, çevreye duyarlı ve insan yaşantısını kolaylaştıracak şekilde yapılmasıdır. Ülkemizde ise kentsel dönüşüm denildiğinde, TOKİ tarafından yapılan ve kentin merkezlerinden uzakta, boş alanlarda, özellikle hazine yerlerinde inşa edilen devasa bloklarla karşıla-şıyoruz. Kent merkezindeki çöküntü halindeki mahallelerin, yerlerin temizlenmesi, yenilenmesi veya kentsel dönüşüme tabi tutulmasıyla ilgili herhangi bir gelişme yok.
Bursa’da kentsel dönüşüm adına uygulanan projeler var. Yıldırım Mahallesi’nin Sinandede Mahallesi’nde uyguladığı “ver gecekondunu, al daireni” sloganlı proje, kent merkezine sıkış-mış, sayısı az olsa da bence eski yapıların yıkılıp, yenilenmesine örnek bir kentsel dönü-şüm. Kimileri bunu eleştiriyor, kat karşılığı yapılan inşaatın kentsel dönüşümü olur mu? Gibisinden konuşuyorlar. Bence olur. Müteahhitler eliyle bile yapılan kat karşılığı inşaatlarda eski binaların yıkılıp, yenilenmesi ve modern kullanımlı hale gelmesi de birer kentsel dönü-şümdür.
Bursa adına sevindirici ikinci olay ise, her ne kadar eleştirilse de, beğenilmese de bence başarılı bir sonuç çıkarılan Doğanbey Kentsel dönüşüm projesidir. Çünkü eski yapılar yıkılıp yerine yenileri yapılmıştır. Kat yüksekliğiyle ilgili eleştirilere ben de katılıyorum ama bugün konuşan, eleştiren pek çok kişi inşaatlar yapılırken neden sustu? Neden, işin başında müdahil olmadı? İşte bu soruya cevap arıyorum. Bir de Bursa’nın Kamberler Kentsel dönüşüm projesi var. Bu proje, şehir merkezindeki çöküntü ve pek çok olayın, hatta işlenilen suçların merkezi konumundaki bir yerleşim alanı idi.
O harabelerin kaldırılması ve meydan yapılmasına hepimiz sevindik. Yıllar geçti. Sanırım 8 yıl oldu. Bu projede evleri istimlak edilenler çevreye yayıldı. Etrafa dağıldı. Ama Kamberler Deresi ve çevresinden hiç vazgeçmedi. Yazın sıcağında ağaçların gölgesinde, kışın soğuğunda da çadırlarda bu bölgeye gelmeye devam etti. Hatta gece-gündüz aynı yerde bekliyorlar. Bir de, mahalle aralarına yerleşip, apartmanlardan ev satın alan, sonrasında ise o apartmanlarda oturanları rahatsız edenler var. Birkaç kötü örnek olsa da, çevre mahallelerdeki bazı vatandaşlarımız bu olaydan şikayetçi.
Peki, bu olayların kentsel dönüşümle ne ilgisi var? Sorusu akıllara gelebilir. Var, çünkü kentsel dönüşüm yapılırken, çevresel etki değerlendirilmesi de yapılmalı. Evleri, barkları elinden alınan bölge halkının yeni bir yerleşim alanına taşınması veya sosyal yaşam merkezli yeni bir hayat alanı yaratılmasının gereği böylece ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm iyi, güzel ve faydalı. Ama işin sosyal boyutu da unutulmamalı…