Şimdi tam zamanı.
Ülkemizde erken genel seçim olacak mı, olmayacak mı?
Kim, erken seçim istiyor?
Kim istemiyor?
Erken seçimi isteyenlerin beklentileri neler?
Erken seçimi istemeyenlerin beklentileri neler?
Halk, seçim konusunda nasıl hareket edilmesini istiyor ve bekliyor.
Şimdi gelelim bu soruların cevabına.
Maalesef, 7 haziran seçimleri ülkemizdeki iktidarı zedeledi. Herhangi bir parti siyasi iktidarı oluşturmaya ve hükümeti tek başına kurmaya nail olamadı.
AK Parti’nin iktidardan uzaklaştırılmasını isteyenlerin de beklentileri boş çıktı.
İsteklerine ulaşamayan muhalefet ise, erken genel seçim kararı alınmaması için uğraşıyor. Çıkmadın candan umut kesilmez misali, hükümetin muhalif partiler arasında kurulabileceğine hala inananlar var.
Birde, her ne söylemde bulunursa bulunsun, MHP’nin AK Parti ile hükümeti kurmak istediği, fakat, AKP ile CHP koalisyonuna destek veriyormuş görüntüsü sergilediğini iddia edenler var.
Ülkemizin hükümetsiz kalmaması için uğraş veren, bu konuda canla başla çalışan siyasetçilerimiz gerçekten var.
Ama, bir türlü demokraside oluşan sökük dikilemiyor.
Tabi, bunun nedenleri sıralamak hem çok kolay hem de çok zor.
Kolay, çünkü, suçu seçmenin üzerine atıp, daha sonra TBMM’deki sandalye sayısına göre hesap yaparak “biz muhalefette kalacağız” diyebilmek kolay çözüm.
Zor, çünkü, “seçmenlerimiz bize uzlaşın çağrısı yaptı. Ama, bizler bazı noktalarda ince çizgiler ve kırmızı çizg3iler olması nedeniyle uzlaşamadık” diyebilmek, görevden kaçma anlamına geldiği için siyasi partilerin söyleyebileceği söylemler değil.
O halde, ortaya çıkan bu karmaşık ortamdan kurtulmanın tek yolu, ya iki partinin her türlü ilke ve düşünceleri, geçmişte yaşanılan küslükleri, tartışmaları, kavgaları, seçim meydanlarındaki söylemleri bir kenara bırakıp, iş başına gelecek hükümeti kurmalarıdır.
Bu konuda, kafa patlayan ve Türkiye genelinde kamuoyu oluşturmaya çalışan Denge ve Denetleme Kurulu, dün bazı açıklamalar yaptı;
Çatışma ve şiddetin yön verdiği çok zor zamanlardan geçiyoruz. Ölüm haberleri almaya devam ettiğimiz sürece, sağduyu içinde kalmak da zorlaşıyor. Çatışmaların bir an önce durması ve çözüm üretilmesi gerekiyor. Bunu sağlayacak en yetkili makam ise Meclis; ancak siyasilerden bu konuda ümit veren bir adım göremiyoruz.
Ülkenin yangın yerine döndüğü bugünlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tatil dönemine devam edemez. Meclis sorumluluk alarak iş başına geçmelidir. Meclisteki 4 siyasi parti, 7 Haziran Genel Seçimlerinde sandıktan çıkan uzlaşma mesajının gereğini bir an önce yerine getirmelidir. İlk aşamada çatışmaların durmasını sağlamalı; sonrasında, diyalog ve uzlaşma içinde kalıcı çözümler üretmelidir.
Siyaset hepimizi huzur içinde yaşatacak çözümleri üretmek için varsa; varlığını ispat etmelidir.
Bizleri temsilen Mecliste bulunan tüm milletvekilleri ve siyasi partileri, şiddetin, çatışmanın ve kaynağı ne olursa olsun her türlü terör eyleminin durması; terörle mücadelede kamu görevlileri ve kolluk gücünün sivil halkın gösteri ve ifade hürriyetini kısıtlayacak baskılardan kaçınarak, hukuk çerçevesinde kalmalarının sağlanması ve toplumdaki ayrışmanın önüne geçilmesi için sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Ülkemizin geleceği için iyi niyetle düşünmek ve iyi niyetle hareket edip, belirsizlik ortamının son bulması gerekiyor.
Aksi halde, havanda su dövmeye devam ederiz.