Bursa 11 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarıldı. Bu şehri
işgal eden Yunanlılar, Milli Kuvvetlerin ve halkın birlikte yaptıkları
mücadelede yenik düştüler ve kaçtılar.
Bizler, bu anlı, şanlı tarihimizi hatırlamakta gurur duyuyoruz.
Bursa’da yaşamaktan mutluluk duyuyoruz. O zaman, ülkemizin yeniden
kurulması ve bu kentimizde düşmanlardan temizlenip, bizlerin hür ve
bağımsız bir şekilde dünyaya gelmemize ve yaşamamıza yol açan Mustafa
Kemal Atatürk’ü anmadan geçmek olmaz. Ben, bu sene, kurtuluşumuzun 95.
Yıl dönümünde 1924 senesinin 11 Eylül günü Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün Bursa Heykel Meydanında yaptığı konuşmasından özetleri
sizlere aktarmak ve hatırlatmak istedim;
Efendiler!
Bursa’nın kurtuluşuna rastlayan bugünlerde, burada, aranızda bulunarak
sevinçlerinize katıldığımdan çok mutluyum ve huzurluyum. Memleket
adına yapılan konuşmadaki, esirgenme yeri duyulan gerçek duygulara,
sevgiye, güvene bütün kalbimle teşekkür ederim. Fakat izninizle hemen
açıklamalıyım ki, gösterilen bütün övgüler benim kişiliğimden çok beni
de başında bulundurduğunuz kahraman Türk ordularının yüksek komuta ve
subay meclislerine ve özverili askerlerine, en sonunda bütün bu
kahramanların anası, babası, velinimeti olan büyük Türk milletine
aittir. Ben de bu şanlı orduların bir ferdi, büyük Türk milletinin bir
evlâdı olmakla ve onun hizmetine varlığımı vermekle şerefli ve
mutluyum.
Aziz hemşehrilerim!
Söz söyleyen arkadaşımız yedi yüzyıldan beri bu yeşil yurda düşman
ayağı basmadığını söylerken, yirmibeş asırlık Bursa’nın hepimizce
bilinen, bütün tarihi beynimde canlandı. Bu uzun hayatlı güzel şehrin
ve şehirlilerin çok zararlar görmüş, çok kara günler geçirmiş
olduklarını hatırladım. Bitinya krallarının Hüsrevlere, İskenderlere
boyun eğmekle tahtlarında oturabildikleri devirlerden, Bursa’nın Roma
ve Bizans ili halinde yönetildiği zamanlardan konuşacak değilim. Fakat
Bursa’nın taşı, toprağı ve baştan sona kadar bütün halkı Türk olduktan
sonra geçirdiği acıları hatırlatmak isterim. Atalarımız Türkler buraya
sahip olup yerleştikten sonra kaç Türk hükümdarı, kaç Osmanlı
şehzadesi taç ve taht, saltanat kavgasıyla Bursa’ya saldırmışlar,
yakmışlar, yıkmışlar, halkını soymuşlardır. Zavallı Bursa ve
Bursalılar bu saltanat düşkünlerinin eğlencesi olarak ne acı günler
geçirmiştir.
Kardeşler, Bursa’nın kurtuluş gününde, kurtulduğu felâketin gerçek
sorumlularını da hatırlamak onları sonsuza dek lânetlemek gerekir.
Bunun için hatırlarınızı bundan dört dört buçuk yıl öncesine çevirmek
istiyorum İzmir rıhtımından yüce vatanımıza saldıran Yunan ordusu,
Balıkesir’in güneyine kadar gelmişti. Arkadaşımız Kazım Paşa,
kendisine katılan vatansever, özverili bir avuç kahramanla bu düşmanın
karşısında cephe oluşturmuştu. Onun kuzeye, doğuya yayılmasına
özellikle kıymetli Bursa’mızı çiğnemesine engel olmaya çalışıyordu.
Fakat henüz İstanbul’da halife ve padişah ünvanıyla oturan kişi,
tacını ve tahtını koruma hülyasıyla düşmanlarla birleşmişti. Fazla
olarak onların Türk vatanını çiğnemesini, Türk milletini esir etmesini
kolaylaştırmak görevini de üzerine almıştı. Bu amaçla Anzavur gibi
rütbesizlere, rütbeler, paralar, araçlar vererek Karasi’de millet
cephesini arkadan vurmağa görevlendirdi. Topladığı birtakım değersiz
kimseleri halife ordusu adı altında İzmit’e çıkardı. Milleti düşmana
esir olmağa kışkırttı. Memleket ve milleti kurtarmağa çalışanları
idama mahkûm etti. Yunan uçaklarıyla millete fetvalar yağdırdı.
Fakat Türk orduları, Bursa ve Bursalıları ve daha nice kıymetli şehir
ve kasabalarımızı ve oradaki kardeşlerimizi ezen, onlara işkence eden
bu düşmanı bu kadarla bırakamazdı. Onun için 10 Eylül akşamı Bursa’yı
tamamen kurtardıktan sonra çekilen düşman tümenlerinin durmadan peşine
düştü.
İşte böylece Bursalılar iki sene kendilerine eziyet eden işgâlcilerin,
saldırganların düştükleri cezayı gözleriyle görerek kurtuluş gününe
ulaşmış oldular.
Efendiler, bu kurtuluş gününü size tebrik ederken bu dağlarda, bu
ovalarda kanlarını döken şehitlerimizi ve vatanları için, milletleri
için sıkıntı ve zahmet bilmeyen kahraman gazilerimizi saygıyla anarım.
Saygıdeğer Bursalılar!
Efendiler! Bursa tarım memleketidir, sanat memleketidir, ticaret
memleketidir, şifa memleketidir. Bursa, sahip olduğu doğal güzellikler
ve mükemmellik ile rahat ve şenlikli bir memlekettir. Fakat saygıdeğer
kardeşler! Bilelim ve açıkça söyleyelim ki Bursa bugünkü haliyle boşa
harcanan yüzyılların ve bu yüzyıllarda uğradığımız kötülüklerin
izlerinden başka bir şey değildir. Bu kıymetli belde henüz övüncü ve
mutluluğu gerektiren önemli bir şey göstermiyor. Onun için tekrar
etmeliyim ki memleketin istediği uyanıklılık ve ona göre çaba gösterme
derecesi büyüktür.
Bununla beraber, ey özverili ve memleketi seven saygıdeğer Bursalılar!
Siz cumhuriyetin ayrılmaz uygarlık ve yenilenme yolunda yüksek eserler
meydana getireceksiniz. Böylece Türk Cumhuriyeti’ni her gün daha çok
destekleyen ve sağlamlaştıran unsurların sürekli ileri saflarında
bulunacaksınız. Bundan asla şüphe etmiyorum.
Arkadaşlar! İnkılâbımız Türkiye’nin yüzyıllar için mutluluğuna
kefildir. Bize düşen onu anlayarak ve takdir ederek çalışmaktır.
Kaynak: Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 14.09.1924