İçimiz dışımız seçim oldu. Hangi köşede durup iki lafın belini kırmak istesek, söz dönüp dolaşıp seçime odaklanıyor.
Toplumda bir kamplaşma var gibi.
Kimisi, “Atatürk’ün askerleriyiz” diye bağırıyor. Kimisi ise, din ve inançları politikaya alet ediyor.
Aslında her iki grubunda yaptığı yanlış. Hatalı.
Toplumda ayrışmaya yol açan söylemler.
Nasıl ki, dini siyasete alet edenleri eleştiriyorsak, Atatürk’ün ismi altında siyaset yapılmasını, cumhuriyet değerlerinin tehlikede olduğunu söyleyip, halkın demokrasi duygularının da sömürülmesi son derece yanlıştır.
Her ikisi de toplumdaki huzur ve güven ortamı için tehlike arz etmektedir.
Hiç kimsenin, inancı, yaşantısı, giyimi kuşamının siyasete alet edilmesini, bunun üzerinden politikalar üretilip halkın kandırılmasına rızamız yoktur.
Bu ülkede inançlısı, inançsızı hep beraber özgürce, bir birlerinin haklarına saygılı, bir birlerinin fikirlerine tahammül edebilen bir yaşam döngüsü mevcut. Ama asla bir birleriyle düşmanca kavga eden toplum yetiştirmek, yetiştirmeye çalışmak kimseye fayda getirmez.
Aksine, ayrılık getirir. Ötekileştirme getirir. İnsanların bir birlerine karşı bilenmesi, kinlenmesi ve aralarında düşmanlık duygularının oluşmasına yol açar.
Hasta iken, nasıl sağlığımızın kıymetini öğreniyorsak; sağlıklı toplum ve huzur-barış için de toplumun değerlerinin siyasete alet edilmesine hep beraber izin vermememiz gerekir.
Seçim yaklaştıkça, ortalıkla hoş olmayan, yakıştırmalar, dedikodular durmak bilmiyor.
Hep beraber olarak bu kişilerin aramıza nifak sokmasına, fikir ayrılığı yaratmasına, kendi ideolojik düşüncelerini, Türkiye’nin ortak değerleri olan maneviyatı ve milli değerlerimizi kullanmalarına izin vermeyelim. Siyasette, fikirler projeler ve hizmetler konuşulmalı.
Siyasette, bilim, kültür, sosyal yaşamı kolaylaştırıcı hizmetler tartışılmalı.
Siyasette, toplum yaşantısını kolaylaştıracak, parklar, yeşil alanlar, kamu hizmet alanları, ulaşım problemlerinin nasıl çözümleneceği konuşulmalı.
Bütün bunlar bir kenara itilip, “cumhuriyet tehlikede” iddiasıyla ortaya çıkıp, halkın milli duygularının sömürülmemesi değil.
Söyleyecek sözü olmayanlar, yapacak projesi olmayan, uygulamaya koyacak fikirleri olmayanların bu tür siyasi ayak oyunlarına alet olmayalım.
Bu seçimler, genel iktidarın değişmesine yönelik seçimler değildir.
Ülkemizdeki Atatürk isminin gönüllerden silinmesi mümkün değildir.
Cumhuriyet ilkelerinin, demokrasinin ülke yönetiminden uzaklaştırılması hiç mi hiç mümkün değildir.
Daha geçen hafta kutladık.
Nasıl ki, 18 mart 1915 tarihinde bu ülke insanlarımız, yaşları 15’e kadar inen çocukların bile silah kuşanıp cepheye koştuğu Çanakkale’de dünyaya bugün dahi anlatılan destanlara atalarımız imza atmışlarsa, bugün de o askerlerin torunları olarak bizler, ihtiyaç olduğunda, Cumhuriyet için canlarını feda etmeye hazırız.
Lafa geldi mi konuşan, kendi söylediklerine kendisi bile inanmayan bazı kişilerin toplumdaki hassas noktaları kullanıp siyaset yapmaları beni gerçekten üzüyor.
Toplumu gerçekten üzüyor.
Özet şu; Türkiye’de yaşayan hepimiz, Türksüz, Müslümanız, uygarız.
Kimsenin yönlendirmesine, kimsenin de bizleri değişik şekillerde yaftalamasına ihtiyacımız yok.