İnsan yaşantısında bir tek saniye bile çok önemlidir.
Allah esirgesin, bir kaza anında, anlık hareketle ölümden kurtuluyor insan.
Bir anlık kararla, hayatındaki yaşantı değişiveriyor.
Mesele, karar verme meselesi.
İşte bu karar verme meselesi, bugünlerde pek çok kişi için dönüm noktası haline geldi.
30 Mart 2014 tarihinde mahalli seçimler var. Pek çok kişi, siyasete göz kırpıyor. Kimileri, başkanlık istiyor, kimileri ise meclis üyeliği.
Bence, hepsinin kendince bir hesabı var.
Birde, yıllarca edindiği bilgi, tecrübe ve yönetim tarzındaki gelişmeleri, mahalli seçimlerde aday olarak beldesine, kasabasına, ilçesine, kentine kazandırmak isteyenlerde var.
Sizin anlayacağınız, her tür ve çeşit için aday adayları partilerin kapısında bekliyor.
Hepsinin söylemleri aynı. Memleketime hizmet etmek istiyorum.
Allah gönüllerince versin.
Bizim cepheden bakıldığında, yılların verdiği tecrübelere dayanarak ikbal peşinde koşanlar ile hizmet etme arzusunda olanlar, reklam peşinde olanları ayırt etmek mümkün.
Siyasi parti cephesinden bakıldığında ise, partiler hiç kimseye “olmaz, hayır” demiyorlar.
Çünkü önce bütün aday adaylarının dosyaları verirken ödemek zorunda oldukları paraları ödeyip ödemediklerine bakıyorlar.
Bir bakıma kasalarına sıcak para toplama telaşı var.
Birde, aday adayları arasındaki heyecanın artmasını istiyorlar.
Çünkü hangi partide aday adayı sayısı fazla ise, halkımız o partiye olan güven ve desteğini artırıyor.
Geçtiğimiz seçimlerde bütün bunlar, seçim sandıklarında test edildi, tescillendi.
İkbal peşinde koşanların sürekli uğradıkları adreslerden birisi de bizim çalıştığımız gazeteler oluyor.
Gelip, görüşüyorlar. Görüşlerini anlatıyorlar. Halka vermek istedikleri mesajları gazeteler aracılığıyla, kıyıları köşeleri dolduran benim gibi köşe yazarları aracılığıyla vermek istiyorlar.
Sizin anlayacağınız bugünlerde bizim misafirlerimiz oldukça çok oluyor.
Bazı aday adaylarıyla ilgili gelişmelerden örnek vermek istedim.
Bürokrat olan okul arkadaşım, bizler kendi aramızda ona kalas mühendisi diyoruz. Aslında, meslektaşları alınmasın ama Orman Yüksek Mühendisi İhsan’ın ismini kullanan bir arkadaşı gazeteci olmam nedeniyle beni aradı.
“Ben, falan kişi. Filan kurumda müdürüm. Bu seçimlerde ilçemizin belediye başkanlığı için şu partiden aday adayı olmayı düşünüyorum.”
Gayet normal bir istek. Herkesin, istediği her makama aday olma, herkesinde parti üyesi olsun veya olmasın, herhangi bir partiden belli görevler için aday adayı olmaya, hatta aday olmaya hakkı var.
Ben kendisine sordum; “hayırlı olsun. Peki, bu konuda parti yöneticileriyle görüştünüz mü? Çevrenizdeki halkla, muhtarlarla görüştünüz mü?”
Cevabı, “….aslında benim isteğim başkan adayı olmak değil, bürokraside yükselmek istiyorum. Bürokraside yükselmenin yolu da siyasi partilerde ismimin duyulması ve aday adaylığı ile oluyormuş. Başkan adayı ile aday adayları arasında pazarlıklar yapılıyormuş. Bu pazarlıkta bürokratlar da kazançlı çıkıyormuş….”
Bu cevap bana göre değil. Kişi ne istediğini kendisi bile bilmiyor. Ama doğru söylüyor. Siyasete göz kırpıp, yüksek makamları eline geçiren pek çok bürokrat var.
Peki, böyle mi olmalı?.. Bence hayır. Hak eden, hak ettiği yerde olmalı…