Öylesine olaylarla karşılaşıyoruz ki, birilerini haklı çıkarmak için başkaları elinden gelen bütün gayretleri sarf ediyorlar. Yine de başarılı olamıyorlar. Çünkü, korumak istedikleri kişinin veya kişilerin haklı olduğuna kendileri bile inanmıyorlar.
Arafta kalmak, işte öyle bir şey.
Bir taraf cennet bahçesi, diğer taraf cehennem.
İnançlarımıza göre araf işte böyle bir yer.
Birde arafta kalanlar için oyun hazırlamışlar.
Bu oyun, internet ortamında var. Beş bölümden oluşmaktadır:
1.Bölüm: Cennet Bahçesi;
2.Bölüm: Eski Dünya;
3.Bölüm: Küçük Yeni Dünya;
4.Bölüm: Yeni Cennet;
5.bölüm: Araf.
…
Ülkemizdeki ve dünyadaki son gelişmeleri izlediğimizde bizlerinde arafta kaldığımızı söylemek mümkün.
Bir ağaç meselesi çıktı, ortalık karıştı.
Mısır’da derseniz, egemen güçlerin kendi elleriyle koltuğa oturttuğu bir yönetim, askeri darbe ile devrildi.
Şimdi gündemde bunlar var.
Diğer günlük olaylar, yani, petrole gelen zamlar, Ramazan öncesindeki gıda fiyatlarındaki artışlar, işsizlik, ekonomik geçim sıkıntısı, falan filan hak getire.
Onlar, ülke ve dünya gündeminde sıcak olayların soğumaya başlamasıyla birlikte tekrar gündeme gelebilir.
Şimdilik sıcak yaz günlerinde soğuması için donduruculara konulmuş.
Halkımızda bu gelişmeler karşısında ikiye ayrılmış durumda.
Birileri, ülkemizdeki kargaşa ortamından çıkar sağlamak için, birilerine karşı sürekli kışkırtmalarda bulunuyor.
Dünyadaki gelişmeler üzerine de akıl almaz yorumlar yapılıyor.
Bizler, ne söyleyeyim, özet olarak arafta kaldık.
Dinlediğimiz insanlara, Nasrettin Hoca’nın aralarında tartışan komşularına verdiği cevaplar gibi, önce birisine dönüp “sen haklısın komşu” diyoruz. Sonra da diğerine dönüp Sende haklısın komşu,,,” sözleriyle ortamı idare etmenin derdine düştük.
Ama, içimiz gerçekten kan ağlıyor.
Bir tarafta masum isteklerini ilgililere duyurmak için, haklı eylem yapanlar, diğer tarafta bu eylemleri fırsat bilip ortalığı karıştıranlar, diğer tarafta bu karıştırıcılara çanak tutan hatta yangına körükle gidenler var.
Toplum bütün bunları gördü. Her şey halkımızın gözleri önünde cereyan etti.
Şimdi, her iki taraftan da bakıldığında, ortaya ideolojik ayrım çıkıyor.
Siyasi fikirlerin tartışılması ve ortak yol bulunup, halkın genel sorunlarının ortak akıl sayesinde çözümlenmesi, elbette özlenen bir siyasi yapı.
Ama, bu siyasi yapı, sadece ülkemizde değil, dünyanın hiçbir yerinde hemen hemen hiç uygulanmıyor. Sadece sözlerde var.
Siyasetçilerin ağzına sakız olmuş gibi, sözlenip duruyor.
Sonra, halk arasında, “sen haklısın, sende haklısın” sözleri nedeniyle ideolojik ayrım ve gerginlik hat safhaya ulaşıyor. Bizler de arafta kalıyoruz mecburen.