23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı güle oynaya kutluyoruz. Bu bayram bize Atatürk’ten miras. Sadece bizlere değil, dünya çocuklarına miras bırakılan tek bayram.
23 Nisan 1920 tarihi, Türkiye’nin temellerinin atılmasında çok önemli bir dönüm noktası oldu. Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı nedeniyle toprakları günden güne elinden alınan ve hükümdarlık bölgesi daralan Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğine karar verilmesi yolunda, halkın yönetime katılımın ilk dönüm noktası oldu 23 Nisan.
Halk Meclisinin toplanması, ülkenin geleceğine yönelik kararlarda söz sahibi olması ve savaşlardan kurtulan bölgelerin vatan sayılmasına yönelik çalışmalar başladı. Bu tarihte, bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temelleri de atıldı.
Bugün ülkemizin dört bir köşesinde, Türki Cumhuriyetlerinde ve dış temsilciliklerimizde bayram var. Kutlamalar yapılıyor. Gençlerin, çocukların geleceğe yönelik fikirleri ve önerileri için de kamuyu yönetenler koltuklarını öğrencilere, çocuklara bırakıyorlar.
Bursa’daki koltuk bırakma faaliyetleri ve çocukların isteklerine bakıyorum. Önce, kültür-sanat faaliyetlerinin hızlandırılması ve genişletilmesini istiyorlar. Tiyatro istiyorlar. Halkın eğitimine önem verilmesini istiyorlar.
Yeşil alan istiyorlar. Çocuk oyun parkı istiyorlar. Toplu taşımada çözüm istiyorlar. Okullar ile evleri arasındaki servis sistemine düzenleme yapılmasını istiyorlar.
Şimdi bakıyorum. 1920 senesinde Meclis çalışmaya başlarken, Ankara Ulus Meydanındaki taş binanın ve önündeki yolun durumunu gösteren fotoğraflara. O dönemin anılarına yolculuk yapıyorsunuz. İnsanların yüzlerindeki mutluluk ve halkın iradesinin ülke yönetiminde artık söz sahibi olabileceğine dair ışıkları görebiliyorsunuz.
Ne mutlu bizlere.
Yokluk, savaş, sıkıntılı dönemler, yedi düvele karşı yapılan mücadelelerden sonra, küllerinden yeniden doğan bu güzel vatanımız ve ülkemizin Türkiye Cumhuriyeti haline getirilmesi, demokratik hukuk devleti düzeninin oluşturulması ve bu konuda dünya milletlerine örnek bağımsızlık mücadelesi vermesi gibi tarihimizle gurur duyuyoruz. 600 yıl dünyaya hükümdar olmuş olan Osmanlı İmparatorluğu’nun başta Balkanlar olmak üzere 3 kıtaya getirdiği dostluk, kardeşlik, sevgi ve barış ortamının sağlanmasına katkı sağlanmasıyla gurur duyuyoruz.
Yurt dışına gittiğinizde, Osmanlı’nın hükümdarlık sürdüğü her bölgede bir Türk eserini görmekten gurur duyuyoruz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu yüzden ülkemiz için çok önemli. Ülkemizin geleceği olan yarının büyükleri çocuklarımız için çok önemli. Yarının büyüklerine, vatan-millet sevgisinin aşılanması için çok önemli. 23 Nisan tarihi sadece kutlamaların yapıldığı, marşların okunduğu, şarkıların, türkülerin söylendiği eğlence günü olmamalı. Bugünün çocukları, dün atalarımızın yaşadığı olayları bilmeli ve hatırlamalı. Bunun için, hepimize düşen görevler var. Önce kendi çocuklarımızdan başlayarak dilimizin döndüğü, aklımızın erdiği kadarıyla, gerçekleri ama sadece gerçekleri çocuklarımıza anlatmamız gerekiyor. Onları, bu ülkenin kurtarılması ve düşmanlardan temizlenmesi için yapılan savaş muhaberelerinin yaşandığı bölgelere götürüp, tarihi ile bire bir yüzleşmelerini sağlamalıyız.
Okuyup, anlamak, hayal etmek çok güzel. Ama, olayların yaşandığı bölgeleri gezmek, oraları görmek, oralardaki destan yazılan olayların ayrıntıları öğrenmek çok daha güzel.
Bugün, 23 Nisan şenlikleri ve kutlamaları, son derece modern ve çağdaş etkinliklerle kutlanıyor. Öğrenciler, özellikle ilköğretim ve ortaokul çağındaki öğrenciler, kutlamaların odak noktası.
Tarihe bakıyorum. 23 Nisan 2017 senesinde bizler hala ülkemizle ilgili tartışmaları sürdürüyoruz. İç siyaset ve yönetim şekli ile ilgili olarak hala kısır döngü içindeyiz. Biliyorsunuz 16 Nisan’da referandum yapıldı. Parlamento hükümet sisteminin yerine halkın oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanının liderliğinde kurulacak olan milli mutabakat hükümeti şeklinde anayasanın değiştirilmesi oylandı. Halkımız, cumhurbaşkanlığını hükümet sistemini kabul etti.
Referandum oldu, bitti. Sonuçlar açıklandı. Bazı bölgelerde, sandık başkanlarının veya kurullarının dikkatsizliği nedeniyle kullanılan oylardaki bazı pusulaların mühürsüz olmasıyla ilgili tartışma, hem ülke gündemine hem de bazı dostlarımız sayesinde çok şükür dış ülkelerin gündemlerine sokuldu.
54 yıldır bizi kapısında bekleten Avrupa Birliği ile bu konuda iç işlerimize müdahil olmaya başladı.
2020 yılına üç yıl var. Allah ömür verirse, TBMM’nin açılışının 100. Yıl kutlamaları yapılacak. 6 yıl sonra cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamaları var. Halkımız bunları beklerken, bizim siyasetçilerimiz hala sen-ben kavgasıyla günü geçiriyorlar.
Miraç Kandilimiz mübarek olsun.