Şok diyetler özellikle hızlı kilo kaybetmek isteyenlerin başvurduğu sağlıksız bir kilo verme yöntemidir. Hatta kilo kaybı gibi gözüken çoğunlukla vücuttan atılan su olduğundan kilo verme yöntemi demek çok da doğru bir tanımlama değildir. Bazen çok az kalorili, bazen tek bir besin ile tüm haftayı geçirmeye dayalı şekilde hazırlanmış şok diyet uygulamaları ile karşılaşmaktayız. Kabak detoksu, su diyeti veya muz diyeti gibi çeşitli isimlerle sık sık gerek sosyal medya gerekse kişiler arası iletişim kaynakları ile popüler fakat zararları tam bilinmeyen bu diyetlerle ilgili doğru yanlış birçok bilgiye maruz kalmaktayız. Kişilere haftada 5 kilo vermek ne kadar cazip gelse de maalesef şok diyetlerin uzun dönemde etkileri o kadar masum değil.
Özellikle salgın hastalık ile vücudumuzun savaştığı bu dönemde sağlıksız beslenme çok daha ciddi problemlere davetiye çıkartabilir. Hızlı kilo kaybı vadeden şok diyetler vücudun ihtiyacı olan birçok makro ve mikro besin ögesi yönünden yetersizdir. Bu durum da bağışıklık sistemimizin düşmesine yol açmaktadır. Vücudu hastalıklara karşı savunmasız bırakır. Şok diyet ile birlikte vitamin ve mineral yetersizlikleri görüleceğinden birçok sağlık sorununu beraberinde gelir. Örneğin; B12 eksikliği sonucu anemi, kansızlık ve sinir sistemi bozuklukları görülür. D vitamini eksikliği kemik yapım tepkimelerini azaltır ve raşitzm, kemiklerde yumuşama ve osteoporoz olarak bilinen kemik kayıplarına sebebiyet verir. Aynı şekilde vitaminler kadar minerallerinde yeterli alınması oldukça önemlidir. İyot yetersizliği guatr oluşumuna neden olabilirken magnezyum yetersizliği çocuklarda büyüme geriliğini beraberinde getirmektedir. Özellikle büyüme çağında olan çocukların ve ergenlik döneminde olan gençlerin bu tarz diyetler ile beslenmesi fiziksel ve zihinsel gelişim problemlerine sebebiyet vereceğinden çok daha dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Ve en çok şok diyetleri tercih eden kesim ergenlik döneminde olan gençlerdir. Bu dönemde artan dış görünüş kaygıları gençlerim hızlı ve etkili sonuç aramaya itmektedir. Ancak bu çabaları sonucu hızlı bir kayıp görseler bile etkili, kalıcı ve sağlıklı bir kayıp değildir.
Kalorileri çok fazla azaltılmış şok diyetler metabolizma üzerinde de olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Metabolizmayı yavaşlatır ve sağlıklı beslenmeye dönülse bile metabolizma yavaşladığı için ideal kiloya ulaşmayı zorlaştırır. Şok diyetler uygulayarak hızlı kilo kaybı sağlayan bireylerin verdikleri kilonun fazlasını hızlı şekilde tekrar aldığını gösteren çalışmalar vardır. Şok diyetler uzun süreli devam ettirildiğinde vücuttan su ve kas kaybına sebep olur. Fakat kilo kaybının çoğunluğunun yağdan olması sağlıklı olandır. Uzun süreli açlık sonrası vücutta halsizlik, tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi ve konsantrasyon bozuklukları görülür. Bu durum günlük hayat ve iş hayatı üzerinde de olumsuz etkilere sebep olur.
Kilosunda hızlı dalgalanmaya yaşayan yani bir azalıp bir artan kişilerde insülin direnci oluşma ihtimali yükselir. İnsülin direnci oluşması Tip 2 Diyabet için davetiyedir. Ayrıca insülin direnci olan bireylerde kilo kaybı çok daha zor gerçekleşir. Unutulmamalıdır ki metabolizmayı bozmak beraberinde farklı sorunları da beraberinde getirecektir. Ayrıca serotonin adlı mutluluk hormonu üretimi kısıtlı beslenildiğinde azalır, bu yüzden sık sık şok diyet uygulayan bireyler depresyona daha eğilimli olmaktadırlar.
Yukarıda bahsedildiği gibi vücuda birçok olumsuz etkisi olan şok diyetlerin uygulanması fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan bireyler için zararlıdır. Şok diyetlerin metabolizmayı durma noktasına getirdiği unutulmamalı ve sağlıklı beslenerek kilo kaybetmek için mutlaka bir beslenme uzmanından yardım alınmalıdır. Kilo kaybı su ve kastan değil, yağdan kayıp olduğunda kalıcıdır. Yağdan kilo kaybı ancak sağlıklı beslenme ile mümkündür.
YORUMLAR