Havaların soğumasıyla sıcak içecek tüketimi arttı. Bazen sıcak bir siyah çay bazen bir kahve bazen ise çeşit çeşit bitki çayları tüketiyoruz. Bitki çayları bileşimlerinde bulunan uçucu yağlar, antioksidant özelliğe sahip flavonoidler ve diğer bileşikler nedeniyle sağlığa yaralı olarak nitelendirilir. Ancak tüketim miktarı ve bazı özel durumlarda tüketimi ile ilgili sakıncalar olabildiğinden bitki çaylarını tüketirken bilinçli olmak önemlidir. Bu hafta sizlere hem içimizi ısıtmak hem de sağlıklı olmak adına tercih ettiğimiz bitki çaylarının içeriklerinden bahsetmek istiyorum.
Yeşil çay: En sık tüketilen bitki çayları arasında olan yeşil çay bazen oksistlenmemiş yapraklardan yapılır. Az işlenmiş olduğundan antioksidan yapısını korur. Kan basıncını düşürme etkisine sahiptir. Ayrıca sindirim sistemini düzenler. Yapılan araştırmalar uzun yıllar düzenli yeşil çay tüketimi olan bireylerin Tip 2 Diyabet riskinin daha az olduğunu ortaya koymuştur. Ne kadar faydalı olsa da kafein içerdiğinden günde 3 fincandan fazla yeşil çay tüketiminden kaçınılmalıdır.
Beyaz çay: Aslında popülerliğini kilo kaybı üzerine etkisi olması ile kazanmıştır. Tam olgunlaşmamış çay yapraklarının toplanması ile elde edilir. Siyah ve yeşil çaya göre oldukça fazla antioksidan etkiye sahiptir. Yağ yakımını destekler. Beyaz çay daha az işlem gördüğünden kateşin adı verilen antioksidanlar bakımından oldukça zengindir. Kateşinler kanserli hücrelerin oluşumunun engellenmesinde, beyin gelişiminin sağlanması gibi birçok etkileri vardır. Beyaz çay tüketirken dikkat edilmesi gereken nokta Demir takviyesi kullanan bireylerin beyaz çay tüketimini kısıtlaması gerekmektedir.
Ihlamur: Kış aylarının vazgeçilmez bitki çayları arasında yer alan ıhlamur, öksürük, boğaz ağrısı gibi nezle semptomlarının azalmasını sağlar. Sindirim sistemi problemlerine iyi gelir ve bağırsakların çalışma sistemini düzenlemeye yardımcı olur Boğazları yumuşatmasıyla tanınan ıhlamurun çocuk, gebe ve yaşlılarda kullanımı uygundur.
Papatya Çayı: Hazırlandığında mis gibi papatya kokusuyla kendine hayran bırakan papatya çayı sinirleri gevşetir ve uykusuzluğa iyi gelir. Küçük çocuklarda, hamile veya emziren kadınlarda ve karaciğer veya böbrek hastalığı olan kişilerde papatya çayı içmenin etkileri üzerine yapılan araştırmalar yetersiz olduğundan tüketimi konusunda doktorunuzdan bilgi almak uygun olacaktır.
Rezene: Özellikle anne sütünü arttırıcı etkisi ile bilinen rezene yaşlanmayı geciktirir ve bağırsak harekelerini destekler. Östrojen etkisi gösterebildiğinden rezene çayının meme, yumurtalık ve rahim kanseri olan kişiler tarafından tüketilmemesi daha uygun olacaktır. Ayrıca ağız kokusuna iyi gelir ve nefesi açar.
Kiraz sapı çayı: Kilo verme üzerine etkisi ile bilinen kiraz sapı çayı yağ yakımına bir etki sağlamasa da ödem söktürücü olarak diyet listelerine eklenmektedir. Vücuttan ödem atımını sağlar. Her gün tüketmemek şartıyla tüketildiği günlerde 1 fincan tüketimi uygun olacaktır.
Ada çayı: İlk olarak Marmara adasından geldiğinden adı ada çayı olarak kalmıştır. Mide ve sindirim problemlerine iyi gelir. Özellikle gaz söktürücü olarak kullanımı yaygındır. Diyare oluşumunu engelleyen ada çayı, kolik tedavisinde de kullanılır. İltihap oluşumunu engellediği, ağrıları azalttığı yapılan sınırlı çalışmalarda gösterilmiştir.
Sinameki çayı: Özellikle kabızlık problemi yaşayanların sık kullandığı bir bitki çayıdır. Sindirim sorunlarını azalttığı bilinen sinameki çayı; kabızlık, şişkinlik, kramp, ishal veya hazımsızlık gibi sağlık problemlerinin giderilmesine destek olur. Yarattığı müshil etkisi sebebiyle zayıflamak isteyene bireylerinde ilgisini çekmektedir. Ancak uzun süreli sinameki kullanımının bağırsak tembelliğine sebep olduğu bilinmektedir. Tüketimini uygun bulmadığım bitki çayları arasındadır.
YORUMLAR