Kültürümüzde var olan adet, gelenek ve görenekler nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelir, yaşamlarımızda can bulur. Atalarımızın sesidir bu ve toplumsal hafızayı diri tutan, canlı kılan en büyük değerlerdir. Toplumsal hafıza millî, dinî, kültürel ritüellerle yaşatılır. Toplumsal hafızaya sahip çıkmak o kadar kıymetlidir ki çağlar boyunca var olmuş medeniyetleri yüzyıl sonrasına taşıyarak toplumları güçlü kılar, köklerine bağlar. Bu köke bağlılık ise yok olmayı engeller. Birbirine bağlı ve girift olan bu konu akademik çalışmalarımıza konu olmaya değerdir.
Toplumsal hafızanın diri tutulduğu, geleneklerin yaşadığı, yaşatıldığı illerimizden biridir Bursa. Bursa kadim bir şehir olmakla birlikte başkentlik yapmış merkezî şehirlerdendir. Büyük şehirdir, tarihî şehirdir, kültürlerin buluştuğu medeniyetler şehridir. Köklerine bağlılığın ne demek olduğunu ziyaretçilerine ve sakinlerine gösteren bir şehirdir. Bir kere geldiniz mi, gördünüz mü bu şehri unutamazsınız. Mutlaka iz bırakmıştır hafızanıza. Önce görkemli Uludağ karşılar sizi, ürpertir duruşuyla ama sonra anlarsınız ki o dağ güven verir, sağlam, güçlü, görkemli ve koruyucu, kavrar tüm benliğinizi. Tam ortasında muhteşem Ulucamii, biraz ötesinde kale ile çevrilmiş Tophane, ona uzaktan bakan Yeşil Camii, biraz sırtlarda Emirsultan ve tabi ki şehrin ortasında Kapalıçarşı, hanlar, şadırvanlar, tarihî binalar, pazar yerleri, arastalar, Tahtakale dedin mi alacağın o enfes tatlar, köylü pazarında taze mallar…tam karşısında neredeyse yüzyıllık Ulus Pastanesi..İşte eteklerine alırken Uludağ bu değerleri, adeta inci gibi mücevherleri dizmiştir etrafına.
Ulus Pastanesi deyince her Bursalı hatırlar nişan kurabiyelerini (armut şeklinde), gondola yaptırılmış çikolatalarla kız görme merasimini, mevlitlerin vazgeçilmezi akide şekerleri, kestane şekerli pastalar, tatlılar, kurabiyeler ve tabi ki buz gibi karadut şerbeti. Bugün kaç pastane biliyor akide şekerini? Yakın zamanda bir şekerlemeciye sordum akide şekeri var mı diye bana milattan kalmışım gibi bakıp kaldı. Ne çabuk unuttuk akidemizi diye hayıflandım. Bir de tabi Bursa’nın olmayan ama Bursa’ya ziyarete gelen turistlere kafa tutan -Aaa nasıl bilmesiniz bu Bursa’da meşhur diyenler var! Çok defa karşılaştım, beş kuşak Bursalı olarak kendimi sorguladığım. Böylesi anları da yaşıyoruz gülerek..
Yine Bursa’nın Mahkeme Fırını, Turistik Pastanesi, Uzay Pastanesi, Rıhtım Pastanesi, Ülkü Pastanesi, Kafkas Kestane Şekeri, Sirkeci Şaban’ı, süt helvası, bozası, peynir tatlısı, Kemalpaşa tatlısı, tahinli pidesi [tahanlı pide] bu listeyi uzatmak çok mümkün ve sayfalar almayabilir. Çünkü gastronomi yönünden damak lezzetleri bakımından Bursa hem ürünlerinin bolluğu hem de kültürel zenginlikleriyle birçok farklı tadın merkezi durumundadır. Bir dağıstan çöreği yapılır Bursa’da, tarifini yapmam mümkün değil. Bir kaymaçina yersiniz sanki Rumeli’de hissedersiniz. Bir kaçamak, kuymak, trileçe, çiğ börek, Boşnak böreği ve bunun gibi ne kadar özel ve bölgesel tat barındırır Bursa. Bursa sadece İskender kebabı değildir, Bursa sadece köfte yenilen yer değildir. Köfte deyince İnegöl köftesi ve hemen çarşının meydanında eski belediye (nikah) binasının karşısında Çiçek Izgara gelir aklınıza. Bursa’nın yemek kültürünü ve zenginliğini yazmakla bitiremeyiz.
Ramazan ayında olmamız mı acaba bana bu kadar yemek adı yazdırdı bilemiyorum ama Bursa her yönüyle çok zengin bir şehir. Maddi ve manevi yönden hem gözü doyuran hem de ruhu doyuran bir şehir. Şehir merkezi kadar yakın civarlarda da deniz, doğa, spor, tatil, eğlence, tarihî ziyaretleri, kaplıcaları ile sağlık turizmi, sanatsal faaliyetleri, çeşitli tarımsal ürünleri de bünyesinde barındırır. Bursa’nın merkez ilçeleri (Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Kestel, Gürsu) ve diğer ilçeleri Mudanya, Gemlik, İznik, Mustafakemalpaşa, Büyükorhan, Harmancık, İnegöl, Karacabey, Keles, Orhaneli, Orhangazi, Yenişehir Bursa’nın güzelliklerinin yaşandığı ve yaşatıldığı yerlerdir. Bursa bu anlamda bir bütün kenttir, bütünüyle güzellikleri yaşar ve yaşatır.
Tarih Bursa’da yaşatılır. Büyüklerinden kalan adet, gelenek ve göreneklere bağlıdır. Bu sebeple bazen Bursalılar gelenekselci yaftasına maruz kalır. Gelenekselcilik tutuculuk, bağnazlık, çağa direnmek değildir aslında. Unutulan ve karıştırılan bir şey vardır ki kültüre bağlılık kastedilen manada gelenekselcilik değildir. Kültüre bağlılık çağın gerisinde kalmak, çağdaş olmamak değildir. Kültüre bağlılık çağın gerekleriyle birlikte yürümektir. İşte Bursa’da yaşanılan budur. Gezek kültürü hâlâ yaşatılmaktadır Bursa’da. Hıdrellez şenlikleri de, köylerde şalvar geceleri de. Düğünlerde gelin hamamları da, kına geceleri de, çeyiz asmalar da. Hatta ben çocukluğumda hatırlarım tenhiye yapılırdı hacı dönüşünde. Tenhiye hacıya gidenlerin evinde yapılan dini bir merasimdi. Benim de üyesi olduğum Bursa UNESCO Derneği, Bursa’da derneğin de misyonuna uygun olarak kültürel mirasa sahip çıkıyor, bu konudaki çalışmalara son derece önem veriyor ve destekliyor.
Ramazan ayını bayram ile haftaya tamamlayacağız. Bursa’da ramazanlar bir başka yaşanırdı. Hem uhrevi bir huzur ki şehrin genelinde her zaman yaşanır, hem de sabrın ve yokluğun anlaşılacağı, dostluğun, komşuluğun pekişeceği bir aydır Ramazan ayı. Açların hali anlaşılır, yokluğu bir an olsun hissetmenin verdiği duygularla yardımlaşma daha fazla yaşanır bu ayda. Dostluklar, barış, birbirine yetme, ihtiyaçları aza indirme, hem sabır ve sükunet, hem de coşku. Sahurda çalınan davul, iftar zamanı manilerle bahşiş toplayan davulcunun görevini yerine getirme keyfi tarif edilebilir mi? Çocukluğumda bahşişi ben vermeliydim ki davulcu o maniyi bana okusun. Ne büyük heyecan unutulur mu bu duygu.
“İftar (Müslüman ülkelerde Eftari veya İftor olarak da adlandırılır) Müslümanlar tarafından Ramazan ayında, gün batımında, tüm dinî ve törensel ibadetlerin tamamlanmasının ardından yapılır. Her yaştan, cinsiyetten ve kökenden insanların yer aldığı iftar, şafaktan gün batımına kadar oruç tutmanın zorluklarının o gün için sona erdiğini gösterir. Halk için genellikle aile ve toplum bağlarını güçlendiren ve hayır işlemeyi, dayanışmayı ve sosyal etkileşimi teşvik eden toplanmayı veya yemeği ifade eder. Bu unsur 2023 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi’ne kaydedilmiştir.”
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu WEB sayfasında iftar bu cümlelerle tanımlanıyor. 101 yıllık derneğimizin Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi’nin geleneksel iftar yemeği gecesinde Başkanımız Sayın Tijen SÖZERİ BARIN’ın önderliğinde bendeniz, yönetim ve yürütme kurulunun kıymetli üyeleri ile hazırladığımız iftar programında oruçlarımızı davul sesiyle açtık. Türkiye Cumhuriyeti’nin, yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün bize tanıdığı haklarla biz kadınlar da erkeklerimizle birlikte, karı-koca, çoluk çocuk, nine-dede büyük bir aile olarak 21 Mart 2025 tarihinde Royal İmza Salonu’nda bir araya geldik. Oruçlar açıldıktan sonra Sayın Yavuz Selim YEDEK’in şiir dinletisi, semazen videosu, Atatürk ve Din konulu video sunumu; Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Bölüm Başkanı Sayın Serhat DOĞAN (Bağlama), Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Eğitim Görevlisi Sayın Âlim HÜSEYİNOĞLU (Klavye) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü’nden Ses Sanatçısı Sayın İlknur CABADAN ise o güzel sesiyle bize sundukları “Gönülden Gönüle” türkü ziyafetinden önce, davula tokmağıyla güzel nameler yaptıran davul sanatçımız, konuklara maniler söyletti. Konuklarımız için masalarda hazırladığımız mani demetlerini çekerek manilerini alan konuklardan isteyenler davulcu eşliğinde manileri okudular. Benim mani demedinden çektiğim mani ise şuydu:
“Ocak başında minder
Altını üstünü dönder
Hakikatli yâr isen
Günde bir mektup gönder.”
Ayrıca Bursa’nın önemli bir değeri olan Erguvan Bayramı’nda ikram edilen Erguvan kolonyaları da konuklarımıza hediye edildi. Eski ramazanların yaşandığı, o eski günleri hatırlatan ramazana özel programımız konuklarımızın takdirini ve beğenisini topladı. Tüm dostlarımıza, katılan Başkan ve eşlerine, STK’ların başkan ve üyelerine, Basın mensubu ve eşlerine, Derneğimizin tüm üyelerine, eş ve çocuklarımıza, öğretmen ve akademisyenlerimize, sanatçılarımıza bizi bu güzel gecede yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza, erkek ve kız kardeşlerimize çok teşekkür ederiz. Hep birlikte güzeliz, hep birlikte Bursa’mıza ve ülkemize iyi işler yapacağız. Aramızda olamayan, bizleri arayıp mazeretlerini sunan ve tebrik eden tüm dostlarımıza da teşekkür ederiz. Ayrıca bir teşekkürü de Royal İmza ekibine başta Tuğçe Hanım ve Şerif Bey olmak üzere tüm emeği geçen çalışanlara iletiriz. Titiz ve itinalı ev sahipliği yaptılar, misafirlerimize bizi mahcup etmediler. Sağ olun var olun.
Yardımlaşma, dostluk ve hatıraların paylaşıldığı gecenin açılış konuşmasında Hz. Mevlana’nın yedi öğüdünü paylaşarak son verdim cümlelerime:
“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine alınan “İftar” gecemiz Bursa’da bu güzel duygularla yaşandı. Anılarda ve hatıralarda kalacak. Her şeyden önemlisi biz büyüklerimizden gördüğümüzü çocuklarımıza bir nebze de olsa aktardık, aktarmaya devam ediyoruz. Bunun haklı gururunu yaşıyoruz. Bu manevi ayın huzuruyla ve misyonuyla örtüşen şekilde barış, huzur, yardımlaşma diyerek başlattığımız iftar gecemizin gelirini “Kız çocuklarımız okusun diye” kız çocuklarımıza ayırdık. Bağışlarıyla katılan tüm yardımsever dostlarımıza da minnetlerimizi sunarız.
“Ne güzeldir dost meclisinde dosttan bir sevgi almak,
Ne güzeldir yalnız olmadığını görerek kıvanmak,
Biz değil miyiz insanoğlu, gelirken dünyaya çıplak
O zaman nedir bu kavga barış değil mi hakikat..
Betül Batır-21 Mart 2025 ”
Hepinizin bayramını şimdiden kutluyorum. Barışın, huzurun, dostluğun yaşandığı nice bayramlara…
KALEMİNİZE , YÜREĞİNİZE SAĞLIK BETÜL HOCAM... ????????????????????????????????????
Kaleminize sağlık ne güzel anlatmışsınız değerlerimizi. Tebrik ediyorum
Tebrik ediyorum. Çok güzel bir yazı.