Mustafa Kemal Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. İlim ve bilim nerede ise oradan alacağız…” diyor. Çağdaşlaşmayı, çağı yakalamayı hatta çağın ilerisine gitmeyi hedef olarak gösteriyor. Yeni kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini, hedefini ilim, bilim ve çağdaşlaşma olarak belirliyor.
İlim, bilim hurafelerden uzak duran bir düşünce ve eylemle Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa ediyor. Özgür olan toplumlar özgür düşünürler diyerek doğru bilgilerle, temelini bilimden alan bir toplum. Bunun ancak laik eğitimle gerçekleşeceği gerçeğiyle yapılan devrimler, çağı yakalamanın gayesinde. Özgürlük, laiklik, çağdaşlık çizgisinde inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti.
Eğitim ve eğitim politikaları devletin varlığı, devamlılığı için hayati bir önem taşır. İşte genç Cumhuriyet’te de Mustafa Kemal Atatürk eğitim politikasını daha Milli Mücadele döneminde belirlemişti. 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Maarif Kongresi eğitim toplantılarının ilkiydi. Milli Mücadele’nin nihayetinde eğitim devrimi 3 Mart 1924 tarihli yasalardan biri olan Tevhid-i Tedrisat Yasası ile kanunlaşarak belirlendi. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim sistemi milli, laik, karma, demokratik, çağdaş temeller üzerine inşa ediliyordu.
Eylül ayında Bursa’da iki gün süren Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi tarafından düzenlenen “1924’ü yeniden Okumak: Kadın, Yaşam, Değişim” konulu paneller dizisinde 100.yılında 1924 devrimleri konuşuldu. Birbirinden değerli alanında uzman on üç bilim insanı 1924 yılının devrimlerini etraflıca değerlendirdiler. Aydınlanma hareketinin yasalarla kanunlaşmasının 100. yılında çeşitli tarihi konuların ele alındığı konuşmalarda millilik, laiklik, çağdaşlık kavramlarına vurgu yapıldı.
Bu toplantıdan iki ay sonra (birbirinden bağımsız çalışmalar olsalar da) yine Bursa’da düzenlenen “Cumhuriyet, Eğitim, Kültür ve Sanatta Hasan Âli Yücel’den Günümüze İletiler” isimli sempozyum 1924 devrimlerinin devamı niteliğinde izleyicilere bilgiler sundu. Kavramlara bir de hümanizm eklendi. Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan devrimlerin sürekliliği, gelişimi ve benimsetilmesi adına önemli eğitim, kültür, sanat gelişmelerinin yaşandığı Hasan Âli Yücel döneminin ele alınması 1924 devrimlerinin devamı niteliğinde bilgileri tamamladı.
Erken Cumhuriyet döneminin aydınlanma hareketinde önemli isimlerden biridir Hasan Âli Yücel. Çok yönlü kişiliğiyle eğitimde yaptığı kültürel, sanatsal etkilerin yanında hümanist yaklaşımıyla milli eğitime kazandırdığı evrensel bakış açısı dil ile kültürü, dil ile değişimi, dil ile kimliği yaşatması adına oldukça kıymetlidir. Bunun içinde eğitim vardır, sanat vardır, kültür vardır, bilim vardır, özgürlük vardır, millilik vardır, eşitlik vardır, adalet vardır, toplumun içinde yeterince birey olmak ama toplum ruhundan ayrılmamak vardır, kadın erkek bir bütün olarak insan vardır, insanca yaşamak vardır, doğu ve batı kültürü birlikte vardır. Bunların her biri o kadar değerlidir ki hepsi bir araştırmanın başlığıdır aslında. Tek cümleyle özetlemek gerekirse bütün gayretlerin ve düşüncelerin özünde eğitim ve kültür politikasında “kul” değil “vatandaş” yetiştirmek esastır. Bu ise ancak dil, edebiyat, sanat, kültür ve eğitimle gerçekleşebilirdi.
Gerçekleşeceği mekânlar okullardı, halkevleriydi, kültür ocaklarıydı, üniversitelerdi, enstitülerdi, sanat binalarıydı, müzelerdi, kütüphanelerdi. Ekonomik şartları oldukça kısıtlı yeni kurulmuş bir Türkiye için imkânlar zor olmasına rağmen özellikle bu alanlarda büyük yatırımların yapıldığı görülmektedir. Çünkü, eğitime yapılan yatırımın devleti ayakta tutacağının farkında olan bir kurucu ekip bulunmaktaydı. Kurucu ekibin devamında gelen yöneticiler de en az onlar kadar görevlerinin bilincindeydi. Hasan Âli Yücel bu düşünce ve eylem insanlarından biriydi, öncülerinin bayrağını ileriye taşımıştı.
Dilde sadeleştirme çalışmaları, eğitime dair yazdığı notlar, düşünce hayatına getirdiği taze soluk, hümanizma, dünya klasikleri, çeviriler, kongreler, sanat, edebiyat, felsefi yazılar, üniversite bilim özgürlüğü ve köy enstitüleri Hasan Âli Yücel’in 64 yıllık ömründe, yazmaya başladığı gençlik yıllarını dikkate aldığımızda yaklaşık 45 yıllık çalışma hayatına sığdırdığı burada yer veremediğimiz faaliyetleri.
Bursa Osmangazi Belediyesi’nin 2024 yılını “Yılın Aydını Hasan Âli Yücel” ilan etmesi Yücel’i ve dönemini yeniden değerlendirme imkânı sunmuştur. Böylece 1924’lerde başlayan bir çok kültür reformunun sonrasının ele alınması mümkün olabilmiştir. Hasan Âli Yücel adına düzenlenen bir günlük sempozyumla Cumhuriyet, eğitim, kültür, sanat ve edebiyat alanlarında günümüze uzanan bilgiler konuşulmuştur.
Öğretmenler günü haftasında tarihimizde iz bırakan öğretmenlerden Hasan Âli Yücel’in anıldığı “Cumhuriyet, Eğitim, Kültür ve Sanatta Hasan Âli Yücel’den Günümüze İletiler” isimli sempozyumda Bursa, Ankara, İzmir, İstanbul, Isparta gibi şehirlerden katılan alanında uzman bilim insanları çeşitli konularda bildiriler sunmuşlardır. 22 Kasım’da Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde gerçekleşen sempozyum Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Bursa Şubesi Hasan Âli Yücel Mandolin Orkestrası’nın, Şef Dilek Sevüktekin Görgülü yönetiminde müzik dinletisiyle başlamıştır. Öğretmen Marşı, Ziraat Marşı, güftesi ve bestesi Hasan Âli Yücel’e ait “Bezmimize Geldiğin Akşam” isimli eser ve diğer eserler icra edilmiştir. Etkinliğin açılış konferansı Prof. Dr. Yakup Kepenek tarafından verilmiştir. Düşünce, özgürlük, cumhuriyet ve aydınlanma tanımlarıyla Hasan Âli Yücel’in düşünce yapısına değinen ve sempozyumun konularını genel anlamda içeren bir konferans vermiştir. Birinci panelde Hasan Âli Yücel’in Düşünce ve Kültür Anlayışından Günümüze İletiler konusu ele alınmıştır. Bu oturumda Prof. Dr. Güzel Yücel Gier dedesinin yazılarıyla edebiyata yaklaşımını, Âli Eronat dedesinin faaliyetleri ışığında Cumhuriyet’in kültürel dönüşümünü ele almıştır. Prof. Dr. H. Haluk Erdem Hasan-Âli Yücel'in Düşünce Dünyasına Bir Bakışla düşünce yapısından örneklerle kesitler sunmuştur. Prof. Dr. Betül Batır Kültür aktarımında dilin etkisi ve Hasan Âli Yücel’in çalışmalarına değinmiştir.
Hasan Âli Yücel’in Eğitime Bakışından Günümüze İletiler başlıklı ikinci oturumda ise Prof. Dr. Songül Sallan Gül “Köy Enstitülerinden MESEM’lere Mesleki Eğitimin Dönüşümü” başlıklı konuşmasıyla günümüz MESEM’lerin içeriğine Köy Enstitüleri karşılaştırmasıyla yer vererek değerlendirmeler yapmıştır. Prof. Dr. Ahmet Yıldız Cumhuriyet öğretmeni üzerine düşünceleri ve uygulamaları örnekleriyle sunmuştur. Prof. Dr. Figen Kıvılcım Çorakbaş Köy Enstitüleri’nin yerleşkelerini mimari açıdan ele almıştır.
Hasan Âli Yücel’in Edebiyat ve Sanata Bakışından Günümüze İletiler konulu üçüncü oturumda Prof. Dr. Oğuz Makal Hasan Âli Yücel’in Çeviri faaliyeti ve bu çalışmanın Cumhuriyet Aydınlanmasına etkisine değinmiştir. Prof. Dr. Kelime Erdal Hasan Âli Yücel’in çocuk şiirlerindeki değerlere; Prof. Dr. Nesrin Karaca Hasan-Âli Yücel’in Sanat ve Düşünce Dünyasından Yansıyan Edebi Aydınlığa değinmiştir. Prof. Dr. Ayfer Kocabaş ise Sanat kurumları ve Hasan Âli Yücel’in müzik eğitimine olan katkıları örneklerle anlatmıştır.
Hasan Âli Yücel’den Günümüze Eğitim ve Kültür Dünyasına Dair Tartışmalar başlıklı son panelde Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı “Hasan Âli Yücel ve Aydınlanmayı Anaokul ve İlkokulda Yeniden Düşünmek” başlıklı konuşmasında bilim, özgürlük, laik eğitim kavramlarını günümüz uygulamaları ile ele alarak örnekler sunmuştur. 16 ve 22’nci dönem CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı konuşmasında Hasan Âli Yücel ve TBMM’de Köy Enstitüleri Yasalarına günümüz karşılaştırmasıyla detaylı olarak dikkat çekmiştir. Prof. Dr. Kemal Kocabaş ise “Hasan Âli Yücel’den Günümüz Eğitim ve Kültür Sorunlarına Yönelik İletiler” başlıklı sunumunda günümüzde yaşanan eğitim sorunlarına görsellerle yer vererek öneriler sunmuştur. Birbirinden değerli konuşmaların ve oturumların sonunda çözüm önerileri ve proje niteliği taşıyacak fikirler tartışılmış, değerlendirilmiştir. Sempozyuma katılan davetlilerin soruları zaman zaman aralardaki sohbetlere de taşınmıştır. Çok dolu ve zengin geçen fikir ziyafeti izleyenlere düşünce, tarih, eğitim, sanat, kültür şöleni yaşatmıştır. Az katılımcı olması ve yetkili isimlerin daha fazla ilgi göstermesi gibi eksikliklerin yanında ilgili, kaliteli ve nitelikli katılımcı kitlesi, donanımlı teknik ekip, sempozyumun basındaki yansımaları yaygınlaştırıcı etkiyi yeterli kılmıştır.
Az zamanda çok işler yapmanın, kısıtlı imkanlarda verimli işler yapmanın gururuyla… Sempozyuma teşrif eden tüm konuk katılımcı dostlara, bildiriyle bizleri aydınlatan bilim insanlarına, emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. Hep birlikte güzel yarınlara!..