Felsefeye yönelik en temel önyargılardan biri felsefenin yetişkinlere yönelik olduğu inancıdır. Oysa felsefe yalnızca yetişkinler için değil çocuklar içinde son derece önemli düşünsel bir etkinliktir. Nitekim felsefi düşünmenin başlangıcı olan merak duygusu ve sorgulama yetişkinlere kıyasla çocuklarda daha fazladır. Bulunduğu dünyaya dair henüz bilgilerle kuşatılmamış çocuğun merak duygusunun getirisi olarak çeşitli konulara yönelik sorular sorması kaçınılmazdır. Çocuklar özellikle dünyayı keşfetmeye başladıkları ilk yıllarda doğal bir merak ve sorgulama güdüsüyle bulunduğu dünyayı, çevresini ve kendisini anlamlandırmaya çalışır. Bu nedenle çocukluk dönemi, merak duygusunun tetikleyici etkisiyle sorgulamanın en yoğun olduğu dönemdir. Bu bilinçle Lipman Çocuklar için Felsefe yöntemini öne sürerek çocuklarda zaten var olan merak duygusunu köreltmenin aksine söz konusu duyguyu beslemeyi ve sistemli bir düşünme sürecine dönüştürmeyi amaçlamıştır.
Çocuklar için Felsefe -Philosophy for Children- veya kısaltılmış haliyle P4C, 1960’lı yıllarda Matthew Lipman tarafından geliştirilen çocuklarda erken yaşlardan eleştirel düşünme, merak ve sorgulama becerilerini kazandırmayı hedefleyen bir eğitim yöntemidir. Lipman’ın yaptığı gözlemler ve deneyimler sonucunda öğrencilerinin eleştirel tavırdan uzak, akıl yürütme ve yaratıcı düşünme becerilerinin zayıf olduğunu tespit etmesiyle geliştirdiği P4C, çocukların düşünme becerilerini geliştirme amacıyla ortaya çıkmıştır. Çocuklarda bulunan mevcut fikirlerden hareketle yeni bir fikir üretme yetisine karşılık gelen yaratıcı düşünmeyi geliştirmek ise eleştirel düşünmeyle mümkündür. Eleştirel düşünme mevcut bilgileri akıl süzgecinden geçirerek doğruyu yanlışı ayırt etmeyi sağlar. Lipman, Thinking and Education, adlı eserinde eleştirel düşünmenin ne olduğuna dair analizler sunarak eleştirel düşünmenin gerçekleşmesinin koşulunu felsefeye bağlı kılar. Çünkü felsefi düşünce olmadan eleştirel düşüncenin amaçları etkin olmamakla birlikte felsefi düşünce eleştirel düşüncenin ötesinde daha kapsamlı bir düşüncedir. Bu bağlamda Lipman açısından eğitim yalnızca bilgi aktarmakla sınırlı kalmayıp, çocukların eleştirel, yaratıcı, işbirlikçi ve özverili düşünme becerilerini de geliştirmelerine de olanak tanımalıdır.
P4C Yöntemi / Klasik Öğretim Yöntemi
Geleneksel eğitim yöntemlerinde ezbere dayalı öğrenme öne çıkarak öğretmen lider konumunda, öğrenci pasif alıcı ve tek yönlü iletişim söz konusudur. P4C yönteminde ise eleştirel düşünme öne çıkarak öğrenci aktif katılım halinde olup, öğretmen, çocukları düşünmeye, tartışmaya ve kendi fikirlerini özgürce ifade etmeye teşvik eder. Bilginin öğretmen tarafından doğrudan aktarılan ve öğrenciden ezberlemesi beklenilen klasik veya geleneksel öğretim öğretmen merkezli iken bilginin ezberletilmediği, öğrencinin sorgulama ve düşünme yoluyla anlam oluşturmasına zemin hazırlanan P4C yöntemi öğrenci merkezlidir. Öte yandan klasik öğretim de öğrenciler arka arkaya sıralarda oturarak öğretmeni dinlerken P4C’de öğrenciler çember şeklinde oturarak tartışmalara katılır; etkileşimli ve iş birliğine dayalı bir öğrenme ortamı oluşturulur. Bu bağlamda öğretmen öğrencilerin düşüncelerine rehberlik etse de bilgiyi doğrudan dikte etmek yerine öğrencilerin soyut kavramları somutlaştırmasını sağlayan hikaye, görsel, film, animasyon, şiir gibi uyaranlar kullanılarak çeşitli tekniklerle öğrencilerin kendi düşüncelerini oluşturmaları sağlanır. Bu sayede P4C yöntemi, eleştirel yaratıcı ve iş birlikçi bir düşünme ortamı sağlayarak öğrencilerin bilişsel gelişimine katkıda bulunur. Lipman klasik öğretim modelinin eleştirel düşüncenin gelişimini durduğunu öne sürdüğü çalışmalarında öğreten odaklı değil öğrenen odaklı bir yönteme işaret etmiştir. Bu yöntem öğrenciyi konuşmaya bir fikrin gerekçelerini sunmaya teşvik etmeye yönelik olduğundan, çocuğun düşüncesini önemseyerek düşüncelerini açığa çıkarma girişimi olarak sorularla ilerlenmektedir. Bu nedenle P4C felsefi düşünme becerisini geliştiren bir yöntemdir.
Felsefi düşünme, merak etme ve şüphe duymanın getirisi olan sorgulamayla başlayan, rasyonel, gelişi güzel değil sistematik, düşünme üzerine düşünme yani refleksif, eleştirel ve yaratıcı düşünme biçimidir. Ek olarak varlığın yalnızca bir bölümünü değil, tümünü ele aldığından bütünsel, gerekçelendirmeye dayalı olduğundan temellendirilebilir, evrensel ve tutarlı bir düşünmedir. Felsefi düşünme ele alınan konuyu önce ayıklayıp çözümleyerek sonrasında ise birleştirip bir bütüne ulaştırarak açık ve seçik hale getirmektedir. İşte P4C tüm bu nitelikler ışığında felsefi düşünmeyi sadece çocuklara değil, her yaş grubuna öğretme hedefinde olan bir araç konumundadır. Ancak günümüzde eğitim sistemi içinde kullanılan yöntemlerin öğrenciyi ezberden cevaplar üretmeye yönlendirdiği açıktır.
Felsefi düşünme becerisi kazanmak neden önemlidir?
Felsefi düşünme becerisi, bireyin dünyaya eleştirel, sorgulayıcı bakabilmesini sağlayan zihinsel bir yetkinlik olduğundan bu beceri bireyin akıl yürütme, yorumlama ve anlamlar arası ilişki kurma yetisini geliştirerek demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olan bilinçli bireyler yetişmesine katkı sağlar. Nitekim demokrasi yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bireyin entelektüel becerilerini üst düzeyde kullanarak eleştirel bir tavır geliştirmesi, çok yönlü düşünebilmesi ve farklı bakış açılarına açık olmakla güçlenen bir kültürdür. Günümüz bilgi çağında, her gün karşılaşılan içerikleri körü körüne kabul etmek yerine analiz etmek, neden-sonuç ilişkilerini görebilmek için eleştirel düşünme oldukça önemlidir. Felsefi düşünme becerisini kazanan bireyler toplumun veya otoritenin dayattığı düşünce kalıplarını sorgulama cesaretine sahip olarak mevcut bilgileri ölçüp tartarak başka bir ifadeyle akıl süzgecinde geçirerek doğru veya yanlışı ayırt etme fırsatına sahip olurlar.
Felsefi düşünme eğitimi olarak da tanımlayabileceğimiz P4C, bireyin özgürce düşünebilmesini teşvik ederken, bilişsel becerilerini geliştirerek, yeni fikirler oluşturmasını ve farklı bakış açılarıyla karşılaşmasını sağlar. Böylece birey yalnızca kendi düşüncelerini ifade etmekle kalmaz, başkalarının görüşlerini anlamaya ve değerlendirmeye yönelik bir tutum geliştirerek toplumsal meseleleri sorgularken sadece kendi perspektifinden değil, farklı bakış açılarını da dikkate alarak, adil ve hoşgörü temelinde kapsayıcı bir anlayış geliştirebilir. Sonuç olarak P4C bireyin özgürce düşünebilmesine olanak sağlayarak bilinçli ve sorumlu bir yurttaş olmasına katkı sunup demokratik değerlerin içselleştirilmesinin önünü açar.
Kukla Olmak: Etkinlikten Edilgenliğe, Öznelikten Nesneliğe
P4C, insanın kuklalaşmasını önleyerek insani nitelikleri aktifleştirir. Bir kuklayı insandan ayıran temel nitelikler, başta canlı ve akıl sahibi bir varlık olmasıdır. Akıl sahibi olmasının getirileri olarak insan; düşünen, tüketen, üreten, konuşan, karar veren, tercihte bulunan bir varlık iken kukla cansız; insan tarafından var edilen ve hareket etmesi de insana bağlı olan bir varlıktır. Bu bağlamda düşünme yetisi, özgür irade, ahlaki sorumluluk, duygusal derinlik, yaratıcılık ve üretkenlik gibi insana özgü olan niteliklerin giderek zayıflaması, bireyin edilgenleşmesine metaforik bir ifadeyle kuklalaşmasına yol açar. İnsanın kuklalaşmasından kastettiğim, bireyin kendi düşüncelerini üretmekten uzaklaşması, sorgulama yetisini kaybetmesi ve dış etkenler tarafından yönlendirilen bir varlığa dönüşmesidir. Bu açıdan insan sorgulama yetisini kaybettikçe mekanikleşir, özgür iradesini kullanamadıkça başkalarının yönlendirdiği bir varlığa dönüşür ve nihayetinde sadece tüketen bir canlı haline gelir. Sadece öğretileni kabul ederek dogmatik bir tavır benimseyen ve eleştirel düşünmeden yoksun bireyler adeta birer kukla gibi hareket ederek söz gelimi “ipleri” başkalarının ellerindedir. Başka bir ifadeyle eleştirel tavra sahip olmayan birey kendi iradesi ve düşünceleri yerine başkalarının kontörlü altında hareket eder. Bu süreç, insanın özne olmaktan çıkıp nesneleşmesine böylece otorite tarafından kolayca yönlendirilen bir figüre dönüşmesine neden olur. İşte P4C, bireyleri bu durumdan kurtararak onların özgür düşünen, sorgulayan ve bilinçli tercihler yapabilen bireyler haline gelmelerine katkı sağlar. Bu bağlamda P4C insanı edilgenlikten etkinliğe, nesnelikten özneliğe taşıyan bir eğitimdir.
Günümüzde insanlar ileri sürdükleri fikirleri çoğu zaman sorgulamadan kabul etmekte, neden-sonuç ilişkileri kurmakta zorlanmakta ve alternatif bakış açılarına karşı ön yargı ve ötekileştirme eğilimindedir. Bu durum da bireylerin doğru kararlar verememesine ve toplumsal kutuplaşmaya yol açmakla birlikte entelektüelliğin yerini ön yargılara bırakmasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda bilimsel gelişmelerin, ahlaki gelişimin ve toplumsal ilerlemenin önünde ciddi engeller oluşmakta ve bireyler manipülasyona daha açık hale gelmektedir. Oysa temelinde felsefi düşünme bulunan P4C bireylere bilinçli tercihler yapma olanağı sunarak hem bireysel gelişimi hem de toplumsal uyumu güçlendirmektedir. Öyleyse düşünen, sorgulayan ve bilinçli bireyler yetiştirmek sadece bireysel değil, toplumsal bir gerekliliktir. Bu bağlamda toplumu ve yakınılan sistemi değiştirmenin tek yolu bireyi değiştirmekten geçer ki bu da çocukluk döneminden itibaren başlanması gereken bir girişimdir. Çocukluk çağında yaratıcı, eleştirel, işbirlikçi, özverili düşünme gibi felsefi düşünmenin temel yapı taşlarından olan becerilerin kazandırılması, geleceğin bilinçli, özgür düşünebilen, yaratıcı ve duyarlı bireyler yetişmesine katkı sağlayacağından Çocuklar için Felsefe -P4C- daha yaşanılabilir bir dünya inşa etme ve toplumun geleceğini aydınlatma konusunda önemli bir olanaktır.