Ortadoğu’da olan biten aslında yeni değil. Sadece oyuncular değişti, sahne yenilendi ama senaryo hala aynı:
Türkiye üretmesin, sanayileşmesin, kendi sistemini kurmasın.
Tarım yap, ucuz iş gücü sun, sınır bekçiliğini üstlen.
1950’lerde Marshall yardımlarıyla başlayan bu strateji sadece ekonomik bir yönlendirme değildi.
Kendi uçağını, motorunu, silahını üretmeye çalışan her yerli girişim ya engellendi ya da etkisizleştirildi.
Amaç netti: Dışa bağımlı ama kontrol edilebilir bir Türkiye.
Büyük Ortadoğu Projesi unutulmadı; sahne şimdi İsrail-İran hattında açılıyor
Ortadoğu’nun kaderi bir kez daha sahnede.
Adını artık sık duymasak da, Büyük Ortadoğu Projesi hala sessizce ilerliyor.
- Suriye’deki iç savaş,
- Irak’ın parçalanması,
- İran’ın kuşatılması,
- Türkiye’nin yoğun göçle zorlanması...
Bugün İsrail-İran gerilimi konuşuluyor.
Ama bu sadece iki ülke arasında yaşanan bir gerginlik değil.
Bu; İran’ı sınırlama, İsrail’i koruma ve Türkiye’yi denklemin dışında tutma stratejisinin yeni bir perdesi olabilir.
Sessiz bir işgal biçimi olarak demografik müdahalelere dikkat edilmeli
Türkiye’ye yönelen düzensiz göç hareketi, insani bir kriz gibi görünse de, aslında stratejik bir araç olarak kullanılıyor.
Yüksek doğum oranları, zayıf entegrasyon ve artan toplumsal gerilimler; ülkenin demografik ve kültürel yapısını yavaş ama kökten dönüştürüyor. Tarih boyunca topraklar bazen savaşla değil, nüfusla ele geçirildi ve bu fetih biçimi çoğu zaman en sessizi ama en kalıcısı oldu.
Başkasının planında figüran olmamak için stratejik hafıza şart
- Adnan Menderes’e “üretme” diyen kimdi?
- Kendi uçağımızı, motorumuzu engelleyenler kimdi?
- Bugün savunma sanayimizi zayıflatmaya çalışanlar kim?
Bu soruların cevabı değişmiyor:
Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmasını istemeyen çevreler.
Bu yüzden krizler yaratıyorlar, içeriden karışıklık çıkarıyorlar, dışarıdan baskı kuruyorlar.
Çünkü Türkiye üretirse, kendi sistemini kurarsa, bu senaryo boşa çıkar.
Kendi oyunumuzu kurmazsak, başkasının oyununda figüran oluruz
Tarihinizi öğrenmeden bugünü anlayamazsınız.
Coğrafyanızın farkına varmadan da geleceğinizi planlayamazsınız.
Evet, hayal kurmak önemli ama yeterli değil.
Gelecek hayal edilmez, inşa edilir.
Unutmayın:
Kendi üretimini yapmayan, kendi hukukunu güçlendirmeyen, teknolojisine sahip çıkmayan bir ülke; sadece ekonomik krizlere değil, her türlü dış müdahaleye açık hale gelir.