Leyla’m canım, diyorlar ki Leyla’dan kara haber geldi
Hiç senden kara haber gelir mi mavi gözlerine kurban olduğum
Senden gülmenden başka ne beklenir?
Yürek dolusu sarılmak, kucak dolusu sevmek varken
Senin canın neden yakılır güzel yavrum
Ana diyorlar bize, taş olsa bağrımıza basarız
Kokusuyla şenleniriz evladın, gülümsemesiyle yaşarız
Gece çok sessiz olur kalkar nefesine bakarız
Yesin diye yemeyiz, gülsün diye ağlamaya razıyız
Senin bir anlık mutluluğun için dünyaları harcarız.
Her şeyi yaparız, herkesi yeneriz, her kötülüğe karşı dururuz da
Senin gül yüzünün solma ihtimalini bile düşünmeyiz
Yoktur bizim kitabımızda acı çeken evlat
Yoktur cümlelerimizde kefene bürünmüş bebe
Yoktur
Dayanamayız çünkü kıyamayız size
Eylül’üm, Leyla’m kendim doğurmuş gibi üzüldüm size canlarım
Verseler ellerine o şerefsizleri bilseniz neler yaparım
Yaparım ama sizi geri getirmemenin, siz güldürememenin acısını nasıl saklarım?
İki minik bedenin konduğu tabutu, toprağı neyle örterim?
Nasıl unutayım gül yüzlerinizi rüyalarımdan nasıl sıyrılırım?
Bu acıyla ben bile yaşayamam derim de anacığınızın yüzüne nasıl bakarım.
Size kıyan kahpelere ne ceza versem yetmez ama sizi bir daha sarıp koklayamamanın acısını geri getirmez hiçbir şey
Allah’ım sen evladını kaybetmiş tüm ana babalara sabır ver
Sen Eylülünü Leylasını yitirmiş olanlara yardım et
Hepimize yardım et ki bu yavruları senin bize hediyen olarak görmekten başka bir şey yapmayalım
Hepimize yardım et ki onlara kötülük meyledenlerle var gücümüzle savaşalım
Hepimize ver topu tüfeği, bedeni yüreği, topuzu gürzü, cesareti, yürüyelim üstlerine, siper olalım minicik bedenlere
Helal etmeyelim hakkımızı hiçbirine
Bırakın canının yanmasını,
Kaşlarını çatmayalım evlatların
Güldürelim sonuna kadar
Leyla’m, Eylül’üm sahip çıkamadığımız tüm evlatlarım
Affedin bizi
Cennetinizde yaşayın şimdi
Bırakın sefil dünyada cehennemi
Oralardan gülümseyin bari…