Kurban Bayramı geldi geçti.
Yağmur yağdı. Bereket topladı.
Seller aktı. Yollar kapandı. Trafik kazaları can aldı.
Tatile gidenler dönüş yolunda mahsur kaldı.
Yollarda kilometrelerce araç kuyrukları oluştu. Trafik sıkışıklığı ise insanları çileden çıkardı.
Bütün bu olanlar, tarihin tekerrüründen ibaret.
Her bayram aynı sahneleri yaşıyoruz.
Her bayram aynı haberleri izliyoruz.
Bu bayram bir başka özelliği ise yağmur, fırtına ve havaların rüzgarlı olması eklendi.
Başka değişen hiçbir şey yok.
Bütün haberler, trafik kazarlıyla başladı. Yağmur, sel baskınları, yolların kapanması, evlerin sular altında kalması haberleriyle bitti.
2013 yılında bir bayram da böyle geldi geçti.
Bu bayram post kavgası olmadı.
Bu bayramda insanların akılları fikirleri siyasette kaldı.
Siyasette bir saat bile çok uzun zaman olduğuna göre 9 günlük bayram tatili, aday adayları için, kendilerini eşe dosta göstermek isteyenler için, bayram vesilesiyle partilerin bayramlaşma törenlerine katılıp, arzı endam edenler için bulunmaz fırsattı.
Bursa’daki siyasi partilerin bayramlaşmalarında en fazla ilgili yine AKP, CHP ve MHP’nin bayramlaşma törenleri çekti.
MHP ile CHP Kültürpark’ı seçtiler bayramlaşma için.
Ak Parti ise Ramazan Bayramında olduğu gibi Kurban Bayramında da Merinos’u tercih etti.
Bütün partilerin bayramlaşma törenlerinde ortaya çıkan ortak sonuç şu;
“Seçimleri kazanmak istiyorsak, birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.”
Doğru da, bu sözleri söyleyenler bile, kendi parti içinde sevmedikleri, haz etmedikleri, hatta düşman belledikleri kişilerin gözlerinin içine bakarak nasıl böyle konuştular? Diye merak edenlerin sayısı oldukça fazla. Aynı partinin çatısı altında olmalarına rağmen, birbirlerine “düşman kardeşler” gibi bakan öyle çok insan var ki, sormayın gitsin…
Nabız yoklandı, şerbetler içildi
Siyasi parti bayramlaşmalarının en sevdiğim yanı, insanların birbirlerine kızsalar da yan yana oturmayı becermeleridir.
Bayramın hatırına bir birlerinin ellerini sıkarak, hal hatır sormalarıdır.
Sonra, birbirleri hakkında yine kaldıkları yerden devam eden eleştiri ve suçlamalara devam ediyorlar.
Ama, bayramlaşma töreninde, eşe dosta karşı beraberlik görüntüsü verilmesi bile bence büyük başarı.
Siyasi partiler için bayramlaşma törenlerinin ikinci kazancı ise, seçimlere yönelik çalışmalar.
Parti yöneticileri, seçimlerde aday gösterecekleri kişileri, kol ve kanatları altına alırken, parti yöneticilerine kendilerini beğendirmek isteyenler de kendileri göstermenin telaşı içindeler. Özellikle aday adayları bu konuda epey heyecanlı oluyor.
Yıllarca partilerin yükünü sırtlarında taşıyanlar, seçim dönemlerinde pek hatırlanmıyor. Bu dönemde, kim daha fazla reklam yaparsa, kim daha fazla parti yöneticileriyle sıkı fıkı ilişkiler içine girerse mutlu oluyor.
İşte bu yüzden, hem adaylarda hem de partilerde iki türlü bilgi toplama yöntemi var.
Şimdi bu uygulamalara çifte antenli izleme ismi takılmış. Bende yeni öğrendim. Önce aday tanınıyormuş. Sonra, çevresi. Partiler bu yüzden aday adayları ve çevreleriyle ilgili çift yönlü araştırma yapıyorlarmış. Aday adayları ise aynı yöntemle çifte anten kullanmaya başlamışlar. Önce partinin oy oranları sonra yöneticilerin beğendikleri, ilgilendikleri konularla ilgili bilgiler toplanıyormuş.
Eskilerin nabız yoklama dedikleri bu yöntemin ismi çifte anten olmuş.
Hayırlısı olsun. Ülke siyasetinin yenileşmeye ihtiyacı var. Malum, devir sosyal medya devri. Pek çok kişinin cebindeki telefonlar bilgisayar muamelesi görüyor.
Halkın internet anteni bile olsa, yine de antenlere ihtiyacı var.
Siyasetteki gelişmeler naklen yayın gibi maşallah….
Arınç’ın uyarıları..
Bayramlaşma törenlerinde siyasi büyüklerin konuşmaları siyaset uzmanları tarafından çeşitli manalar yakıştırılarak anlatılır. Yorumlanır.
Bizim mesleki açıdan da öyle. Siyaset yöneticileri konuşur. Gazeteciler yorum yapar.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ak Parti’nin Bursa bayramlaşma töreninde klasik konuşmalarından birisini yaptı.
Teşkilatları uyardı.
Seçimlere iyi hazırlanılması gerektiğini söyledi.
Belediye başkanlarını uyardı.
Hizmetlerde adil olunmasını, halkın isteklerinin ön plana çıkarılmasını istedi.
Parti yöneticileri, kutuplaşma konusunda uyardı. Aynı çatı altında ayrımcılık çıkaranların siyaset sahnesinden çabuk kaybolduklarını ifade etti.
Sonra, sözü dönüp dolaştırıp, belediye başkanlığı ve meclis üyelikleri için teşkilatlardan istifa ederek aday olmak isteyenlere nasihat niteliğindeki konuşmaya getirdi.
“Bu partide herkese bir koltuk bulunur. Yeter ki, doğru zamanda, doğru yerde hizmet etmeyi isteyin” dedi.
Belediye başkanlığı için istifa etmek arzusunda olan ilçe başkanlarını, hatta belki de il başkanını uyardığı yorumları yapıldı.
“Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın1”
Siyasi partilerde önümüzdeki iki ay zor geçecek.
“Olmak veya olmamak, işte bütün mesele bu…” kararları verilecek.
Kimileri üzülecek, kimileri gülecek.
Bakalım, vatandaş sandıkta nasıl bir tercih gösterecek?
Asıl mesele bu…..