• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • SPOR
  • POLİTİKA
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • KÜLTÜR SANAT
  • DÜNYA
  • BURSA
  • TÜRKİYE
  • Yaşam Siyaset Magazin Gündem NEWS
  • Ara
SON DAKİKA:
08:05
Meteoroloji'den kuvvetli rüzgar ve sağanak uyarısı!
08:00
Leman Dergisi'nden karikatür tartışmalarına yanıt
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Oğuz Han AYAZ
  3. Daireyi Kanatmak Beş Lira*
Yayınlanma: 23 Kasım 2020 - 12:37
Güncelleme: 23 Kasım 2020 - 13:02

Daireyi Kanatmak Beş Lira*

23 Kasım 2020 - 12:37
Güncelleme: 23 Kasım 2020 - 13:02
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Daireyi Kanatmak Beş Lira*
Oğuz Han AYAZ

Daireyi Kanatmak Beş Lira*                  

*(Bu hikâye okunurken “Gülden Karaböcek – Küstüm Sana Dünya” dinlenebilir.)

 

Evet, adım aynen okuduğunuz gibidir efendim. Yaşım size inandırıcı gelmese de orada yazılan doğrudur. Ben 35 yaşında bir adamım. Fakat bende biliyorum öyle gözükmediğimi. Haklısınız, nereden bakarsanız 40 – 45 arası bir şeyim. Başım hep eğik olduğundan mıdır nedir bilmiyorum boynum kendini pek göstermez. Dik yürümek istesem de en fazla beş dakika dayanırım o tempoya, sonra sırtımdaki hörgüç yeniden beliriverir. Yüzümdeki kaslar ise üzüntüden midir nedir yer çekimine yenik düşmüştür.

Evet! Evet, efendim iki çocuğum var. Allah bağışlasın, ellerinizden öpen pırlanta gibi biri kız biri erkek iki çocuğum var. Kız olan iki, oğlan ise beş yaşında efendim. Eşim!  Biraz su içebilir miyim? Hayır, duydum sizi efendim. Eşim çok gençti. O kadar güzeldi ki… Kusura bakmayın efendim! Gözlerimden yaş gelsin istemezdim. Evet efendim. Çok gençti efendim. Lütfen bırakın beni. Çocuklarımı komşuya emanet bırakmıştım. Beni merak etmişlerdir. Lütfen efendim. Yapmayın. Bu işin vergili nasıl olacağını bilmiyordum. Gerçekten bu kadar para kazanacağımı ben de bilmiyordum efendim.

Efendim vurmayın, vurmayın lütfen. Anlatmaktan kaçmıyorum. Sadece canımı fazlasıyla yakıyor… Bu işe girmeden evvel çok iş yaptım tabii. Hangi işe girdiysem olmadı. Ne bileyim aklımı kurnazlıkla çalıştıramadım. Bu dünya için kurallara çok fazla uyan biriydim. Evet, efendim bana verilen her görevi layıkıyla yerine getirdim ve yükselmek, çok kazanmak gibisini de asla istemedim. Azla yetinip teşekkür etmesini bildim. Mutluyduk küçük duvarlar ardında. Çok şükür kafamızı koyacak bir evimiz, sıcak bir sobamız ve kaynayan çorbamız vardı. Mutluyduk. Gülümserdik. Sabah kalktığımızda derin bir nefes aldığımız bir bahçemiz vardı. İçinde çocukların oynadığı tavuk, ördek, kedi vardı. Beraber paylaşıyorduk bu hayatı. Her pazar sabahı kahvaltıda buluşurduk. Mutluyduk.

İşçiydim ben. Fabrikada tüm gün, çıkarılan sıcak kiremitleri taşıyıp dizmekle görevliydim. Herhangi bir tatil bile yapmadan çok çalıştım. Her hangi bir birikim bile yapamadım. Harcadığımdan değil, kazanamadığımdan, hak ettiğimi alamadığımdan. Şimdi düşünüyorum da bu işçinin nasıl yükselme hırsı olabilir ki! Hatta bazı günler, kiremitler beyazlama yapmasın diye o kiremitleri yırtık bir eldivenle asite sokup çıkarmakla görevli bir adamdım. Ondandır ellerimin bu kadar buruşuk olması. Biz işçilere, işçi bayramında bile izin almamamız zorunlu kılınmıştı. Kendimizi savunamazdık. Bilmiyorum neden ama yapamazdık. Çok ezilirdik ama sesimizi çıkaramazdık. Çok çıkarmak isterdik hatta öğle yemeklerinde çıkarma planları yapardık sonra tıpış tıpış ezilmeye giderdik. Hayır, efendim! Kimseyi suçlamıyorum. Anlatmamı söylediniz ve ben de onu yapıyorum.

Peki efendim! Sadede geleceğim.

Her şey bir trafik kazası ile başladı. O gün çok lüks, beyaz, ışıl ışıl bir aracın altında kaldık. Eşim ve ben. Hem de durakta otobüsün gelmesini beklerken. Karım o kazada hayatını kaybetti, ben ise sol bacağımı... Bunlar kaderdir evet ama adaletin paraya dönük olduğunu bilmek canımı yakıyor.

Karım o kadar güzeldi ki! Alımlıydı, kocaman gözleri vardı. Saçlarını küt kestiğinde tekrar tekrar âşık olurdum. Güldüğünde dudağının hemen yanında bir utangaçlık belirirdi. Gözleri hep dalardı. Belki de bana söylemediği hayalleri vardı. Belki sürpriz yapacaktı. Ama o hayalleri aldı o kaza. Onu aldı benden. Benim olan övündüğüm her şeyi aldı benden. Bilir misiniz efendim? Halı sahada top oynarken herkes sol ayağımdan çekinirdi. Öyle bir şut çekerdim ki tüm dertlerime küfür edercesine.  

Mahkemelere git gel derken üç ay devirdik. Mahkemede neredeyse biz suçlu çıkıyorduk. Nedeni yok efendim. Şiddet sadece alenen yapılmaz. Bazen gıyabına da şiddet uygulayabilirsin. Bu bir kazaydı –evet- ama sürücünün dikkatsizliği, hız yapması ya da başka –herhangi bir şeyin faturası- niçin karım tarafından ödeniyordu. Bilerek yapmadı diyorlar fakat kabul etmeyerek bizi mahkemede düşürdüğü durum –alenen şiddetti-. Kaza denildi. Bir hesap açıp para verdiler. O da mahkeme masraflarına gitti zaten. Ardından sosyal hizmetler çocukları aldı. Bakabilmek için sağlıklı ortam yokmuş. Ve ben yine ses çıkaramadım. Nasıl çıkarayım efendim! Ben, sol bacağı olmayan, kızı ve oğluna bakamayacak zorunda bırakılan bir adam… Karısını kalbine gömüp acısını bile yaşamaya hakkı olmayan adam! Nasıl direnirim onlara.

Ne garip! 3 ayda tüm hayalleri yok etmek ne kadar kolay değil mi? Ben de düşündüm efendim. Kazanmam lazım dedim. Kazanmalıyım ki çocuklarımı alabileyim. Dedim ki;


  • Mademki bana bu kadar şiddet göstermeye meraklılar bende bunu lehime kullanacağım”



Soğuk bir kış günü, gittim Eminönü’nden bir boncuk atan tüfek aldım ve Moda sahilinde tam karşıma koydum. Üstümü çıkardım. Göbeğime de tam bir daire çizdim. Dedim ki;


  • Bana, elimde görmüş olduğunuz boncuk tabancasıyla ateş etmek beş lira. Sadece beş lira! Göbeğimdeki daireden vurup kanatana Marlboro bedava”.



Efendim acımadılar. İnsan demediler ve attılar. Büyük kahkahalar atarak. Onlar attıkça canım yandı, yandıkça kazandım. Ben de atışı beş lira edenlerdenim efendim. Sadece beş lira! Bir hiçim ben. Ama hiçliğimle kazanmayı öğrendim.

Hayır efendim! Ben şiddete itmedim kimseyi. Şiddete olan meyillerine kılıf uyduran insanlara istediklerini verdim. Evet, efendim! Her şey çocuklarım için. Çocuklarım için çok kazandım ve kazanacağım. Bir dahaki daireyi gözüme çizeceğim ve on lira diyeceğim. Acıyacak ama olsun. Çünkü dünyada kapladığım yer kadarım ben. Her şey böyle efendim. Çocuklarımı hala alamadım. Ama görmeme izin çıktı buradan çıkınca yanlarına gideceğim. Gözümü kaybetmeden rahatlıkla görüp koklayabileyim.

Efendim! Bir şey olmadı efendim. Bir anımı hatırladım sadece. Bir gün hava çok soğuktu. O zaman Kadıköy meydanda iskelelerin olduğu yerde salep satmaya çalışıyorum. Sağ olsun sizden önceki zabıta şefimiz de durumu bildiğinden pek ses etmiyordu orada çalışmama. Çok üşüdüm efendim. O kadar üşüdüm ki ellerim tutmaz oldu. Nereye giderim diye düşündüm. Yemek salonuna gitsem on beş dakikaya çıkmam gerek. Sanat okuluna girsem, yavrucaklar benden çekinir. Bende, çıkardım cebimden dört lira ve gittim tiyatro bileti aldım. Evet, efendim! Tiyatroya girdim. Karanlık olduğundan mıdır nedir kimse üstümün vasatlığı ile ilgilenmedi. Sanırım beni fark etmediler. Evet, efendim Haldun Taner Sahnesine girdim. Çok üşümüştüm efendim. Neyse, ısınmak için girdim salona. Derin derin soluyorum ellerime –ısıtmak için- kimseyi rahatsız etmeden. Biliyor musunuz efendim! Nedense kendimi çok korunaklı hissettim orada. İnsanlar gelmeye başladı. Temiz temiz giyinmiş bir sürü insan. Başta korktum. Fakat o kadar köşeye oturmuşum ki kalkıp çıkamadım. Ne garip değil mi? Yanıma oturmalarından korkuyorum, kalkıp çıkmaya korkuyorum –rahatsız olmasınlar- diye. Bir şekilde korkutulmuşuz işte.

Neyse efendim, karanlık oldu. Sessizlik çöktü salona. Bir perde açıldı. Işıkları yandı. Bir ev var. Birkaç kişi girip çıkıyor. Tıpkı televizyonda izlediğim eski filmlerdeki gibi giyinmişlerdi. Fakirlerdi. Hatta bu ailenin bir tane çocuğu vardı benim yaşlarımda. İşte hayalleri varmış fakat bir türlü o hayallere ulaşmasına izin verilmemiş. Hatta -hiç unutmuyorum- babasına çok kızdığı yerde uzunca konuşmuştu efendim. O zaman baktım gözlerimden yaşlar dökülüyor. Hıçkırıyorum ama tutamıyorum. Kendime benzettim o çocuğu. Babası da benim gözümde “tüm insanlar” işte. Efendim, o çocuk bir şekilde konuşmayı başarmıştı. Ezberledim efendim. Evet, efendim! Ezberledim. O sahneyi o kadar sevmiştim ki peş peşe tam altı gün gündüz ve akşam tüm oyunlarına gittim.

                        “Baba! Benim gibilerin bini bir paraya, senin gibilerin de! Ben ne lider olacak        adamım, ne sen. Bütün ömrünce çok çalışan satıcıdan başka bir şey olmadın,             sonunda da öbürleri gibi çöplüğe atıldın! Ben de ancak saati bir dolar edenlerdenim, Willy Loman, yedi devlet dolaştım, piyasayı on para             yükseltemedim! Saati bir kâğıt! Ne dediğimi anlıyorsun ya? Artık benden eve      başarılarla, nişanlarla gelmek paso! Sen de benim o türlü gelmemi           beklemekten vazgeçeceksin! Baba ben bir   hiçim, baba hala anlamıyor musun?         Artık bunun inatlık bir yanı kalmadı. Ne isem oyum ben, başka bir şey değil.”             (Arthur Miller, Satıcının Ölümü (Death of a Salesman)Çev: Orhan Burian)

Oyuncu bunu öyle bir söyledi ki efendim, ağladık. Ağladık diyorum çünkü çocukta, bende ağladık. Sonra babası gitti intihar etti. Oyunun adı “Satıcının Ölümü”. Buydu sanırım. Neden mi anlattım? Düşündüm efendim! Düşündüm! Bende değeri olmayan, önemsiz, saati 5 Liradan ibaret bir adamım. Sol bacağı olmayan, çocuklarına tek başına bakmak zorunda bırakılan bir adam.

Hoşça kalın.

Şey efendim. Şayet sizde gözüme ateş etmek isterseniz beş liraya atabilirsiniz efendim. Sadece size beş lira! Tekrar hoşça kalın.

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
Gökhan
4 yıl önce

Helal olsun süperdi dev***i gelecek iñşallah

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Ayşe Sevil
4 yıl önce

Çok güzel hayata dair HERSEY bu yazıda başarıların dev***ını dilerim

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Taner yıldız
4 yıl önce

Çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık okurken ağl******ak elde değil SENİNLEYİZ

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Mutlu can gül
4 yıl önce

Çok içten s***imi güzel odaklayıcı fazlasıyla hüzün ve hayat dolu bir kalem.. dev***ını diliyorum başarılar diliyorum okurken bile insanın yüreğine dokunan ve s***imi bir kalem olmuş... ellerine parmaklarına kalemine sağlık

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Ali
4 yıl önce

Kardesim cok guzeldi helal olsun sana

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Zeynep gül
4 yıl önce

Göz yaşımı tut***adığım bi yazı daha. Çok içten ve sıcak olmuşş kalemine sağlık.

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Necla Ayaz Gül
4 yıl önce

Yuregine kalemine saglik cok guzel olmus yine bizi aglatin yuregi guzel ad***

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Murat Yerlikaya
4 yıl önce

Mükemmel bir yazı, anlatım. Her z***an Seninleyiz.

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)
Tuğçe Yerlikaya
4 yıl önce

Yüreklere dokunan bir yazı daha . Cok cok cok beğendim . Kalemine sağlık

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)

Yazarın Diğer Yazıları

  • Kül Adam - 05 Mart 2021
  • DİNMEYEN FIRTINANIN MEZAR KAZICISI - 09 Aralık 2020
  • Kibir Kulesi - 11 Kasım 2020
  • Bir aptalın anlattığı bir masal bu - 26 Ekim 2020
  • Maske Satıcısı - 12 Ekim 2020
  • Wakanda'nın Sesi - 29 Eylül 2020
  • İstasyonda bir Füg - 15 Eylül 2020
  • Bir arsa. Saklambaç ve ben! - 02 Eylül 2020
    Köşe Yazarları
    Prof.Dr. Ebru YALÇIN
    Prof.Dr. Ebru YALÇIN
    Kedi ve Köpeklerde Pika Problemi
    SUZAN ÇATALOLUK
    SUZAN ÇATALOLUK
    ESKİ ZAMANLARIN KADIN HİKÂYELERİ... 2. HİKÂYE: ÖLÜMCÜL ŞÜPHE
    Prof.Dr. Behçet Kemal YEŞİLBURSA
    Prof.Dr. Behçet Kemal YEŞİLBURSA
    OSMANLI SARAYI'NIN BUZCUSU: BURSA'NIN KADİM AİLELERİNDEN BUZCUBEYLER (BUZCULAR) AİLESİ
    Prof.Dr. Betül BATIR
    Prof.Dr. Betül BATIR
    "Karakter ve Değer Eğitimi" Üzerine Birkaç Not
    Kadın üzerinde tartışılan konu: Sistem mi, birey mi?
    Neslihan ÇELİK ALKOÇLAR
    Kadın üzerinde tartışılan konu: Sistem mi, birey mi?
    Dr. Gül Çiçek Zengin Bintaş
    Dr. Gül Çiçek Zengin Bintaş
    Geçmişin Senaryosu, Bugünün Gerçeği Oldu
    Dr. Özlem BAYKAL
    Dr. Özlem BAYKAL
    Yoksulluktan, Yoksunluktan, Yine de Ayakta: Kadın
    Ülfet Çetin ÖZTÜRK
    Ülfet Çetin ÖZTÜRK
    Akıllı Üretimde Kadın Gücü
    ATİLLA SAĞIM
    ATİLLA SAĞIM
    Ne Çok Öldüler Yaşatmak İçin... 21 Mayıs 1864 Kafkas Sürgünü
    AV. AYDAN AYHAN
    AV. AYDAN AYHAN
    Çocuk Hakları Masal Değildir ... 
    Doktorant Gizem ŞERİFOĞULLARI
    Doktorant Gizem ŞERİFOĞULLARI
    ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE: GELECEĞİ AYDINLATMA OLANAĞI
    Elif Doğrul
    Elif Doğrul
    Bağlamı Anlamak: Tasarımda Kullanıcı Deneyimi
    14 OCAK DÜNYA MANTIK GÜNÜ
    Gürkan KAYA
    14 OCAK DÜNYA MANTIK GÜNÜ
    Siyasetin Balıbey atışması
    Muharrem KARABULUT
    Siyasetin Balıbey atışması
    Soykırıma Ses Çıkar
    Nurefşan OKUMUŞ
    Soykırıma Ses Çıkar
    Metabolizmayı Hızlandıran Besinler
    Beslenme ve Diyet Uzmanı Sudenur Taycı
    Metabolizmayı Hızlandıran Besinler
    KANSER OLMA FOBİSİ:KANSERDEN DAHA YAYGIN
    Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül
    KANSER OLMA FOBİSİ:KANSERDEN DAHA YAYGIN
    Çocuğuma Oyuncak Silah Satın Almalı Mıyım?
    Sezen Tunca Mutlu
    Çocuğuma Oyuncak Silah Satın Almalı Mıyım?
    8 MART' TA KADIN SAĞLIĞI
    Op. Dr. Elif ÖYE
    8 MART' TA KADIN SAĞLIĞI
    Kül Adam
    Oğuz Han AYAZ
    Kül Adam
    KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
    Dr. İbrahim Öztahtalı
    KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
    SOR?
    Duygu Özer
    SOR?
    Lavanta kokulu babam...
    Dilek İLHAN
    Lavanta kokulu babam...
    Başkasının Gözüyle Görmeyi Öğrenelim
    Mualla YILDIZ
    Başkasının Gözüyle Görmeyi Öğrenelim
    Dik Durmanın Bedeli 5
    Op. Dr. Esin KAYAOĞLU ÜSTÜNOVA
    Dik Durmanın Bedeli 5
    Çok Okunan Haberler
    Türkiye'nin okçuları Düzce'de bir araya geldi
    Türkiye'nin okçuları Düzce'de bir araya geldi
    SAYD Başkanı Gem: "Antalya Havalimanı T2 terminalinde valizler 2 saatte geliyor"
    SAYD Başkanı Gem: "Antalya Havalimanı T2 terminalinde valizler...
    Afrika'ya 150 milyon dolarlık yatırım için imzalar atıldı
    Afrika'ya 150 milyon dolarlık yatırım için imzalar atıldı
    Ana Sayfa
    SPOR
    POLİTİKA
    SAĞLIK
    EKONOMİ
    KÜLTÜR SANAT
    DÜNYA
    BURSA
    TÜRKİYE
    Yaşam
    Siyaset
    Magazin
    Gündem
    NEWS
    Köşe Yazarları
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Üye Paneli
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Gazete Arşivi
    Anketler
    Hava Durumu
    Gazete Manşetleri
    • DÜNYA
    • EKONOMİ
    • Magazin
    • NEWS
    • POLİTİKA
    • Siyaset
    • SPOR
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Üye Paneli
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Gazete Arşivi
    • Anketler
    • Hava Durumu
    • Gazete Manşetleri

    • Rss
    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Gizlilik İlkeleri

    Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
    İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

    Yazılım: Tumeva Bilişim

    aohbetislami chatomeglatürk sohbetdini chatPenis Büyütme AmeliyatıMeme Büyütme AnkaraBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon Ankara Lazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankara