Garip günlerin çilesi de yorgunluğu da bitmiyor son zamanlarda
Dünyaya armağan edilen tek çocuk bayramında bizim gündemimizde çocuk istismarı, taciz ve tecavüzlerinin olması gibi mesela
Ya da şehrimizde kendini patlatan canlı bombanın ardından ölümün ne kadar yakınımızda olduğunu bir kez daha fark etmenin huzursuzluğu gibi
İkisi de çok ayrı mevzu, ayrı hikâye aslında
Örneğin 23 Nisan kutlamalarının hemen öncesinde ortaya çıkan Ensar vakfındaki tecavüz olayları aslında toplumumuzun kanayan bir yarası ve yıllarca kol kırılmış ama yen içine saklanmış, kendimizden bile gizlemeye çalıştığımız acı gerçek. Varlığı bilinen ama kabul edilmeyen, kabul etmemek için de asla üstüne gidilmeyen çok ama çok hassas bir konu.
Yoksa toplumun bu kadar şiddet ve şehvet düşkünü olması son iki yılda artan bir durum değil.
Çocuklukta yaşanan travmaların su yüzüne çıktığı dönemler bunlar.
Çocukluğunda dayakla, şiddetle, ensestle, tacizle tecavüzle büyümüş el kadar bebelerin, olgun yaşa geldiklerinde kendisine yaşatılanların intikamını alma hırsından başka bir şey de değil
Dolayısıyla tüm bu şiddet olaylarını bugünün gündemi değil, ülkemin, toplumun geçmişten gelen gerçeği olarak kabul etmeyi tercih ediyorum ben.
Zira giderek artan şehvet düşkünlüğünde, giderek azalan merhamet ve vicdan yoksunluğu eş değer bir boyutta değişim gösteriyor.
Medyanın daha doğrusu sosyal medyanın kontrolsüz ve maalesef eğitimsiz kullanımı hem şiddeti hem şehveti arttırırken, çocuklara ve kadınlara olanların dozu giderek kantarın topuzunu kaçıyor.
Zira,
Ülkemde henüz altı bağlanan bebeklere bile tecavüz eden adına insan diyemeyeceğim canlılar var
Ülkemde 9 yaşındaki çocukların cinsel münasebet için rızası olabileceğine inanan üstelik eğitimliler var
Ülkemde bu tip olayları gören, şahit olan ama hiçbir şekilde gerekli yerlere haber vermeyenler var
Daha da önemlisi ülkemde insan diye sokakta gezen ama bir hayvan kadar bile sevgi dolu olmayan milyonlar var
Hal böyleyken, bırakın sevgisiz olmayı, şiddeti günlük hayatın parçası haline getirmiş insanlardan ne bekliyoruz?
Kendi kızından bile etkilenmek konusunda fikri sorulan babalar, fetva bekleyen ve bu konuda konuşan aklı evveller var
Çocuk deyince akla dünyanın en güzel varlığı gelmesi gelirken, kimilerinin gözünde bunun değiştirdiği anlamdan dolayı üzüntüm her geçen gün artıyor
Her duyduğum yeni bir çocuk vakasında
Bırakın bedenini, ruhundaki incinmeyi ömür boyu taşıyacak olan bebelerin geleceğinin kaygısını taşıyorum ben
Onların yarın öbür gün büyüdüklerinde sahip olacakları duyguların nasıl şiddete dönüşeceğinden fena halde endişe ediyorum ben
Çocuklarımızın bizim göremediğimiz ama onların bizzat yaşadıkları duygularının nasıl bir korkuya dönüştüğünü maalesef görüyorum ben
Ve onlara bir türlü yaşatamadığımız huzurun, bırakamadığımız mutlu dünyanın, sonunda hepimizi nereye sürükleyeceğinden korkuyorum ben.
Ama yine de
Her şeye rağmen
Sizi seviyorum çocuklarım
Ve tüm dünyayı
Çocukları sadece ama sadece sevmeye davet ediyorum
Ruhumuzdaki kirliğinin küçücük bedenleri kirletmemesi ümidiyle…