Bugün eksik uyandım, yarım. Belki zaten tam değildim ama hiç bu kadar yarım olmamıştım. Belki hiç bu kadar yalnız da olmamıştım, yapayalnız.
Hayat bazen bize hoş sürprizler hazırlıyor mutlu olmamız için sonra alıveriyor verdiklerini elimizden. Biz tam da onun bize verildiğini, bizim olduğunu zannederken.
Her anın ne kadar değerli ne kadar önemli olduğunu yaşarken de zaten bilirken, kaybedince eksik kalan o anlarsız yaşam ne kadar zor, ne kadar imkânsız oluyor.
Bırakın yarını, mutlu başlayan sohbetlerin bile bizi sürüklediği ayrılıklar, kavgalar, kızgınlıklar ve karar vermek zorunda olmaların ne zaman üstesinden geleceğiz?
Ne zaman sadece insan olduğumuz için sahip olduğumuz o en yüce duyguyu, sevmeyi sorgulamaktan vazgeçeceğiz?
Ne zaman sadece seviyor ve seviliyor olmaktan mutluluk duyup, şartlar aramaktan vazgeçeceğiz?
Tanık olduklarınıza, tanımak istediklerinize ya da sahip olduklarınıza şöyle bir bakın.
Neyi kaybetmenin fikri bile sizi bir ömür boyu hüzne ya da yalnızlığa itiyor?
Fikri bile sizi eksik bırakıyor kendinizden.
Öyle ki, yaşamın diğer zevk alınan anlarını hayal bile etmek istemiyorsunuz, bırakın yaşamayı.
Gitmek, vazgeçmek, en değer verileni orada bırakıvermek hem de tüm bunları öylesine yapmak, ne kadar acı.
Gitmek istenen tek bir yer, olmak istenen tek bir yan varken hem de.
Bugün eksik uyandım.
Peşimi bıraktığını zannettiğim hüzünler, meğer hep benimleymiş, bırakmamışlar hiç.
Kendimde bulamıyorum ki onca şeyi hayatımdan çıkaracak gücü.
Bulsam ya yaşama yine zevkle devam edecek ışığı?
Hüzne komşu olup yaşama yabancı gelen günlerde merak edilmez mi hiç yarın?
Hiç sahip olunmak istenmez mi geleceğe, hayallerde bile?
O en değerli, en önemli anlarda yaşanan hatıralar yakanızı bırakır mı sanıyorsunuz en iyi ya da en kötü gününüzde.
Bilmediğim, sahip olmadığım ama her sabah yarını da yaşamaya hazırlandığım bugünde, mümkün mü yarına heves etmeden beklemek, yaşamak?
Böyle yaşarken mutlu olduğunu zannetmek, nedir kendini aldatmaktan, yarını da bugün gibi yaşanmayacak hale sokmaktan başka.
Siz hiç eksik uyandınız mı? Yarım kaldı mı hiç yüreğiniz, ruhunuz?
Bugünü yokmuş gibi yaşadığınız oldu mu hiç yarını zaten olmayacakmış gibi...
Merak etmeden sizin için ne yazılıp çizildiğini, kendi yazınızı da siz yazmak istemediniz mi?
Yazıyı yarım bırakınca hayatınızın neresinde kaldınız peki, kaçıncı satırda?
Hangi satırdı, sizi size hatırlatan ya da en çok hangi satırda yaşanmışlığınız vardı?
Hangi satırdı sizi eksik uyandıran?
Hangisiydi karşılaştığınız en zor yol, kaçıncı satırdaydı?
Sizin bir yazınız var idiyse, kime okuttunuz kendinizi, kime dinlettiniz yaşamınızı, hikâyenizi?
Alacakaranlıkta tek başına mıydınız, yoksa tan yeri ağarırken güneş mi vardı yanınızda?
Ay size yıldız yıldız mı bakardı yoksa karanlıklarda mı uyanırdınız?
Hiç keşke dediniz mi, keşke bilseydi neler yapabileceğimi?
Keşke gösterseydim sevgimi, ne kadar sevgi dolu olduğumu dediniz mi?
Siz değil misiniz zaten hiç kimse olmayan.
Hiç kimsenin olamadığı, olmayı hayal bile edemediği siz değil misiniz?
Sensiz eksiğim ben, yarımım.
Sen yokken olmuyor yaşama heyecanım, takatim.
Hangi anlamlar yüklendi bana, hangi anlamlar giydirdin ruhuma bilmiyorum?
Bildiğim yarım kaldığım, bildiğim eksik olduğum.
Bilmiyorum tamamlamak için ne yapmalı, tamamlanmak için
Bildiğim eksikken zaten yarımken,
Kaybolanı aramayı bile bilemediğim...
YORUMLAR