Mahalli seçimlere sayılı günler kala, AK Parti ile MHP arasına giren bazı tartışmalar nedeniyle maalesef ve şimdilik 31 Mart seçimleri için ittifak konusu bozuldu.
Siyasi gözlemcilere göre, önümüzdeki günlerde her iki partinin de akil insanlarının oturup bu konuya bir akılcı çözüm getirebileceği söylentisi başkentte veya siyasi kulislerde konuşulmaya başlandı.
İttifakla ilgili çatlamanın başlamasına bizim anladığımız kadarıyla af tartışması damga vurdu. Tabi, bunun yanında, bazı kentlerdeki belediye başkanları ile ilgili de konuşulan veya istenilen destekleme konusu da ittifakta sanırım yaralar açtı. MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhur ittifakının aynen korunduğıunu fakat 31 Mart mahalli seçimlerde ittifakın söz konusu olmadığını açıkladı. AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan da, ittifakla ilgili olarak, “MHP kendi yolunu çizdi” ifadesini kullandı.
Peki, anketler ne diyor?
İşte asıl mesele bu.
En önemli anketler, İstanbul, Ankara ve İzmir için göze çarpıyor.
Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, AK Parti tek başına ittifaksız olarak mahalli seçimlere girdiği takdirde, (tabi adayların isimleri ve kimlikleri çok önemli) bu illerde seçimleri kazanıp kazanmama konusunda zorlanacak. Çünkü, Cumhur seçimlerinde AK Parti bu kentlerde kendi adına yapılan oy kullanmada istenilen düzeyde oy toplayamadı. Bunun da mahalli seçimlere etki etmesi, hatta, siyasi ve ekonomik alanlardaki çalkantılar nedeniyle de vatandaşların, ağır ekonomik yük altında, iktidar AK Parti’ye bir ders verme ihtiyacını hissetmesi gibi olgularda dikkate alındığında, AK Parti’nin işinin zor olduğu gözleniyor.
AK Parti açısından bakıldığında ise, “bizim MHP’ye ihtiyacımız yok” deniliyor. Peki, MHP olmasaydı Haziran ayındaki seçimlerde ilk turda Cumhurbaşkanı seçilebilir miydi?
Bu sorunun cevabı, sandıktan çıkan sonuçlarda zaten alındı. Bir daha aynı soruyu sormaya gerek yok. AK Parti, tek başına, ittifak olmadan genel seçimlere katılsaydı, Cumhurbaşkanı ilk turda seçilmesi mümkün değildi. O zamanda, ikinci tura kalması halinde, tabi bütün bunlar ihtimal, seçimlerinin kaderinin değişmeyeceğine kim garanti edebilir ki?...
Neyse, olan oldu. AK Parti ile MHP arasındaki ipler gerildi. Genel Başkanlarında birbirleriyle ilgili yaptığı konuşmalar da epey siyasi ortamı gerdi. Bunun neticesinde de mahalli seçim ittifakına şimdilik nokta konuldu. Şimdilik diyorum, çünkü siyasette bir gün değil bir saat bile çok uzun bir zamandır. Ne zaman neyin olacağı pek belli olmaz. Sonuna kadar bekleyip görmek ve tarihe tanıklık etmek en iyisi.
Mahalli seçimlerle ilgili tabi, yerel de kıpırdanma var. Çünkü, adayların erken belirleneceğinin açıklanması ve bu konuda partilerin genel merkezlerinin arı gibi çalışması da önemli. Adaylarını ilk açıklayan parti, ana muhalefet CHP oldu.
CHP, 105 belediye başkan adayını açıkladı. Bursa bu konuda 6 ilçede nasibini aldı. Keles için Ahmet Zekai Yıldız, Kestel için Yıldıray Atlı, Gürsu için Funda Türkçoş Pikener, Gemlik için Mehmet Uğur Sertaslan, Karacabey için Murat Tanrıverdi, Mustafakemalpaşa için Orhan Alper aday gösterildi. Diğer ilçelerle ilgili ise aday belirleme ve örgütün nabzının tutulmasına yönelik çalışmalar var.
CHP’de en fazla tartışılan iki ilçe var. Nilüfer ve Mudanya.
Görünen o ki, Nilüfer’de CHP başkan adayını değiştirmek istiyor. Mudanya’da ise henüz tam ve kesin karar verilmiş değil. Fakat, Nilüfer için genel merkez dahil bu konuda erkenden karar verilmiş gibi kamuoyuna izlenim sunuluyor. Tabi, Nilüfer’in mevcut başkanı adına otobüslere binip Ankara’ya giden ve kendilerini STK temsilcisi olarak gösteren bazı kişiler var. Parti yönetimi ise bu gidiş ve gelişlerin bir fayda sağlamayacağını düşünüyor. Tabi, Nilüfer’de başkan değişimi istenilirken, mevcut başkan Mustafa Bozbey’in bir kademe daha yükseltilerek Büyükşehir’e aday gösterilmesi söz konusu.
Kulağımıza yapılan fısıldamalara göre, Bozbey ve ekibinin Nilüfer’deki misyonu ve görevi artık sona erdi. Her ne kadar bazı şirketlerin veya firmaların anket yaptırarak “Nilüfer’de Bozbey olmaysa CHP seçimleri kazanamaz” şeklinde sonuçlar açıklanmasına ve sosyal medyada bu konularla ilgili olarak, “eyvah, başkan aday olmazsa Nilüfer’de elimizden gidecek” şeklindeki ifadelerle yorumlar yapılıp, CHP’nin Mustafa Bozbey’in yeniden Nilüfer’den aday göstermesi için zorlama girişimleri olsa da genel merkez veya Bursa parti örgütünün bu konularda “acaba neden bu istek?” sorusunu gündeme getirmesi de epey düşünülmesi gereken bir soru.
CHP örgütüne göre. Nilüfer’de başarılı olan Mustafa Bozbey, Büyükşehirde neden başarılı olmasın? Madem, Nilüfer ilçesinde sadece CHP değil, diğer siyasi partilerden de oy alabilen bir başkan adayı, Büyükşehirde aynı taktik ve yöntemle seçimleri kazanabilir.
Bozbey’e yakın kaynaklar ise, “Nilüfer olmazsa bu iş olmaz” ısrarındalar. Çünkü, yapılan anketlere göre, CHP’nin Bursa’da seçim kazanması pek mümkün değil. Bu kez, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurun kaybedilmesi söz konusu. Yani, bir anlamda “yolun sonu gözüküyor.”
CHP örgütü açısından bir başka kaygı daha var Nilüfer için. Başkanın geçmişte aldığı bazı cezalar, CMK gereği ertelenmesine rağmen, bugüne kadar içtiması yapılmadı. Devam eden davalardan bir tanesinden ceza alınması veya içtima istemli herhangi bir istekle yeni bir dava açılması tehlike oluşturabilir. Çünkü, eskiden verilen bazı ceza kararlarında Bozbey ve bazı arkadaşlarının Kamu Hizmetlerinden uzaklaştırılması kararları var. Seçim Kanunu’na göre, bazı suçlarla ilgili olarak verilen kararların affa uğramış olması bile, kişinin seçilme yetisini kaybedeceğine dair açıkça ifadeler içeriyor.
Muhalefet partilerinin pek çoğu bu durumu bilmiyor. Nilüfer’de iktidar namzeti olan AK Parti bu konuda bugüne kadar bir adım atmış değil. Ama, mahalli seçimler öncesinde veya aday belirlendikten sonra adım atılmayacağı anlamına gelmiyor bu durum.
Yine de siyasette ne olacağı belli olmaz. Bozbey ve yakın çevresindeki a ve b planları bitmek bilmez. CHP’de bu konuda hukukçuların görüşlerine başvuruyor. Çünkü, kazanılması muhtemel bir seçimin yargıya takılıp kaybedilmesi, bu konunun da bilinerek risk alınması bir siyasi parti açısından büyük bir drama yol açabilir…