Eşyalar toplandı benimle birlikte…
Anılar saçılmış odaya her yere
Sevdiği o koku yok artık bu evde
Ben
Kıyıda köşede gülüşüm kaybolmuş
Ne olur terk etme yalnızlık çok acı
Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte
…
…
…
…
Böyle yazılmış şarkı, kadınlara özel anlatsın diye
Ve biz her 8 Mart sabahında bir başka nağme okuyoruz
Tek bir gün bile kadınlara ayıramıyoruz…
Bize ithaf edilen, yanarak ölen kadın işçilerin anısına armağan edilen günde bile hatırlanmıyoruz.
Bir karanfil kokusu uzaklığında zannediyorlar acılarımızı…
Ve bir tek papatyanın kokusu sinince üzerimize, kan damlaları silinir sanıyorlar…
Biz o gün bile ölüyoruz, kimimiz pusuyor, çaresizlikten içine ağlıyor…
Her gün ölmek için dua edenleriz biz…
Sessizliğimizden değil konuşmayışımız…
Konuşturulmayışımızdan…
Ve bir köşe başında yapayalnız, çırılçıplak bitiyor hikayemiz…
Sırtımızı dayadığımız insanlar, sırtımıza sağlıyor hançeri…
Ve biz her 8 Mart aynı masallara kanıyoruz…
Her bir sonraki gün yine
Bize ayrılan sürenin sonuna geliyoruz…
Bir tutam saç kadar değerimiz olmadığını anlıyoruz, her televizyon kanalında…
Bir yudum sevgi isterken, gözlerimizden damlayan kanlar, kefenimize sıçrıyor
Her yerde bağlılık yemini eden eyyy erkek kılığındakiler…
Sadece bir 70’lik içince mi delikanlısınız…
Kadına kalkan olacağınız yerde, kalkan ellerin sahibi oluyorsunuz…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yine aynı temennilerle geçti…
Ardından kadın cinayetlerini süsledi gazete manşetleri…
Her gün ölüyoruz, görmüyorsunuz…
Çığlık atıyoruz, duymuyorsunuz…
Mangalda kül bırakmazsınız; ama
İş başa düşünce konuşmuyorsunuz…