Sevgili dostlar, hayattaki en büyük teminat nedir biliyor musunuz? Adalet ve güven duygusunun bir arada tesis edilmesidir. Menfaat özneli bir dünyada yaşadığımızdan mıdır nedir ‘ben’ duygusunu merkeze çekip, empati güdüsünü tarihin derinliklerine gömüyoruz…
Herkesin fani ve Allah’ın kulu olduğu gerçeğinden yola çıkarken bir insana haksızlık yapacaksak mutlaka birden fazla düşünmek zorundayız. İşyerinde ve hayatın her alanında bir paylaşımda bulunacaksak elimizden geldiğince eşitlik ilkesini gözetmemiz gerekir.
Hayatımızı idame ettirebilmemiz için elbette ki maddiyat unsurunu kaldırıp bir köşeye atamayız. Aksi zaten ütopik bir fikir jimnastiği olur. Çünkü sadece vitrinlerin önü bedava artık. Parayla satın alınmayan şeyleri konuşalım dilerseniz. O zaman en azından manevi haz artacak ve dünyevi işleri ikincil planlara bırakmayı öğreneceğiz.
Sevgili okurlar, bu yaşamdaki en büyük sınavımızı insanlıkla vereceğiz bana sorarsanız. Ahlaki ya da modern tabirle ‘etik’ unsurları göz önünde bulundurursanız birçok sorunun aniden tarihin derinliklerine gömüldüğünü göreceksiniz.
İşin özü iyi insan olabilmektedir. Davranışlarımızı karşımızda kim varsa onları da düşünerek uygularsak problem denilen nahoş kelime bir defa daha gündeme gelmeye yüz bulamayacaktır. Karşımızdaki insanın varlığını kabul ettikten sonra söz hakkı tanımak ne kadar abes olabilir, ne kaybettirebilir ki?
Gelin bugünden tezi yok hak arama mücadelesindeki insanların emeğine saygı gösterin. İyi niyetine güvenin. ‘Bu tepki veriyorsa, haklı bir nedeni var’ diyin… Kimse kimseyi aptal yerine koyamaz, sizler de çok iyi bilirsiniz…
Can yakmayın, can verin… Yükü birlikte omuzlayın, bakın hayat o zaman ne kadar da kolay olacak…