“Ve birden bir kapı açıldı
Karanlık ortamın içine bir gün doğdu
Zaman geldi dedi, hiç ısrar etmedi öbürü
Biliyordu ki, zaten öyle bir gücü yoktu
Daha erken bile diyemedi…
Hem korkuyordu ama tuhaf bir şekilde güçlüydü…
Özlemle beklediği insanları görecek,
Geride kalanları ise tepeden izleyecekti…
Bir mum aldı eline, usul usul ilerlemeye başladı…
Aklından geçirdikleri, bir film şeridi gibi geçip giderken…
Kah güldü, bazen de içli içli içine ağladı…
Bir yolculuğa çıkmış, elinde ise valizi yoktu…
Sırtında bir hafiflik ancak omuzlarında bir ağırlık vardı…
Yan odaya birlikte geçtiler
‘Bir dakika yalnız kalmak istiyorum’ dedi, öbürü karşı çıkmadı…
Ufak ama çok küçük bir buse kondurdu yanağına güzel kızım diyerek
‘Artık kendi ayakların üzerinde yalnız duracaksın’ı ekledi…
Son bir kez baktı arkasına ve gitti…
Ardında meltemle tufan arasında bir rüzgar bırakarak…
Ellerini bırakmayı hiç düşünmediği kızı kalakalmıştı…
Kocaman yüreği ile sımsıcak gülümsemesi miras olmuştu…
Gitti, hüznü kaldı payidar…”
Bir arkadaşımın dilinden döküldü bu dizeler, paylaşmak istedim.
Hayatı ne zaman geride bırakacağımızı bilemeyiz ama neleri geride bırakacağımızı hesaplayabiliriz sevgili dostlar.
Hadi şimdi kalkın, ‘canım’ dediğiniz kim varsa konuşun onunla… İmkanınız varsa sarılın yoksa sesini duyun en azından…
Fani kavgaları kenara koyun, hayatın kendisi zaten bir oyun!