Merhabalar!
Türkiye’nin ilk kadın gazetesinde yazmaya başlayacağım için öncelikle çok
gururluyum, mutluyum, biraz da heyecanlı…
Ben tıp doktoruyum, ortopedi ve travmatoloji uzmanıyım.
Kadın gazetesinde yayınlanacak bir yazı olduğu için öncelikle ortopedi tarihinde
kadın doktorların yerinden, daha doğrusu kadın doktorların bu cerrahi branşta
kendilerine yer açmalarından bahsetmekle başlayayım.
Baltalimanı Eğitim Araştırma Hastanesinden 2010 yılında bu konu ile ilgili yapılan
bir yayını paylaşmak istiyorum. Bu çalışmada ülkemizde ortopedinin ürolojiden sonra
kadın doktorların en az tercih ettiği ikinci bölüm olduğu, tüm ortopedistlerin sadece
%1.6’sının kadın olduğu ve 2006 yılı itibarı ile kadın ortopedist sayısının 31 olduğu
bilgisi paylaşılmış.
Kadın ortopedistlerin oranı yalnızca Türkiye’de değil, birkaç ülke dışında, tüm
dünyada oldukça düşük.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte her alanda erkeklerle eşit haklara kavuşan Türk
kadını, ortopedi ve travmatolojide bir yer edinme konusunda diğer ülkelerdeki
hemcinslerinden geri kalmamış ve ilk Türk kadın ortopedist de bu yıllarda yetişmiştir.
Ben de ülkemin bana sunduğu haklar ile mesleğimi gerçekleştirmenin şansının
farkındayım; bunun için de etik ve deontoloji kurallara bağlı kalarak mesleğimi
yapmakta ve hizmet etmekteyim.
Kendi hikayeme gelirsem, mezun olduğum lisenin özelliğinden dolayı tüm dönem
arkadaşlarım gibi önceleri mühendislik seçmeyi aklımdan geçirsem de, mesleğimin
içinde her zaman insan olmasını, konunun hep insan olmasını istiyordum, hayal
ediyordum. İnsanlarla sıcak temas, hayatlarına dokunmak, bir değişime sebep olmak
ve onlardan da bir etkileşim, kendimin de değişimine neden olacak bir şeyler görmek
istedim.
Şimdi seçimimi tekrar sorguladığımda insanı bütünüyle maddesinden-ruhuna,
psikolojisinden-patolojisine tanıma bilme milyon yıllık merakı, gizemi ve büyüsüne
kapıldığımı görüyorum. Bu sonsuzluk içinde kendi payıma öğrenebildiklerim benim
hayatımın özeti olsa gerek…
Ortopedi ile tanışmam ve sevmem ise acilde intörnlük yaptığım dönemdir. Acilde
gözlemlediğim ortopedi uzmanları, konsültasyon isteği gelince derhal acile gelir,
hemen hastalarını sahiplenir, hızlı bir şekilde tanılarını koyar, hızlıca tedavilerini
uygularlardı ve işlerini düzgün yapmanın tatmini dışında bir duyguları olmazdı. Bu
süreçte ortopedistlerin yaptığı işe sahip çıkmaları ve saygı duymaları bana çok yakın
bir duygu geldi ve ben de meslek hayatıma bu duyguyu oturtmak istediğim için
seçimimi ortopedi ve travmotoloji biliminden yana yaptım.
Tercih ve TUS süresince kadınların cerrahiyi özellikle de ortopediyi çok nadiren
seçtiklerinin bana bir engel olarak hatırlatılması ise sadece TUS’da aldığım puanımı
yükseltti. Uzmanlık yaptığım kürsüdeki hocalarım, kıdemlilerim ve meslektaşlarım da
bana bu yolda destek olmuşlardır.
Yazının sonunda ortopedinin tanımını da vereyim. Öğrenci derslerinde zevkle
anlatılan ve akılda kalan bir terimdir.
Ortopedi terimi “Orthos” ve “pedias” olarak iki Yunanca kelimeden oluşmuştur.
“Orthos” kelimesi, “doğru, düz ve deformitesiz” anlamına gelir. “Pedias” kelimesi ise
çocuk demektir, yani ortopedi kelimesinin tam karşılığı “düzgün çocuk” demektir.
Bu terimi ilk kez Nicholas André 1741’de yazdığı bilimsel eserin başlığında
kullanmıştır. “Ortopedi, veya çocukların vücutlarındaki deformitelerin önlenmesi ve
düzeltilmesi sanatı.”
André, ortopedinin cerrahi bir branştan daha çok önleyici ve koruyucu bir tıp dalı
olduğunu düşünmüştür. Günümüzün modern cerrahi günlerinde her ne kadar pek çok
komplike durum ileri cerrahi tekniklerle başarılı bir şekilde çözümlense de koruyucu
hekimliğin, tedavi etmekten daha iyi olduğu her zaman hatırlanmalıdır. Bebeklerde
görülen gelişimsel kalça çıkığında ultrasonografiyle erken tanı ve tedavi, iyi bir örnek
hastalık oluşturur.
Ortopedi uzmanları, günümüzde her yaş grubuna hizmet vermektedir; çarpık
ayak ile dünyaya gelmiş bir yeni doğandan, artroskopik cerrahiye ihtiyaç duyan genç
bir atlete ve eklem dejenerasyonu olan yaşlı bir insana kadar tüm yaş gruplarını
tedavi etmektedir. Ayrıca her yaş grubunda görülen kırık vakaları da ortopedistler
tarafından tedavi edilmektedir
Her bireyin, izninizle biraz pozitif ayrımcılık yaparak, özellikle her kız çocuğunun,
her kadının kendilerini mutlu edecek seçimlerini özgürce yapabileceği şartlarda
yaşamalarını temenni ederek yazımı sonlandırıyorum. Ve tabiki hastalarımız için de,
ileri tedaviye gerek kalmadan, koruyucu önlem ve yöntemlerle sağlıklı bir yaşam
sürmelerini dilerim. Bu koşulları sağlamak için sağlık çalışanları olarak üzerimize
düşen sorumluluğu yerine getirmek için çalıştığımızın da bilinmesini isterim.
Çok güzel bir yazı olmuş Esin hoc***
Elinize sağlık
Ne güzel anlatmışsınız Esin Hanım. Teşekkürler, iyi ki varsınız.
Yolunuz açık ve başarılarınız daim olsun
bilgi, paylaşılırsa değerlidir.. teşekkürler..