Ne dersek diyelim Temmuz artık eski Temmuzlar gibi olmayacak.
Sadece sıcakla yazla anılan, tatilden başka bir şey düşünülmeyen bir ay olamayacak artık Temmuz.
Çünkü kendisinin bile beklemediği anlamlar yüklendi Temmuz’a. Birden büyüdü Temmuz, olgunlaştı, ağırlaştı.
Sadece deniz kenarının, güneşin, yazın, romantizmin adıyla anılan Temmuz birden devleşti, yüceldi.
Bir darbenin kahramanı, bir kahramanın ismi, bir ülkenin sembolü, bir sembolün simgesi oldu.
Temmuz 15 Temmuz 2016 dan beri Temmuz değildi artık.
Belki gözlerimizi açan bir kumpasın yenilgiye uğradığı, belki de uzun yıllardır mücadelesi verilen bir iç savaşın son adımıydı artık.
Temmuz, bir direnişin göstergesi, bir yiğidin altın vuruşu, sancağa, bayrağa, taşa toprağa, ovaya, yurda sahip çıkma töreniydi.
Temmuz artık omuzlarında taşıyacağı o büyük yükle yaşamaya başlayıp, bu yükle bu güçle onurlanmıştı artık.
Artık Temmuzun anlamı da anlayışı da bunca değişmişken, hainler bir bir ortaya dökülürken, yaptıklarının yanına kalmayacağına inancımız son sürat devam ederken, en büyük korkuları da yaşadık Temmuz’da ülkece.
Çok kısa da sürse o belirsizlik, çok kısa da sürse gelecek, çok kısa da sürse evlatlarımız vardı düşüncelerimizin, endişelerimizin başında.
Ama sonu yoktu.
Karanlık başlayan gecenin sonu sadece gün ağardığı için aydınlanmadı.
Karanlık başlayan gecenin sonu sadece ezan sesleriyle sabah olmadı.
Karanlık başlayan günün sonu, yiğitlerin, korkusuzların, bu yola baş koyanların elleriyle, gönülleriyle tekme tokat, taşlarıyla ve hep birlikte Allah’a ettikleriyle yakarışlarıyla aydınlandı.
Bu ulus bir kez daha şaha kalktı, Temmuz’da.
Bu ulus sadece tankların üzerine çıplak bedeniyle yürümedi Temmuz’da. İnsanlığın, vefasızlığın, yalanın, çıkarcılığın, yüzlerce yıldır süregelen cuntanın, kötülüğün, terörün de üzerine yürüdü.
İman gücüyle yürüdü, otomatik silahlarla ateş açanların üzerine.
İman gücüyle haykırdı kendilerine bağıranların yüzlerine.
Bırakmadı tek bir karşı toprağını.
Bırakmadı tek bir masum insanını bu en derinden gelen içimizdeki düşmanın ellerine.
Bırakmadı Azrail’in yakasını o gece.
Var gücüyle savaştı.
Ne ölmekten korktu ne ölememekten.
Ne korkup kaçtı ne sustu.
Bir destan yazdı, bir tarih.
Üzerinde nice devletler kurulmuş topraklarımızı bir kez daha korudu Allah’ın izniyle, gücüyle, inancıyla o gece.
Ve ne mutludur ki yalnız değil Temmuz da insanım da.
Her şeyden önce bir zafer eşlik ediyor artık ona
Tarih yazmış 249 isimle…