“Birlikte yaşama kültürü” nün olmadığı bir dünya sınıf ayrımlarına neden olarak bireyi kendine ve emeğine karşı yabancılaştırarak savaşlar ve çatışmaların hüküm sürdüğü vahşi kapitalizmin egemen olduğu bir dünyaya dönüştürmektedir.
Karl Marx, Kapital adlı eserinde "kar" a dayalı bir ekonomik sistem olan kapitalist sistemin bu "kar" lılığını sürdürmek için işçileri sömürmek zorunda olacağından ekonomik istikrarı sağlayamayacağını gerekçeleri ile belirtmektedir. Kapitalizm "kar" amacı üzerine inşaa edildiği için "kar"; işçilere ürettiği şeyin değerinden daha az bir ücret ödenmesi ile oluşan "artı değer" ile meydana gelir. İşçiler, ürettiği şeyin değeri olan "artı değer" i alamadığından ve ürettiği şey üzerinde hiç bir hakları olamadığından bir makina gibi kendine ve emeğine karşı yabancılaşırlar. Kendine yabancılaştırılan insan kendi doğasına ve içinde yaşadığı dünyaya ya yabancılaştırılır. Kapitalizmin insan üzerindeki en büyük tahribatı insanı metalaştırarak insanı kendi emeğine, kendi düşünsel dünyasına, kısacası kendi kendisine yabancılaştırmasıdır. Kendine yabancılaşan insan da artık bir insan olmaktan çıkıp vahşi kapitalizmin kölesi haline getirilmektedir. Kendine yabancılaştırılan insan da artık günümüz dünyasında modern bir köle haline getirilmektedir.
Üretilen şey üzerinde söz sahibi üretim araçlarına sahip olan kapitalist sistem elde ettiği "artı değer" ile sürekli zenginleşirken birer meta olan üretime ve kendisine yabancılaştırılan işçi ise sürekli yoksullaşır. Dünya nüfusunun yüzde 15 inin milli gelirinin dünyanın yüzde 85 milli gelire sahip olması, dünya nüfusunu yüzde 85 inin dünya milli gelirinin yüzde 15 sahip olması ve dünyanın en zengin 8 kişisinin dünya nüfusunun 3 milyar insanın milli gelirine eşit olması, her üç saniyede bir bir insanın açlıktan hayatını kaybetmesi…21. yy da ki vahşi kapitalizmin somut bir göstergesidir.
Marx 1867 li yıllarda Das Kapital'i yazarken günümüz vahşi kapitalizmini çok iyi analiz ederek sürekli "daha fazla kar elde etme" ye dayalı sistemin sonunda kendi çelişkilerinin kurbanı olarak çökme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını belirtmektedir.
Parlamenter sistem içinde “serbest piyasa ekonomik modeli” ile kendine sarsılmaz bir yer bulan kapitalizm, Turgut Özal ile 24 Ocak Kararları ile “karma ekonomik model” yerine ülkemizde ekonomik model olarak yerini almıştır.
Kapitalist sistem kendini yenilemez, eksikliklerini gideremez ve 21. yy a uyarlayamazsa yaşadığı ekonomik buhranlar ile "artı değer" karşısında "sürekli kar elde etme" aç gözlülüğü nedeniyle “iç çelişkiler” yaşayarak kalp krizi geçiren bir insan gibi ömrünü tamamlayarak son nefesini verecektir.
21.yy da dünya liderleri ve devletleri kapitalizmin bu “iç çelişkiler” ine son vermek amacıyla “serbest piyasa ekonomik modeli” nin eksik ve zayıf yanlarını güçlendirmek ve demokrasinin geldiği noktada parlamenter sistem içindeki sorunları çözebilmek ve “sosyal devlet ilkesi” içinde Karl Marx ı ve Das Kapital’i yeniden incelemeye, anlamaya ve yorumlamaya ihtiyaç bulunmaktadır.
21.yy.ın kapitalizmi dizginlemek için Karl Marx ve “Das Kapital”e ihtiyacı bulunmaktadır.
“kalın felsefeyle”