“ Yoksa bile erdeminiz, Onu varsayın Siz. Canavardır alışkanlık, Aklı, mantığı yutan.
Şeytandır bedenin, Meleğidir öte yandan. Kullansın diye İyi hoş eylemler ve Giysiler sunar Bize
Tıpatıp uyan.”
W. SHAKESPEARE (Hamlet 2.perde, 2.sahne)
İnsan: nasıl erdemli olur?
Bizler ne kadar erdemliyiz ben ne kadar erdemliyim?
Bizler ne kadar dürüstüz kendimize ve çevremize karşı, yaptığımız işte, aile ve sosyal yaşantımızda, topluma ve devletimize karşı ne kadar erdemliyiz?
Karar alırken dürüstlük ilkesine göre mi karar alıyoruz, yoksa çıkarımıza en uygunu ne ise ona göre mi karar alıyoruz.
Bizler kendimize ve çevremize karşı ne kadar saygılıyız, ne kadar sevgi doluyuz. Sunacağımız saygı ve sevgi karşılıksız bir saygı sevgi midir yoksa bir çıkar için sunacağımız saygı ve sevgi midir.
Sevgimiz ve saygımız ne kadar erdemlidir?
Ekonomik durumu yüksek olan bir kişi, ekonomik durumu kendisinden düşük olan bir kişiye karşı ne kadar alçak gönüllüdür, ne kadar erdemlidir. Ekonomik gücünü zayıf olan insanlara karşı kullanan ruhsal olgunluğa ulaşmamış ama ekonomik güce ulaşmış insan ne kadar mütevazidir, ne kadar erdemlidir.
Herhangi bir makam, mevki, sosyal ve siyasi gücü olan ruhsal olgunluğa ulaşmamış insan ne kadar erdemlidir görevinin gereğini yerine getirirken.
Herhangi bir sağlık sorunu için hastaneye giden sıradan bir insan için hastane çalışanları ve doktorları ne kadar erdemlidir.
Bir dedikodudan, bir şüpheden yola çıkarak bir insanı suçlu ilan eden ve yargılayan insanlar ne kadar erdemlidir mağdur karşısında.
Herhangi bir kişi hakkında karar alırken veya değerlendirme yaparken bizler ne kadar erdemliyiz karar aldığımız kişi ve durum karşısında.
Bir başkasının malını gizlice çalan, taciz eden, tecavüz eden bir kişi ne kadar erdemlidir yaptığı eylem karşısında.
Sudan bir sebep veya bir başka gerekçe ile bir başkasının canına kasteden ne kadar erdemlidir yaptığı eylem karşısında.
Trafikte yaya veya sürücü iken ne kadar erdemliyiz yaptığımız davranışlar karşısında.
Başımızı yastığa koyup gece uykuya dalacağımız sırada o gün ve geçmişte yaptıklarımız için ne kadar huzur içindeyiz ne kadar erdemliyiz.
Hayatımız boyunca ne kadar adaletli olduk ve kalan hayatımızda ne kadar adaletli kalacağız ve olacağız.
Karşılaştığımız olaylar ve durumlar karşısında kendi kendimizi yargılarken ne kadar erdemliyiz.
Çıkarlarımız ve menfaatlerimiz karşısında ne kadar erdemliyiz?
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derken bir gün o yılanının bir sevdiğimize veya kendimize de dokunacağını düşünmeden ne kadar erdemliyiz yılan bir başkasına dokunurken.
Tanrı karşısında ne kadar erdemliyiz?
Güçlü anımızda ne kadar Tanrıyı hatırlıyor ve Tanrıya hizmet ediyoruz.
En zayıf anımızda veya en kötü anımızda bir acı, keder, ölümle karşılaştığımızda adını dudaklarımızdan düşürmediğimiz Tanrı’mızı: en güçlü anımızda, en mutlu anımızda, en keyifli anımızda ne kadar hatırlıyoruz, ne kadar erdemi bir davranış sergiliyoruz.
Sağlıklı olmadığımızda sağlıklı olduğumuzdaki ruhsal davranışları mı sergiliyoruz.
Sağlıklı olmadığımızda ne kadar erdemli oluyoruz.
Herhangi birinden bir alacağımız olduğunda ne kadar alçak gönüllü kalabiliyoruz borcunu geciktiren borçlu karşısında.
Herhangi birine bir borcumuz olduğunda borcumuza ne kadar sadık kalabiliyoruz alacağını bekleyen alacaklı karşısında.
Sorumluluklarımızı yerine getirirken ne kadar sorumluluk sahibi oluyoruz sorumluluk alanımız içinde bizden bir şeye ihtiyaç duyan insanlar için ne kadar erdemliyiz.
Yaşarken bir gün öleceğimizi hiç hesaba katmadan ne kadar erdemli olabiliyoruz ölümsüz yaşam içinde dünyevi zevkler ve bu dünyada bırakacaklarımız için.
Ölüm karşısında ne kadar erdemli kalabiliyoruz, ne kadar erdemli olabiliyoruz?
Son nefesimizi verirken ne kadar erdemli olabiliyoruz, ölüm kapımızı çaldığında bu dünyadan ayrılırken kendi kendimize soracağımız tek soru:
“yaşarken ne kadar erdemli yaşadım ve ölürken ne kadar erdemli ölüyorum! ben?”
“ Hayatımızda en önemli şey yaşamımızın her an’ında erdemli olmak, erdemli kalabilmek, erdemli yaşayabilmek ve erdemli ölebilmektir, gerisi sadece hiçbir şey olarak kalacaktır “Erdem” ve “Tanrı” karşısında.”
“kalın felsefeyle”